5 Aralık 2013 Perşembe

NRW055 savina yannatou & primavera en salonico konseri




dünya çok küçük; konserde arkamda oturan alman hanım, benim bu yaz midilli'de bir günle kaçırdığım molyvos kalesi’ndeki savina yannatou konserine gitmişmiş meğer.
yannatou’yu ilk defa o akşam molyvos’ta dinlemiş, hayran olmuş; PINA40 etkinlikleri kapsamında wuppertal’e, açık hava heykel parkına (skulpturenpark-waldfrieden) geleceğini duyunca çok sevinmiş.
hanıma pina bausch’u sorduğunuzda ise; bausch’un hiç bir yapıtını izlememiş olduğunu öğreniyorsunuz. ne garip!
belki yannatou referansıyla, bir pina yapıtına gitmeyi de düşünür ilerde…

savina yannatou’yu yaklaşık 20 senedir dinliyorum. yıllarca istanbul’da konser verse diye iç geçirdikten sonra, 2005’te pera festivali kapsamında yeni melek’te, primavera en salonico topluluğu ile enfes bir konser vermişti; salon boştu, sadece tanıyanlar oradaydı. konser sonrasında cd imzalatmaya kulise gittiğimde yannatou benim kadar çok heyecanlanmış ve istanbul’da hayranları olduğuna şaşırmıştı. benzer şekilde; yunan bariton spyros sakkas konserinden sonra da kulise cd imzalatmaya gittiğimde sakkas çok şaşırmış, onu nereden tanıdığımı, elimdeki hacıdakis cdlerini nereden bulduğumu sormuştu heyecanla.
savina yannatou’yu, spryos sakkas’ı ve bir çok diğer yunan sanatçıyı tanımamı sağlayan kişi manos hacıdakis’ti. onun izini sürerek diğerlerine ulaştım yıllar boyunca..
yannatou 2010’da da istanbul’da bir konser vermişti; şehrin konser-dans etkinlikleri düzenlenen en kötü salonundaydı maalesef: istanbul kongre merkezi’nde.



yannatou ile primavera en salonico’yu bir hafta önce susanna baca’nın bir peri gibi salındığı, ormanın içindeki camdan pavyonda, müziğe saygı duyan, müzik dinleme adabını bilen bir toplulukla izlemek çok keyifliydi.

tanztheater wuppertal pina bausch’un, artık kadimleşmiş dansçılarından daphnis kokkinos sundu yannatou’yu bizlere: pina savina’yı ilk defa yirmi yıl önce, savina wuppertal’de peter kowald ile ikili bir proje yapmak amacıyla konaklarken, akşam buluştukları bir lokalde biraraya geldiklerinde dinlemiş. savina o akşam bir sefarad ninnisi söylemiş: “durme, hermoso hijico. o sırada pina “danzon” yapıtının üretim sürecindeymiş ve savina’dan dinlediği bu ninniyi yapıta dahil etmiş. savina, pina’nın hayattayken düzenlediği festivallerden ikisine konuk da olmuş. yıllar sonra topluluk atina’da turnedeyken bir akşam yemeğinde pina ile savina yine beraberlermiş; ayrılırlarken pina savina’yı gösterek daphnis’in kulağına fısıldamış: “o bir melek”.

savina da, bizi müzikle akdeniz kıyılarında gezdirmeden önce, yıllar önce wuppertal’de tanık olduğu, pina’nın etrafına topladığı dansçılar ve sanatçılarla birlikte bir arada yaşayarak, tartışarak, yemek yiyerek, sohbet ederek ortaya çıkardığı üretimin çok değerli olduğunu; o günleri unutamadığını; o günlere tanık olduğu ve pina’yı tanıdığı için kendini çok şanslı gördüğünü söyledi.

75 dakika sürmesi öngörülen, ancak dinlemeyen alkışlara yannatou ve ekibinin verdiği üç bisle 90 dakikayı aşan konser çok güzeldi; ermeni ağıtı, arap duası, sicilya, güney italya şarkıları, bulgar ezgisi, izmir havası, girit lehçesiyle yunan şarkısı ve daha bir çok parçadan sonra; savina yannatou’nun eşliksiz olarak ve sonuna doğru mikrofondan da uzaklaşarak söylediği istanbul kaynaklı sefarad şarkısı konserin en duygulu anıydı.




ve savina yannatou'dan en çok sevdiğim hacidakis yorumlarından biri: ferte mou ena mandolino

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder