20 Kasım 2013 Çarşamba

NRW044 martin schläpfer ile pina hakkında söyleşi

 



beş sezondur düsseldorf opera balesi’nin genel sanat yönetmenliğini başarıyla yürüten martin schläpfer, neoklasik tarzda yapıtlar üreten, günümüzün önemli koreograflardan biri.
cuma akşamı düsseldorf operası’nın fuayesi’nde iki bausch yapıtı arasında, almanya’nın önde gelen dans eleştirmenlerinden, pina bausch hakkında da  önemli bir kitabı olan norbert servos martin schläpfer ile “pina40” etkinlikleri kapsamında bir söyleşi gerçekleştirdi.

schläpfer, pina bausch’un hayattayken düzenlediği festivallerden birine, o zamanki topluluğuyla davet edilmiş; düsseldorf balesi’nin başına geçince de bausch’dan bir tebrik kartı almış: “yakınımıza gelmenizden çok memnunuz. başarı dileklerimizle” yazan.
masasının üzeriden bu kartın hala durduğunu belirten schläpfer’in ilginç bir itirafı ise, şimdiye kadar hiç bir pina bausch yapıtını canlı izlememiş olduğunu söylemesiydi.

isviçreli olduğunu, çiftçilikle uğraşan bir aileden geldiğini, çocukluğunda öyle tiyatro gitmişliğinin olmadığını; isviçre’nin biraz izole bir ülke olduğunu, bunun sanata da yansıdığını; dürrenmatt ve frisch dışında dünya çapında sanatçılarının neredeyse olmadığını söyleyen schläpfer, dans eğitimi görürken ve daha sonra dansçı olarak çalışırken pina bausch’u anlamadığını içtenlikle itiraf etti.

schläpfer “dans öğrencisiyken “kontakthof”u izlemeyi bile düşünmemiştim ama psikoloji eğitimi gören ağabeyime önermiştim, seyret, işine yarayacak çok malzeme var içinde” deyince, salonda büyük bir kahkaha koptu.

schläpfer çok sonraları, koreografi yapmaya başlayınca pina’nın değerini anladığını söyledi ve devam etti: “pina bausch’a saygım çok büyük. pina’nın sadece dans konusunda değil, insanlık tarihinin en önemli sanatçılarından biri olduğunu düşünüyorum. gerçi canlı izlemedim, sadece televizyondan izledim, ama pina’nın “bahar ayini”ninden sonra hiç bir şekilde hayatımda “bahar ayini” yapmayı düşünmedim, düşünmüyorum da. onunkisi o kadar güçlü ve yapıtın özüne inmiş bir çalışma ki! bu anlamda bejart’ınki bile sadece kendi dönemi için bir şey ifade eden bir “event”in (olayın) ötesinde değildir…”

schläpfer, her ne kadar kendi stilini oluştururken pina bausch’un tarzından hiç bir şekilde etkilenmediğini açık sözlülükle belirttikten sonra, pina bausch’un dramaturjik yönü ağır basan, kolaj tekniğini kullanan ve yaratım aşamasında soru-cevaplardan faydalanan özgün dans tiyatrosu tarzını sıfırdan yaratmasını çok önemli bulduğunu ve bausch’un sadece bir koreograf olarak değil aynı zamanda bir topluluğun yöneticisi de olarak inandığı doğrultuda hiç taviz vermemiş olmasının kendisine ilham verdiğini söyledi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder