(fotoğraflar: sebastian hoppe)
jean genet’nin “hizmetçileri”ni bu yaz sdyney’de cate blanchett ile isabelle huppert canlandırdılar. cate blanchett’in, tiyatro yönetmeni eşi andrew upton ile birlikte kurduğu ve yönettiği sdyney theatre company’nin, başrollerinde çoğunlukla blanchett’in oynadığı birbirinden iyi oyunları (“ihtiras tramvayı”, “vanya dayı”, botho strauß’un “groß und klein”, david mamet’in “blackbird”) turneye çıkıp viyana, paris, new york, Recklinghausen, londra dolaştılar, ancak “hizmetçiler” sadece sydney için düşünülmüş; huppert bir film çekimi için oradaymış, vakti değerlendirmişler. dünyanın geri kalanı için büyük bir kayıp!
başrollerinde huppert ve blanchett gibi yıldızlar
oynamıyordu ama düsseldorfer schauspielhaus’da on gün önce prömiyer yapan
“hizmetçiler” de oldukça iyi bir yapımdı.
düsseldorf tiyatrosu’nun kara kutu niteliğindeki küçük
salon’unda sahnelenen oyunda, sahnenin tamamı çıplak bir şekilde gözüküyordu. ortada,
yaklaşık bir metre yükseltilmiş, 6x6 metrelik bir platform kurulmuştu; boks
ringinden tek eksiği etrafını saran iplerin olmayışıydı. salonun sahne kısmının
bütününün tavanı ise sıra sıra, sayısız kıyafet kılıfı ile kaplıydı. oyun
başladıktan sonra, sahnelerin içeriğine bağlı olarak bu sıra sıra dizilmiş
kılıflar, önden arkaya veya arkadan öne doğru yükselecek şekilde, ya da
platformun hemen üzerinde asılı kalacak şekilde aşağı inip yukarı
kaldırıldılar.
hanımlarının kıyafetlerinin içlerine girip hanımlarına
bürünen iki hizmetçiyi anlatan bir oyun için enfes bir sahne tasarımı.
hizmetçilerin hanımlarına duydukları öfkede sınıfsal düzenin
önemli bir rol oynadığı oyunda dizi dizi sayısız kıyafet kılıfı oyunun
anafikrini çok güzel bir şekilde cisimleştirmişti. ayrıca, bu tek bir malzeme
kullanılarak yaratılmış kalabalık görsellik de oldukça etkileyiciydi.
oyunun kitapçığındaki fotoğrafların altında oyuncuların
kullandıkları makyaj malzemelerinin (rujların, maskaraların) isimlerinin
(lancome, dior, chanel) yazması da elbise kılıflarıyla aynı fikre hizmet ediyordu.
kendisi de bizzat hayatın acı ve sert kısmında yaşamış jean
genet “balkon”, “zenciler”, “paravanlar” gibi diğer ünlü oyunlarının yanısıra,
1933 yılında fransa’da gerçekleşmiş gerçek bir olaydan (iki hizmetçinin
hanımlarını ve kızını vahşice katletmeleri) esinlendiği 1947 tarihli “hizmetçiler”
ile de edebiyat-tiyatro dünyasında ses getirdiği kadar tartışma da yaratmıştı.
abla-kardeş olan iki hizmetçi hanımlarını sevdikleri gibi
ondan nefret de etmektedirler. hanımlarını o kadar severler ki, evin beyini
polise ihbar ederek hapse girmesini sağlayarak hanımlarından uzaklaştırmayı
bile göze almışlardır. sevgi ölümle de eş gitmektedir; hanımları evde yokken
hizmetçiler, biri onun kılığına bürünerek öldürme oyunu oynarlar. ancak her
seferinde, hanımlarının eve gelme saatine ayarladıkları alarm çalar ve oyunlarının
öldürme kısmını bir türlü gerçekleştiremezler. evin beyinin delil
yetersizliğinden hapisten salınmasını öğrenmeleri iki hizmetçinin, hanımlarının
yokluğunda oynadıkları oyunu, varlığında tekrarlamalarına neden olacaktır. hizmetçilerin
cesaret ile tereddüt, aşağılanma ile başkaldırı arasında gidip gelen ruh
halleri sonunda kendilerinin başını yakacaktır.
düsseldorfer schauspielhaus’daki “die zofen” (hizmetçiler),
şimdiye kadar yönetmen asistanlığı yapmış nele weber’in ilk yönetmenlik denemesi.
weber bence oldukça başarılı bir işe imza atmış.
weber oyunun başında; arka duvarda siyahbeyaz görüntülerle
kulisten canlı yayın izletiyor bize; üç kadın oyuncu bir sepetin içinden kura çekiyorlar
ve kim iki hizmetçi oynayacak, kim hanım’ı o anda belirleniyor. sonra
hizmetçileri çekmiş olan iki oyuncuyu kulis koridorları boyunca sahneye doğru
ilerleyişlerini izliyoruz; mücadeleye çıkan boksörler veya gladyatörler gibi.
sahne kapısından içeri girip, platform çıktıklarında ise, bir yandan bangır bangır
fransız milli marçı çalmaktadır. sahnenin iki yanında seyirciye yakın tarafta
birer düzenek hazırlanmış: yüz hizası yüksekliğinde küçük makyaj masaları, masaların
diğer ucunda da birer küçük kamera. iki oyuncu “hizmetçi” makyajlarını (aslında
oyun içinde oyun şekilde başlayan “hizmetçiler”de hizmetçilerden biri “hanım”ı
oynayacaktır, o yüzden biri “hanım” makyajını) yaparken, yan duvarlara
kameralardan görüntüleri yansır; bu sayede, sanki iki oyuncu ayna varmış da ona
bakıyorlarmış gibi bir efekt yaratılır; bu sayede hem iki oyuncu makyaj
yaparken o görüntüye bakarak yaparlar hem de biz seyircilere yan yüzleri dönmüş
oldukları için görüntülerden onların ön yüzlerini görme imkanımız olur.
nele weber’in “hizmetçiler”i sadece kamera görüntülerini
zekice kullanan fikirleriyle, sahne tasarımıyla değil, oyuncu yönetimi ile de
oldukça başarılı.
üç oyuncu da çok çok iyiyler. “oyun oynadıkları” sahnelerde
groteske kaçarak, hanımın gelmesinden sonraki sahnelerde gerçekçi oyunculuğa
ağırlık vererek gerilimi üzerlerinde taşıyan hizmetçileri benim izlediğim
akşamda canlandıran oyuncular (kardeş claire’de xenia noetzelmann, abla
solange’da verena reichhardt) çok başarılıydılar.
hanım’ı oynayan oyuncu da (anna schudt), hizmetçilerin gerçekçiliklerine
karşıtlık yaratan abartılı jestleriyle oyunun gerilimini bıçak sırtı bir
dengede tuttu.
nele weber’in arasız 90 dakikalık “hizmetçiler”i her açıdan
tatmin edici bir tiyatro gösterisiydi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder