15 Kasım 2013 Cuma

NRW040 "wiesenland" - yeniden izleyince..

 
(fotoğraf: matthias zölle)

“wiesenland” ıslak bir rüya gibi; tedirgin ve rahatsız edici ama bir yandan da cezbedici ve zevk dolu.

o zaman, büyük bir beklentiyle gitmemiş, hayran kalıp çıkmıştım. bu sefer, anısı bellekte hala taze bir seyahatin fotoğraflarına bakmak gibi bir hisle çıktım gösteriden.

ilk akşam ikinci balkondan, ikincide parterden izledim. barmen operası’nın ikinci balkonunda daha önce hiç oturmamıştım; görüş açısı ve sahneye hakimiyeti mükemmel ancak, her şey aşağıda olup bitiyor ve siz aşağıdakilere ancak bir tanrı kadar tanık olabiliyorsunuz; dansçıların seyircilerle etkileşimi, mimikler, derinlikler, özellikle “wiesenland”da çok önemli bir yer tutan dansçıların havaya atılmaları, havada süzülmeleri, havaya kaldırılmaları görülüyor ama kesinlikle hissedilmiyor.
ilk akşam sahnede olup bitene daha hakim konumdaki ikinci balkondan izlemiş olmama rağmen, ikinci akşamdan daha çok keyif aldım ve daha önce görmediğim bir çok detayı fark ettim. örneğin julie shanahan’ın sadece saçını tarayarak geçip gittiğini, özgün hali dominique mercy tarafından yaratılmış karakteri oynayan pablo aran gimeno’nun karanlıklarda, köşe dip bakarak bir şeyler aradığını..

pina bausch’un bilindik kurgu tekniğidir; bazı sahnelerde yavaşlatır tempoyu, tek bir dansçıyı ya solosunda ya da bir durumun içinde izlettirir, sonra birden bir kaç katmalı yoğun kalabalık sekanslar sunar önünüze, hangisini seçeceğinizi, nereye bakacağınızı, kimi seyredeceğinizi şaşırırsınız.
genellikle en cazip ve en önde olana gözünüz takılır; arkada, sessiz sedasız sürmekte olan alakasız bir durumu kaçırabilirsiniz. eğer talimli bir gözünüz varsa, öndeki tekrara girdiğinde dikkatinizi hemen arkaya kanalize edersiniz. yine de bausch’un sahnesi’nde her an her şeyi yakalamanıza imkan yoktur; bazen gerek de yoktur; sahnenin genel atmosferini, duygusunu algılamışsanız yeterlidir.
yine de; bir kaç kere izlediğim halde, hala daha önce fark etmediğim şeyler “gördükçe” heyecanlanıyorum; bu şeylerin bütüne nasıl eklemlenip hizmet ettiklerini ve ne ifade ettiklerini düşünmeye başlayıp, bütünü de tekrar anlamlandırmaya çalışıyorum. ya da daha genel bir bakış açısı ile bausch’un diğer yapıtlarıyla bağlantılandırmaya çalışıyorum ister istemez.
mesela bir hafta önce “nelken”de dansçıların el ve ayakları zeminde olacak şekilde yaptıkları hareketler ile “wiesenland”da erkek dansçıların el ve ayakları yerde kalacak şekilde, geniş açılı yaylar çizerek hızlı hızlı hareket etmelerininin akraba olduklarını anlamaya başlıyorum. ya da; “nefes” istanbul’da sahnelendiğinde en tartışılan sahnelerden biri erkeklerin sandalyede yayvan bir şekilde oturup yanlarına gelip eğilen kadınların saçlarını okşamalarıydı, vay efendim türkiye’de kadın nasıl gösteriliyormuş.. “wiesenland”da iki ayrı sahne var, yine bir erkeğin (iki seferinde de daphnis kokkinos tarafından oynanan) ilkinde para vererek, ikincisinde öylesine, bir kadının saçları arasında ellerini gezdirmesi, ilkinde kadın yine yerde, dört ayak üstünde, kedi familyasından yırtıcı bir hayvan gibi oraya buraya hamle yaparken, zemini tırmalarken kokkinos elleriyle onun saçlarını çekerek kontrol ediyor, ikincisinde uyku halindeki bir kadının öne eğilmiş başını elleriyle okşuyor, saçlarını dağıtıyor..

bausch’ta da, diğer çoğu yaratıcıda olduğu gibi temalar, hareketler, durumlar tekil yapıtların üstüne çıkarak, büyük resimde tekrar tekrar karşımıza çıkıyorlar; her seferinde başka bir şeye dönüşmüş, yeni anlamlar kazanmış olarak. bausch’un sanatında tek bir yapıt içindeki tekrarların ne kadar önemli olduğu çok söylendi; tekrar eden hareketin veya durumun dönüşmesiyle kazanılan anlam zenginliği önemli bir yer tutmakta.
ancak daha genel bir bakış açısıyla yaklaştığınızda; benzer durumların farklı yapıtlarda ortaya çıkması onları bausch’un opus magum’u içinde değerlendirmeniz için size göz kırpıyorlar…

[pina bausch'un "wiesenland'da kullandığı müziklerden bir kaçı:

lili boniche - alger alger


ghymes - tánc a hóban


sidsel endresen & bugge wesseltoft - river

 

caetano veloso - que nao se ve (come tu mi vuoi)

 

rené lacaille & danyel waro - banm kalou banm 

 

fanfare ciocarlia - lume lume

 

zeca afonso - canção de embalar

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder