wuppertal’e ilk defa 2004 yılında gelmiştim; tabii ki pina
bausch için. yoksa bu bir vadi boyunca yüksek yüksek bacaların yükseldiği,
fabrikalarla kaplı, gri, ıslak kentte ne işim olabilirdi ki.. wuppertal’i
zamanla keşfettim, sevdim, o başka.
pina bausch hayattayken düzensiz aralıklarla festivaller
düzenlerdi; iki-üç yılda bir, üç-dört haftalık sürelerde, wuppertal’in yanısıra
düsseldorf ve essen’deki devlete ait sahnelerin hepsini kullanarak, muazzam ve
dünyada eşi benzeri görülmemiş organizasyonlardı bunlar.
dünyanın dört bir yanında çağdaş dans tiyatro ve çağdaş sirk
toplulukları, dünya müziği sanatçıları ve geleneksel sanat icra eden
toplulukların yanısıra [aydın teker “akabı” ile, galata mevlevihanesi sema
gösterisi ile bu festivallere katılmıştı], tabii ki tanztheater wuppertal
festival boyunca en az on farklı yapıt sahnelerdi. üç şehirde eş zamanlı, günde
bazen üç hatta dört seans olarak programlanan gösteriler gecenin geç saatlerine
kadar sürer; pina bausch bütün misafir toplulukların gösterileri sonrasında
sahneye gelip, emeği geçen herkese birer çiçek hediye ederdi.
topluluk geçen sene londra’da bir aylık bir maratonda on
yapıt sunduklarında, pina bausch’un hayattayken planladığı son programı
gerçekleştirmiş oldular; ancak sonrasında çıkan yazılardan ve röportajlardan
aşırı yoruldukları anlaşılıyordu.
onlardan 40. yıl gibi önemli bir kutlama için bile olsa
wuppertal’de benzer bir performansı ve programı beklemek hayal oldu. nitekim
jübile sezonu denerek sezona yayılan ama özellikle kasım ayına yoğunlaşan
kutlama programında beş hafta her haftasonuna birer yapıt (bir haftasonu iki
yapıt) yerleştirilmişti. pina bausch hayatta olsa bu zaman zarfında altı değil, en az
on yapıt sahnelenirdi.
işte, 2004’te wuppertal’e ilk gelişimi bu festivallerden
birinin son beş gününe göre ayarlamıştım. doktora tezimin savunmasından bir
hafta önce geçmiştim ve bu seyahat kendime verdiğim bir ödüldü; hak etmiştim.
çalıştığım yerden izin ve konsolosluktan viza almak kolay olmamıştı, ama insan
istedi mi, bazı şeyler ne kadar zor da olsa, başarıyor.
o ilk sefer, arka arkaya her akşam bir pina bausch yapıtı
izledim: çarşamba-perşembe schauspielhaus’ta “nelken”, cuma barmen operası’nda
“o dido”, cumartesi yine opera’da “nefes” ve festivalin kapanış günü olan pazar
schauspielhaus’ta “danzon”.
2008’deki festivale de cuma-pazar, üç günlüğüne gelmiş, her
akşam üçer gösteriden, pina bausch’un yapıtlarının yanısıra alain platel, sidi
larbi cherkaoui ve bory&soltanoff’un gösterilerini de izlemiştim.
bu sefer, şansım yaver gitti, PINA40 jübile sezonunun kasım
ayı programının bütününü izleme imkanı elde ettim. beş haftasonu gösteriler,
söyleşiler, 23 kasım - 01aralık arasına yoğunlaşan konserler; çok güzel bir
kasım ayı geçirdim..
PINA40 jübile sezonu 16-26 ocak 2014 ve 10-25 mayıs 2014 tarihlerinde
yoğunlaşarak devam edecek.
….
şimdiye kadar annemi, babamı, arkadaşımı yanımda wuppertal’e
sürüklemişliğim var.
anne ile babamı kasım ayının en önemli etkinliğine,
stravinksi akşamına yine buralara getirdim; annemin 4., babamın 2. gelişiydi. ama
esas, teyzemin wuppertal’e gelişi özeldi.
teyzem tam 39 yıl önce dedemle wuppertal’e gelmiş ve iki hafta kalmış. dedem
o zamanlar araba ticareti yaparmış; türk işçilere tanınan araba alma hakkını
bazı işçiler dedem gibi ticaret yapanlara satarlarmış; arabalar almanya’da
satın alınır, bir şöför ve işçinin kendisi ile birlikte (çünkü hudutta gümrük
kontrol edermiş arabanın kime ait olduğunu) almanya’dan türkiye’ye karayoluyla
getirilirmiş. işte, 24 yaşındaki teyzem o sene şöför olarak bütün yol boyunca bir volkswagen’i sürmüş.
teyzem iki hafta kalmış olmasına rağmen wuppertal’den çok fazla bir şey hatırlamıyor,
en bariz anıları schwebebahn ile, yemeyi hiç sevmediği ama türkiye’de olmayıp
almanya’da olan tavuk lokantalarıyla ve pastanelerdeki lezziz poyinçiklerle
(krapfen’lerle). maalesef o zamandan kalan fotoğrafı da yok; olsaydı, o yerleri
bulur, aynı açılardan tekrar fotoğraf çekerdik: “40 yıl önce 40 yıl sonra”
niyetine..
teyzemin ziyareti ile ilgili olarak bana ilginç gelen; pina bausch’un wuppertal’deki daha ilk yıllarında bu
kenti ziyaret etmiş birinin yaklaşık 40 yıl sonra, yaklaşık 40 yıl önce
sahnelenmiş bir dans akşamının rekonstrüksiyonuna tanık olması.
….
kasım ayının sonunda izlediğim “1980 – ein stück von pina bausch”
ve mechthild grossmann söyleşisi hakkındaki izlenimlerimi biraz demlendikten
sonra, ileriki günlerde blogumda paylaşacağım..
bir yandan da; herkes bir yıldönüm kutlarken, bari ben de
ekim 2014’de wuppertal’e gelişimin 10. yılını kutlayayım diye düşünmekteyim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder