beş sezondur düsseldorf opera balesi’nin genel sanat
yönetmenliğini başarıyla yürüten martin schläpfer, neoklasik tarzda yapıtlar
üreten, günümüzün önemli koreograflardan biri.
cuma akşamı düsseldorf operası’nın fuayesi’nde iki bausch
yapıtı arasında, almanya’nın önde gelen dans eleştirmenlerinden, pina bausch
hakkında da önemli bir kitabı olan
norbert servos martin schläpfer ile “pina40” etkinlikleri kapsamında bir
söyleşi gerçekleştirdi.
schläpfer, pina bausch’un hayattayken düzenlediği
festivallerden birine, o zamanki topluluğuyla davet edilmiş; düsseldorf
balesi’nin başına geçince de bausch’dan bir tebrik kartı almış: “yakınımıza
gelmenizden çok memnunuz. başarı dileklerimizle” yazan.
masasının üzeriden bu kartın hala durduğunu belirten schläpfer’in ilginç bir itirafı ise, şimdiye kadar hiç bir pina bausch
yapıtını canlı izlememiş olduğunu söylemesiydi.
isviçreli olduğunu, çiftçilikle uğraşan bir aileden
geldiğini, çocukluğunda öyle tiyatro gitmişliğinin olmadığını; isviçre’nin
biraz izole bir ülke olduğunu, bunun sanata da yansıdığını; dürrenmatt ve
frisch dışında dünya çapında sanatçılarının neredeyse olmadığını söyleyen schläpfer, dans eğitimi görürken ve daha sonra dansçı olarak çalışırken
pina bausch’u anlamadığını içtenlikle itiraf etti.
schläpfer “dans öğrencisiyken “kontakthof”u izlemeyi
bile düşünmemiştim ama psikoloji eğitimi gören ağabeyime önermiştim, seyret,
işine yarayacak çok malzeme var içinde” deyince, salonda büyük bir kahkaha
koptu.
schläpfer çok sonraları, koreografi yapmaya başlayınca
pina’nın değerini anladığını söyledi ve devam etti: “pina bausch’a saygım çok
büyük. pina’nın sadece dans konusunda değil, insanlık tarihinin en önemli
sanatçılarından biri olduğunu düşünüyorum. gerçi canlı izlemedim, sadece
televizyondan izledim, ama pina’nın “bahar ayini”ninden sonra hiç bir şekilde
hayatımda “bahar ayini” yapmayı düşünmedim, düşünmüyorum da. onunkisi o kadar
güçlü ve yapıtın özüne inmiş bir çalışma ki! bu anlamda bejart’ınki bile sadece
kendi dönemi için bir şey ifade eden bir “event”in (olayın) ötesinde değildir…”
schläpfer, her ne kadar kendi stilini oluştururken
pina bausch’un tarzından hiç bir şekilde etkilenmediğini açık sözlülükle
belirttikten sonra, pina bausch’un dramaturjik yönü ağır basan, kolaj tekniğini
kullanan ve yaratım aşamasında soru-cevaplardan faydalanan özgün dans tiyatrosu
tarzını sıfırdan yaratmasını çok önemli bulduğunu ve bausch’un sadece bir
koreograf olarak değil aynı zamanda bir topluluğun yöneticisi de olarak
inandığı doğrultuda hiç taviz vermemiş olmasının kendisine ilham verdiğini
söyledi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder