pina40 etkinliklerinin içindeki bir serinin başlığı “zeitlinien - tänzer recorded” (zaman
çizgiler – dansçılar kaydediliyor).
pina bausch foundation’ın organize ettiği bu seride 30
dakikalık süre zarfında tanztheater wuppertal pina bausch topluluğu’ndan bir
dansçı ile sohbet ediliyor; topluluğa nasıl katıldığı, sohbetin yapıldığı akşamki
yapıtın oluşum sürecinde yaşadıkları, izlenimleri, yorumları soruluyor.
“wiesenland” (çayır)’ın pazar akşamki gösterisinden sonra serinin
üçüncüsü ruth amarante ile gerçekleşti. gösteri saatinde essen philharmonie’de
valery gergiev yönetimindeki londra senfoni orkestrası’nı dinliyordum, konser sonrası
bir trene atlayıp wuppertal-barmen operası’na “tänzer
recorded”a yetiştim. operanın “küçük fuaye” adı verilmiş,
gerçekten küçük, sevimli, sıcak mekanında gerçekleşti söyleşi.
brezilyalı ruth amarante 1991 yılından beri toplulukta dans
ediyor, 1990 ve 1993 yıllarında ödüller almış. toplulukta 1998’den beri dansçı
olan kolombiyalı jorge puerto armenta ile evli ve çiftin üç çocukları var.
ruth amarante “wiesenland”da önemli rol üstleniyor; yapıtın
kilit karakterlerinden biri. “wiesenland”ın içerdiği anafikrin, ıslak ve nemli
düşlerin sahnede cisimleştiği beden amarante’ninki. vücuduna yapışan ıslak
incecik kıyafetiyle yaptığı dans “wiesenland”ın, içeriden dışarıya, merkezden
çeperlere doğru tasarlanan özünü, çekirdeğini oluşturuyor sanki. sadece bu dans
da değil; yapıtta suyla en ilişkili olan kişi amarante.
söyleşi ise biraz hayalkırıklığı oldu benim için; amarante çoğu
soruya çok geniş, yuvarlak cevaplar verdi, ya da hiç vermedi; her seferinde
kesin, net bir şeyler söylemekten kaçındı.
[pina bausch’un fazla röportaj vermediği, yapıtları hakkında
pek konuşmadığı bilinir. ama bu durum pina bausch’un yaptığı bilinçli bir
tercihten çok, kendi doğal halinin bir parçası sanırım. bausch hayatın içinde
de az konuşan bir insanmış; öyle ki, yakın zamanda okuduğum bir makaleden
öğrendiğime göre “nelken”de dansçıların dansa neden başladıklarını söyledikleri
sahnede kadın dansçılardan birinin söylediği gerekçe aslında pina
bausch’unkiymiş: pina bausch çocukluğunda baleye, konuşmaktan daha kolay olduğu
için başlamışmış.]
vakıf tarafından geleceğe yönelik kayıt amaçlı yapılan bir
söyleşide bir dansçının “konuşmaması” ise, başka bir şey ama!
aslında, şöyle bir sonuç çıkarmak daha doğru sanırım: doğal
olarak dansçılar işlerini profesyonel bir şekilde yapıyorlar; başka türlüsü de
beklenemez zaten. profesyonelce yapınca da, doğal olarak yaptığı işe dair
“duyguları” olmuyor, ya da varsa da zamanla köreliyor.
biz (yani ben), sahnede müthiş duygusal şeyler seyrediyoruz,
ve naifçe zannediyoruz ki dansçılar bütün o hallerden geçiyorlar. ancak, öyle
değil; öyle olsa zaten herhalde çoktan tükenmiş olurlardı.
yine de insan, “”wiesenland”da en sevdiğiniz, sizin için
güçlü, önemli sahneler hangisi?”, “”wiesenland”ın ritmi sizin için nedir?”,
“sizin “wiesenland”ı algılayışınız nasıl?” gibi sorulara, yapıtın bir parçası
olan birisinden elle tutulur cevaplar duymak istiyor.
amarante’nin pina bausch’un yapıtın oluşum sürecinde sorduğu
soruları ve onlara verdiği cevaplardan hiçbirini hatırlamadığını duymak ise
şaşırtmadı beni; bausch’un kimbilir kaç bin sorusuna cevap vermiş olmalı
şimdiye kadar.
aslında ruth amarante’nin, hamileliği sırasında
“wiesenland”daki rolünü devrettiği melanie maurin ile rolüne nasıl
çalıştıklarına dair gelen soruya verdiği cevapta dansçıların motivasyonu gizli
sanırım:
“önce form gelir, forma hakim olmalıdır dansçı. erken mi giriyor,
geç mi giriyor, kolunu kaldırırken nasıl kaldırıyor. forma hakim olunduktan
sonra çok da konuşmaya gerek kalmaz; içerik, duygu ve ifade zaten formun sonucu
olarak gelir.”
bu sözlerin üzerine söylenecek ve sorulacak hiç bir şey
kalmıyor tabii ki.
söyleşiden aklımda kalanlar;
amarante genç yaşta dansa başlamış, sonra eczacılık(medizin)
eğitimi almak için dansı bırakmış, ilk defa susanne linke’nin “solos” projesini
rio’da seyretmiş ve çok etkilenmiş, araştırmış, bütün yollar essen’e folkwang’a
çıkıyormuş; bu araştırma sırasında bausch’un “bahar ayini”nin bir videosuyla da
karşılaşmış ve çok etkilenmiş, mutlaka buraya gitmeliyim diye düşünmüş; eczacılık
diplomasını aldığı gün aynı zamanda avrupa’ya uçak biletinin de olduğu günmüş,
amsterdam’a uçmuş, oradan trenle essen’e varmış; hiç almanca bilmiyormuş;
ertesi günki okul sınavını geçmiş ve yeniden üç yıl dans eğitimi görmüş, folkwang’daki
son yılında ise tanztheater wuppertal’in seçmelerine katılmış ve 1991’den beri
toplulukta dans ediyormuş..
macaristan üzerine olan “wiesenland” hakkında ise, oluşum sürecine
dair şunlardan bahsetti amarante:
genel olarak budapeşte’de kalmışlar, ama budapeşte’den çok
da bariz bir anısı yokmuş; en fazla turtaları-kekleri hatırlıyormuş.
üç haftalık araştırma gezisinden aklında kalan en güçlü
izlenim kırsal bölgelere yaptıkları bir-iki günlük yolculukmuş; eylülmüş,
mürdim eriği hasatıymış ve durdukları her yerde onlara mürdüm eriği likörü
ikram edilmiş; köylülerle, çingenelerle karşılaşmışlar, beraber yemek yemişler,
dans etmişler.
“wisenland”ın içinde de olan yemek sahnesi bu gezi sırasında
yaşanmış; ikram edilen sulu yemek o kadar baharatlı ve acıymış ki, herkesi
sıcak basmış.
her zamanki gibi sahne tasarımı son aşamada, çok geç hazır
olmuş.
bir-iki gün sahnede zaman geçirirlermiş. daha önceden
hazırlanan ve çalışılan malzeme sabit kalırmış; ancak pina bausch tarafından
sahne tasarımına adapte edilirmiş.
örneğin; amarante’nin arkada yeşil duvardan akan suyla
kendini ıslattığı sahne çok çok sonra, son dakikada, sahne tasarımını geldikten
sonra belirlenmiş: pina bausch amarante’ye “arkadaki suyla bir şeyler yapar
mısın?” demiş ve öylece çıkmış.
amarante’nin yine önemli bir sahnesi, bir bezi ıslatıp,
yatıp, bezi üzerine çekip, üzerindeki elbiseyi çıkarıp, ıslak beze sarılı
şekilde yatması sahnesi sahne tasarımı olmadan ortaya çıkmışmış. pina bausch
sahne tasarımı geldikten sonra, “bunu bir de yukarda, çayırın üzerinde yapar
mısın?” diyerek yapıta ve sahne tasarımına yedirmiş bu sahneyi.
“tänzer
recorded” serisinde söyleşiyi gerçekleştiren marc wagenbach, her seferinde son soru
olarak, konu edilen yapıtın oluşum aşamasında pina bausch’un sorduğu son soruyu
soruyormuş karşısındakine. “wiesenland”ın sürecindeki son soru: “träumchen” (küçük bir
dilek)miş.
ruth amarante bir süre düşündükten sonra, “dileğim
topluluğun en iyi şekilde devam etmesi” dedi, ve 30 dakikalık seans sonlandı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder