2 Kasım 2013 Cumartesi

salomon bausch ile bir röportaj

 


Bettina Trouwborst: Çocukluğunuzda ve gençliğinizde Tanztheater’da çokça bulundunuz mu?
Salomon Bausch: Tabii ki evet.

T: Ne kadar ilgi duyuyordunuz?
B: Başlarda çok da ilgili değildim. Tanztheater hayatımın bir parçasıydı. Dada okula gitmeye başlamadan önce, sıklıkla toplulukla seyahat ettim.

T: Bochum’da hukuk okudunuz – güzel sanatlar yerine heyecansız paragraflar. Neden hukuk?
B: Amacım göçmen ve mülteci hakları konusunda uzmanlaşmaktı. Değişik şekillerde haksızlıklara uğrayanlara yardım etmek istiyordum.

T: Anneniz 2009’un haziranında vefat ettiğinde, siz Bielefeld Üniversitesi’nde Kamu Hukuku Kürsüsüne daha yeni girmiştiniz. Hayat planınızdan vazgeçip 2009’un ağustosunda “Pina Bausch Foundation” (Pina Bausch Vakfı)’nı kurdunuz. Yönetim kurulu başkanısınız. Zor bir karar mıydı?
B: Annem bir süredir yoğun olarak bir vakfın kurulmasını düşünüyordu. Hayatının yani aktif çalışma kısmının dışında, yapıtlarının canlı kalabilmesi çok istediği bir şeydi. Bu konuda onunla konuşmuşluğumuz çoktur, ancak maalesef gerçekleştirme aşamasına geçememiştik. Vefatından sonra vakfı kurmak benim için açık ve basit bir karardı. Ve vakfın doğru bir şekilde kurulması konusunda elimden geleni yapabileceğimi hissettim.

T: Tanztheater Wuppertal’in geleceği ve Alman dans tarihinin büyük bir bölümü sizin omuzlarınız üzerinde. Ne hissediyorsunuz?
B: Öncelikle, artık aramızda olmayan bir insan hakkında hala bu kadar büyük bir hissiyatın olması büyük bir mutluluk. Bu herkese nasip olmaz. Bu nedenle yapıtlarını – bu dansçılardan – sahnede seyretmek büyük bir keyif.

T: Ama bu aynı zamanda büyük bir meydan okuma: arşiv, topluluğun geleceği…
B: Tanztheater kendi kararlarını kendi veriyor; bu, vakfın görevleri dışında. Vakıf ancak annemin yapıtları sözkonusu olduğunda devreye girer.

T: Esas konu arşiv o zaman. Siz aynı zamanda »Pina lädt ein. Ein Archiv als Zukunftswerkstatt« (Pina davet ediyor. Geleceğe dair bir çalışma atölyesi olarak arşiv) adlı projenin yürütücüsüsünüz. Muazzam bir iş.
B: Arşiv sadece, amaç için bir araç. Esas amacımız annemin yapıtlarının uzun süre daha deneyimlenebilmesi. Bu da en iyi şekilde sahne üzerinde gerçekleşir. Yapıtlar olabildiğince uzun süre yaşayabilmeliler. Ama 20-30 yıl içinde bu insanlarla doğal olarak artık mümkün olamayacak. Bu yüzden yapıtlar hakkındaki bütün bilgileri nasıl biraraya getiririz diye düşünceler üretiyoruz. Tanztheater’ın 40 yılından 7500 videoyu ve öncesinden fotoğrafları, basın malzemelerini, program broşürlerini dijitalize ediyoruz. Kostümleri fotoğraflıyoruz, sahne tasarımlarını belgeliyoruz ve bir sürü başka şey yapıyoruz.

T: Nasıl gidiyor?
B: İyi olan şey, bir arşivin zaten var olmuş olması. Annem 40 yıl boyunca bunu kendisi biriktirdi. Yoksa yapıtlar yeniden sahnelenemezlerdi zaten. Bu oldukça alışılmışın dışında devasa repertuar, Tanztheater’ı diğer topluluklardan farklılaştırıyor. Özenli bir şekilde neyin var olduğuna, nasıl sınıflandırılması ve tanımlanması gerektiğine baktık. Bu sayede neyin eksik, neyin sadece annemle beraber çalışmış olanların kafalarında ve bedenlerinde saklı olduğunu görebilmek için.

T: Böyle bir şey bir arşive nasıl dönüştürülür?
B: Bu oldukça detaylı bir çalışma, ve daha uzun bir süre sonuna gelmiş olmayacağız. Özellikle dansçıların bilgileri ve tecrübeleri konusunda, yapılacak daha çok şey var. Prova süreçlerinin belgelenmesi, sözlü tarih projeleri, ve tabii ki yapıtlar üzerine yapılacak söyleşiler, vb.

T: Arşiv bir araştırma projesi olarak kabul edildi mi?
B: Resmi olarak sadece bir kısmı, Hochschule Darmstadt’ın geniş kapsamlı ve disiplinlerarası Medya Bilim Dalı Kürsüsü ile işbirliği çerçevesinde araştırma projesi olarak yürüyor. Orada enformatik uzmanları, tasarımcılar, bilgisayar oyunu tasarımcıları ve gazeteciler birarada çalışıyorlar. Biz de ortaklaşa dijital veritabanı için bir teknoloji geliştirdik, bu sayede geniş kapsamlı malzememizi tanımlayabildik, değerlendirebildik ve birbirleriyle bağlantılandırabildik.

T: Bir örnek verir misiniz?
B: Çok kısaca: bir yapıt ona ait gösterimlerle, reji defterleri, kostümler vb. ile bağlantılandırılacak. Gösterimler ise program broşürleri, video görüntüleri ve hatta dansçılar ile. Ve böyle devam edecek. Sonra bütün bilgilerin içerikleri girilecek, özellikle videolar değerlendirilecek. Bu aşamada Tanztheater Wuppertal ile yakın işbirliği çok önemli.

T: Şimdiden başarılmış sonuçlar var mı?
B: Bilgilerin akıyor olması ve bazen zannettiğimiz gibi her şeyin öyle çok da kafa karıştırıcı olmaması sevindirici. Dijital Pina-Bausch-Arşivi’nin 20 milyon veri-bağlantısı içermesi öngörülüyor. Bu sayıdaki veriyle bir simülasyon testi yapıldı ve veri tabanı başarıyla çalıştı.

T: 2015’de bir tabunun yıkılması söz konusu: başka dans toplulukları da annenizin yapıtlarını sahneleyebilecekler. Beklenen talebi göz önüne alırsanız, bunun bir Bausch enflasyonu yaratmasından korkuyor musunuz?
B: Neden tabu kırılması tabirini kullandığınızı anlamadım. Bu, annemin zaten yapmış olduğu bir şey.

T: Ama sadece istisna durumlarda.
B: Evet, ama, çok az zamanı olduğu içindi. Böyle bir şey zaten her toplulukla da işlemez ki ve hatta her yapıt da söz konusu olamaz belki. Partnerliğin iyi uyuşması lazım. Annem iki yapıtını Paris Operası Balesi’ne vermişti, “Orpheus und Eurydike” ve “Le Sacre du Printemps” hala sahneleniyorlar. Bence eğer yapıtların uzun vadede yaşamasını istiyorsak, başka topluluklara vermekten başka bir alternatif yok.

T: Yapıtlar Wuppertal’de seyredilmeye devam edecek herhalde.
B: Evet, tabii ki. Bunun tersi için bir durum yok ortada. Sadece: Vakıf, Tanztheater Wuppertal’in ne kadar süre ve hangi şekilde var olmaya devam edeceğine dair söz sahibi değil. Şimdilik bir sorun yok. Ama 20 yıl içinde neler olacağını bilemem. Kişiler, tabii ki tiyatro idaresi de değişirse, belki başka ağırlık noktaları oluşur. Her zaman böyle – ve bu kalitede – devam edeceğine güvenemezsiniz. 

T: Tanztheater Wuppertal’in 40 yıllık varlığının kutlanacağı önümüzdeki jübile sezonunda 120 etkinlik planlandı. Bunlar arasında erken dönem yapıtlardan 1975 tarihli “Wind vom West”in rekonstrüksiyonu dikkat çekiyor; Juilliard School New York öğrencileri ile Folkwang Üniversitesi ve Folkwang Tanzstudios Essen öğrencilerinin uluslararası işbirliği sözkonusu. Neden New York?
B: İki okul da annemin öğrenim gördüğü, yetiştiği duraklar. Bu yüzden, bu iki farklı eğitim kurumunu biraraya getirmek çok güzel. Daha önce olmamış bir şey.

T: Dansçılar birlikte sahnede olacaklar mı?
B: Öğrenciler “Wind vom West”i birbirlerinden bağımsız olarak Essen ve New York’ta çalışacaklar. Daha sonra Wuppertal ve Essen’de üç ortak gösteri olacak, bunlardan biri sadece Folkwang-dansçıları ile olacak. New York’ta da aynısı olacak: iki ortak gösteri ve ardından sadece Julliardlıların dans ettiği üçüncü gösteri. Öğrenciler için önemli bir tecrübe olduğu gibi, yapıt için de güzel bir zenginleşme.

T: Neden özellikle bu yapıt?
B: Tanztheater’ın aktif repertuarında olmayan az sayıdaki yapıttan biri olduğu ve ayrıca, zamanında katkıda bulunmuş olanlarla çok iyi bir şekilde yeniden sahnelenebilecek gibi göründüğü için. Böylece “Wind von West”, “Der Zweite Frühling” ve “Le Sacre du Printemps”dan oluşan üç bölümlü Strawinsky Akşamı “Frühlingsopfer” 70’li yıllardan beri ilk defa bir bütün olarak tekrar seyredilebilecek. Şu aşamada bir rekonstrüksiyona gitmemiş olsaydık, o zaman katkıda bulunmuş olanlardaki bir çok önemli bilgiyi bir daha geri kazanamamacasına kaybetmiş olacaktık. Bence bu, Tanzfonds Erbe (Dans Mirası Fonu)’nun katkısını almada da önemli bir özellikti.

T: Siz daha önce “Wind von West”i seyrettiniz mi?
B: Hayır, son defa 1979 yılında sahnelenmiş. Ben o zaman yoktum bile – 1981’de doğdum.

T: Hiç dans etmeyi düşündünüz mü?
B: Hayır, bu hiç bir zaman.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder