beklerken
(onassis stegi, atina, 21 nisan 2024, © mehmet kerem özel)
Laskaridis 2022 Kasım’ında Elenit’in sonuncusu olduğu üçlemesinin ikinci halkası Titanlar ile İstanbul Tiyatro Festivali’ne konuk oldu. Kendisinin buluşma teklifi ile, İstanbul’a vardığı yağmurlu akşamda, ayağının tozuyla Mecidiyeköy’den metroyla Tepebaşı’na yolu eliyle koymuş gibi bularak geldiği Fıccın’da Ayşe Draz ve arkadaşım Emre ile birlikte yemek yedik ve tanışmış olduk.
İki kişilik Titanlar’ı, on kişi kadrolu Elenit’ten sade ama yoğun ve etkili buldum, ve üçlemenin ilk ve genel olarak en çok beğenilen halkası, Laskaridis’in tek başın sahnede olduğu Relic’in peşine düştüm. Laskaridis ara ara bana nereye turne yapacağının haberini verdi, ama 2022-23 sezonunda kendime Relic’i ne Madrid’de ne de Paris’te seyretme şansı yaratabildim.
2023 yazında Avignon’da Boulbon taş madenindeki tribünlerde Ayşe Draz ile oturmuş Philippe Quesne’nin Le jardin des délices gösterisinin başlamasını beklerken, elinde bileti koltuğunu arayan Laskaridis’i gördük, sarıldık; Onassis Stegi’nin organizasyonuyla genç Yunan sanatçılarla birlikte bir haftalığına Festival’e gelmiş. İlerleyen akşamlardan birinde, festival barı Mahabharata’da, aralarında bulunduğu Yunan ekipten bir süreliğine ayrılıp bizim, Türkiyeli ekibin, Ayşe ile birlikte oraya dört günlüğüne oyun seyretmeye geldiğimiz Özlem Hemiş ve Aylin Alıveren’in yanına geldi, sohbet ettik; 2024’ün Bahar’ında yeni işinin prömiyerinde Atina’da buluşmak dileğiyle sözleşip ayrıldık.
2024’ün Nisan ayının sonlarında, Papaioannou’nun son yapıtı INK’in 1.5 yıllık dünya turnesi ardındanki son Atina gösterimleri ile Laskaridis’in yeni yapıtı Lapis Lazuli’nin prömiyer gösterimleri, 2019 Kasım’ında olduğu gibi yine çakıştı ve biz Avignon ekibi, bir eksikle (Ayşe Draz’sız), ama yanımıza bu sefer arkadaşım Emre'yi, koreograf/dans sanatçısı Gizem Bilgen’i ve tiyatro yazarı/yönetmeni/oyuncusu Murat Mahmutyazıcıoğlu’nu katarak, 23 Nisan tatilini fırsat bilip Atina yollarına düştük.
Laskaridis Lapis Lazuli ile, Titanlar ve Elenit’ten daha çılgın, daha serbest, kendisinin esinlenmeleri gibi seyirciye çağrıştırdıkları da bol olan bir gösteri yaratmış.
Gösteri sonrasında Laskaridis’i bizzat tebrik etmek için çıkmasını beklediğimizden dolayı, oldukça geç bir saatte de olsa oturduğumuz Koukaki semtinin barlarından birinde, müthiş yüksek enerjili ve keyifli garson kızın getirdiği biralar ve margaritalar eşliğinde kendi aramızda Lapis Lazuli’yi konuşurken; siyah-beyaz sessiz sinema estetiğinden 70’lerin Cüneyt Arkın filmlerine (ki o filmler gibi büyük ihtimalle benzerlerinin çekildiği Yunan filmlerinin de etkilendiği B-tipi sinema örneklerine), Japon ve Çin geleneksel tiyatrolarından Robert Wilson’a, Balkan motiflerinden cinsel birleşme, doğum ve düğün geleneklerine, çizgi roman estetiğinden bilim-kurguya, bir çok şeyi dillendirdik.
Lapis Lazuli, -Aylin’in deyişiyle- birçok yerden/alandan aldığı ilhamları harmanlayan haliyle tam da bir queer art örneğiydi.
Gösterinin biçim ve içerik açısından oldukça, hatta fazlaca kalabalık olduğunda, bazı sahnelerin gereksiz yere uzatıldığı için sarktığında nasıl hemfikirsek, Laskaridis’in zanaatkarane biçimde malzeme kullanma, hele de -Özlem’in vurguladığı gibi- ucuz malzemeden harikalar yaratma konusunda müthiş becerikli olduğu konusunda da hemfikirdik.
alkışlarken
(onassis stegi, atina, 21 nisan 2024, © mehmet kerem özel)
Seyrettiğimiz akşamki Yunan seyirci gösteride müthiş eğlendi, güldü; arkadaşlarımı bilmiyorum, yan yana oturamamıştık, ama ben de genel olarak gösterinin, Laskaridis’in bütün yapıtlarına sinen absürdlük ve gülünçlüğün bu sefer tavan yaptığı halinden büyük keyif aldım, eğlendim, hatta bazı sahnelerde katılarak güldüm.
Laskaridis yine yapmıştı yapacağını; yüzyıllara mal olmuş tipleri almış, onlarla oynamış, onları altüst etmişti; belki bu sefer Titanlar ve Elenit’te olduğu gibi özgün figürler/karakterler/protagonistler değildi yarattıkları, ama örneğin kurt adam tipinden tam da ona has bir karakter yaratmıştı; içgüdülerine teslim olan ama bir yandan da garip bir naiflik barındıran, sevimli, dertli, kızamadığınız, korkamadığınız, psikolog koltuğuna uzanmış halinde onda kendinizi görüp eğlendiğimiz.
Kurt adama karşılık saf kız tipinden ise tırsmamız içten bile değildi, çünkü Laskaridis ondaki tehlike barındıran tarafı ortaya çıkarmış, tabii ki mizah katmayı ihmal etmeden. Bizim seyrettiğimiz akşam saf kızı canlandıran dans sanatçısı Maria Bregianni'nin, -Gizem'in deyişiyle- hem etkileyici beden plastiğiyle hem de mimik ve ses virtüözlüğüyle sergilediği dört dörtlük performansı da bu figürün başarısında önemli rol oynuyordu hiç kuşkusuz.
ayrılırken
(onassis stegi, atina, 21 nisan 2024, © mehmet kerem özel)
Lapis Lazuli, 4-20 Nisan arasında, neredeyse kapalı gişe olan Atina gösterimlerine 26-27 Nisan’lara konulan iki ekin hemen ardından; Mayıs ayının ortasından itibaren Madrid ve Filibe’ye, yaz festivallerinden Amsterdam Julidans ve Barselona Grec’e ve sonbaharda Paris, Torino, Reggio Emilia, Liège, Charleroi, Floransa ve Espoo-Finlandiya’ya uğrayacak dünya turnesinin ilk etabına başlayacak. Yolu açık, bazen ince bazen kaba mizahına vakıf olacak seyircileri bol olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder