13 Nisan 2011 Çarşamba

film festivali 30 izlenim 10: seyretmenin dayanılmaz ağırlığı



bu yılki festivali kazasız belasız, birilerine “girişmeden” ve kendimi “jiletlemeden” bitirebilirsem, bundan sonra ne olursa olsun dayanabilirmişim gibi geliyor. bir yandan sinema sanatına en küçük bir saygısı olmayan seyirci, diğer yandan sinema sanatının birbirinden iç kanırtıcı, ciğer sökücü, had safhada konsantrasyon ve adanmışlık isteyen, balyoz gibi örnekleri!

“torino atı” ile başladık, “muhbir”, “artık yıl”, “şiir”, "picco", eskilerden “sitcom” ve dün arka arkaya iki seansta “serseriler” ve ardından bir doruk noktası daha: “siyah venüs” (venus noire).

“siyah venüs”, aynı “torino atı” (ve “artık yıl” gibi), bir tek “ritüel”in gittikçe artan dozlarda tekrarlanmasından oluşuyor, bu seferki: “sunulma – seyretme”.

“siyah venüs”, “uygarlaşmış” insankızı ve insanoğullarının ne kadar vahşi ve ilkel olabileceklerini çarpıcı mizansenlerle ortaya koyuyor. katalogta yönetmen abdellatif kechiche’nin “bugünkü fransız politikacıların konuşmalarını dinlediğimde, çok uzakta kalmamış ve çok da görkemli olmayan bir geçmişi hatırlamanın gerekli olduğunu düşündüm” sözleri, yönetmenin derdinin sadece filmde olayların geçtiği 100 yıl öncesini değil, günümüzdeki atmosferi de betimlemek olduğunu gösteriyor.

sadece “”fransız” politikacıların konuşmaları da değil “siyah venüs”ün günümüze dair dikkati çektiği husus!
izleyicinin “merak” duygusunu sömürerek şiddetin, vahşetin ve cinselliğin her seferinde dozunu arttırarak daha da fazlasını sunan hollywood sineması ve aslında daha da genel bakıldığında dünyadaki televizyon programları!

"siyah venüs"ü, aynı "picco" gibi daha da dayanılmaz kılan, filmde seyrettiklerinizin "gerçekten yaşanmış" olduğunu bilmeniz!!

1 yorum:

  1. pazartesi günü gittiğimiz faydalı hayat filminde yanımızda yaşlıca bir çift oturuyordu. dış görünüşleriyle yargılamak istemem ama çok bariz olarak festivalle ya da sinemayla alakasız tiplerdi. hani vardır ya onun bunun akrabası gelir izlemeye, öyle işte. neyse filmin ortasında horlamaya başladılar tabii :) böyle değişik insanlar da merak edip geliyorlar diye sevinmiştik ama sanırım onların orada olmalarının anlayamadığımız başka bir sebebi vardı.
    öyle bir anekdot işte, sizin bahsettiğiniz seyircilerin de apayrı bir kategoride olduğundan eminim :)

    YanıtlaSil