21 Kasım 2013 Perşembe

NRW045 marion cito ile pina ve kostüm tasarımı hakkında söyleşi



 
marion cito yaşı ilerlemiş, minyon bir kadın; yaş konusunu kendisi açıyor “bu yaşta hala tiyatronun içinde ve çalışıyor olmayı pina’ya borçluyum” diyerek. yıllardır değişmeyen siyahlı-beyazlı saç stili ile gösteri öncesinde veya aralarında schauspielhaus veya opera fuayesinde çevik hareketlerle dolaşan tanztheater wuppertal “emekçilerinden” biri o: “pina benden memnundu tabii, neden olmasın ki, günün her saati emrine hazır olan birisi vardı elinin altında.”

marion cito berlin operası’nda prima ballerinaymış; ama bir yandan da hayatının sonuna kadar prima ballerina kalamayacağını bildiğinden ilerisini düşünüyormuş; hayatını kazanması, geçinmesi lazımmış.
1970’lerin ortası pina bausch’un wuppertal’de radikal denemelere soyunduğu, sadece seyirci tepkisi değil, dansçılarla da tartışmaların yaşandığı çalkantılı bir dönem. bausch ile anlaşamayan bir kaç dansçı ayrılmış, bunlar arasında, daha sonra topluluğa tekrar dönecek olan dominique mercy ve malou airaudo da varmış. airaudo ayrılınca, cito’ya bir arkadaşı haber vermiş dansçı arandığını; cito wuppertal’e gelmiş, bausch ile konuşmuş; bausch cito’ya dans etmesinin yanısıra asistanı olmasını da teklif etmiş. cito’nun isteği ise dans etmeye devam etmek değil, asistanlıkmış, ancak bausch’un zoruyla sahnede bulmuş kendisini.
ilk dans ettiği yapıtlar “blaubart”, “komm tanz mit mir”, “renate wandert aus” imiş. ancak, bir yandan sahne üstünde dans edip, bir yandan sahneden inip asistanlık yapmak zor gelmiş ve bausch ile konuşup sadece asistan olmayı tercih ettiğini söylemiş, bausch da kabul etmiş.

cito, o dönemde bausch’un hem hayat arkadaşı hem de tanztheater wuppertal’in sahne ve kostüm tasarımlarını gerçekleştiren rolf borzik’in de asistanlığını yapıyormuş. beraber ikinci el kıyafet satan dükkanlara gidip sahne için alışveriş yaptıkları çok olmuşmuş.
o dönemde wuppertal tiyatrosu’nun terzi atölyesi aşırı katı bir şekilde yönetiliyormuş; “kontankhof”un hazırlık sürecinde terzilik rolf borzik’i atölyeden   içeri sokmamışlar, bunun üzerine borzik cito’dan rica ediyormuş, mesela sarının hangi tonunu istediğini terzi atölyesine iletilmesini.
cito ilk defa bir pina bausch yapıtının kostüm tasarımını üstlendiğinde de, terzi atölyesinin başındaki şefin ona ilk sorduğu soru terzilik diplomasıymış.

kostüm tasarımcılığına başlaması ise yine pina bausch’un dayatmasıyla olmuş. rolf borzik 1980’de kanserden vefat edince, bir süre sonra bausch ayaküstü bir konuşmada “peter pabst sahne tasarımını yapacak, sen de kostümleri” deyivermiş; cito “pina ben yapamam hiç bir şey bilmiyorum, ancak sen yardım edersen olur” diye cevap verince de “merak etme, ben sana yarım ederim” demiş pina bausch.

kitaplar getirtmişler, beraber bakmışlar, pina ona hangi kostümleri beğendiğini gösteriyormuş. birebir kopya hiç bir zaman yapmamış, ama esinlenmiş. zamanla da kendi stilini oturtmuş.
kostümleri düşünürken onun için en önemli veriler dansçıların bedenleri, derilerinin renkleri (bunun için “deri testi” tabirini kullandı) ve tabii ki kıyafetin tasarımının dans etmeye uygun olmasıymış.

kentler dizisindeki ortak projelerde ziyaret edilen ülkenin kumaşlarını kullanmaya gayret edermiş. örneğin istanbul projesi için istanbul’a gelmeden önce aklında bir kumaş varmış, istanbul için uygun olacağını düşündüğü; ama bu kumaşı istanbul’da hiç bir kumaşçıda bulamamış, sonra paris’ten almış.
stil olaraksa birebir o ülkenin kıyafetlerini kopya etmeyi hiç bir zaman düşünmezmiş. yine istanbul projesi’nden örnek vererek anlatıyor cito: istanbul’da onunla röportaj yapan bir türk hanım gazeteci “türk kıyafetleri mi kullanacaksınız yani?” diye terslenerek bir soru sormuşmuş [kim acaba? büyük ihtimalle pina bausch’un işlerini bilmeyen birisi olmalı, yoksa sorduğu gibi olmadığını diğer yapıtlarından biliyor olurdu].
cito bu konuda şunları söylüyor: “kostüm tasarımına hiç bir zaman bu şekilde yaklaşmadım. her zaman soyutlamaya gittim. örneğin japonya’yla ortak projede kullandığım bütünüyle beyaz, boyuna kadar kapalı kıyafet benim için kimononun soyutlanmış halidir. ne mutlu ki, o kostüm için pina’dan da övgü almıştım, çok beğenmişti.”

ilk yıllar için pina bausch ile çalışmanın çok zor, yorucu ve stresli olduğunu ama aynı zamanda da çok heyecanverici olduğunu belirtiyor marion cito.
son yıllarda ise daha rahatmış; pina bausch daha kolay taviz verebiliyormuş; örneğin cito’nun ikisine de kırmızı giydirdiği kadın dansçların tesadüfen ortak bir sahnelerinin olması cito için kabul edilemezken bausch eskisine oranla daha yumuşak yaklaşıp, “tamam, önemli değil, bir şekilde çözülür” diyerek cito’yu yatıştırmış.

ilk kostüm çalışmalarından biri olan 1982 tarihli “nelken”in prömiyerinde ilginç ve nefesini daraltan bir olay yaşamış cito. pina bausch genel provada çıkardığı bir sahneyi, prömiyer akşamı yapıtın arasında tekrar eklemek istemiş ve cito’dan kostüm ayarlamasını talep etmiş. cito hemen yukarı koşup, uygun olabilecek ne bulduysa getirmiş; pina uygun bulmuş ama cito bu süre zarfında tükenmiş.

cito, ikinci yarısı neredeyse bütünüyle suyun içinde geçen “vollmond” için iki ayrı kostüm serisi hazırlamış: birinci yarıdaki susuz kısımlar için ipek, ikinci yarıdaki suyun içindeki kısımlar içinse plastik esaslı bir kumaş kullanmış.

...

marion cito ile iki bausch yapıtı arasında düsseldorf operası’nın fuayesinde gerçekleşen söyleşi, aslında cito’nun kostümlerini içeren kitabının da tanıtımını yapmış olacaktı. ancak, söyleşi öncesinde tanztheater wuppertal’in sözcüsü robert sturm söz alıp, kitabın yetişmediğini, bahara, ama mutlaka bu sezon bitmeden yayınlayacaklarını söyledi.
cito da söyleşi sırasında kitaba dair açıklamalarda bulundu; şimdiye kadar yayınlanmamış fotoğraflara ulaştığını, daha da bulacağına inandığını söyleyerek kitabın hazırlık çalışmasının daha uzun bir süre devam edeceğinin ipucunu vermiş oldu. umalım ki çok uzamasın ve en yakın zamanda bu kitap yayınlansın.
tanztheater wuppertal’in 1980’e kadarki prodüksiyonlarının sahne ve kostüm tasarımcısı rolf borzik’in ve 1980’den sonraki bütün prodüksiyonlarının sahne tasarımcısı peter pabst’ın ayrı ayrı kitapları daha önce yayınlanmıştı. marion cito’nun kostüm kitabıyla seri tamamlanmış olacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder