8 Nisan 2011 Cuma

film festivali 30 izlenim 04: mike leigh ustadan mutluluk ve yalnızlık üzerine


mike leigh’in “ömrümüzden bir sene” (another year) filmi yaşadığımız zamanları anlatıyor, ama yaşadığımız zamanların sinema seyircilerine göre değil. başlangıcı, sonu, bir hedefe doğru ilerleyen elle tutulur bir hikayesi yok; genç “güzel” ve “kaslı” oyuncuları yok; görüntüleri müziği estetize edilmiş değil; albenisi yok!

nesi var peki? tam da adının çağrıştırdığı üzere hayattan bir yıl, mevsimlere bölünmüş herhangi bir yıl, bir zaman dilimi aradan kesilip alınmış ve bize gösteriliyor; hikayenin bariz bir başlangıcı, kesin ve seyircisini katarsise ulaştıran bir sonu yok.

londra’da sıradan bir aile: karı koca 60’larına yaklaşmaktalar; emekliliğin eşiğindeler, çok ama k mutlular, koca bir yıl boyunca bir kere bile kavga ederken görmüyoruz onları, birbirlerine çok anlayışlı olmanın ötesinde durmadan birbirlerini övüyorlar, beğeniyorlar.

hanım öyle alımlı falan değil, hatta genel normlara göre çirkin bile denebilir, bey de sıradan, öyle özel bir karizması olmayan bir adam.
bir oğulları var, 30’larında; öyle “dünya yakışıklısı” falan değil; etrafındaki arkadaşları teker teker evleniyorlar, onun daha ciddi bir sevgilisi yok.
hanımın işyerinden bir kız arkadaşı var, 50’lerinde; başından iki başarısız ilişki geçmiş, şimdilerde evli değil, libidosu yüksek, yalnızlılığını ve mutsuzluğunu kendinden bile gizlemeye çalışıyor. beyin bir gençlik arkadaş var, aynı yaşlarda; evli değil; çok içiyor, çok yiyor. beyin bir de abisi var; karısı hasta. hanımın yine işyerinden başka bir arkadaşı var; onlardan daha genç, yeni doğum yapmış.

dört mevsim boyunca karı kocanın evinde haftasonlarında, genellikle de pazar günlerine tanık oluyoruz; toplanılıyor, yemek yenilip içiliyor, sohbet ediliyor; bazen haberli, bazen sürprizli, bazen spontan, nasıl gelişirse..

iddiasız, gündelik hayatın içinden, hepimizin hayatına az çok dahil olmuş tanıdıkları, komşuları, akrabaları çağrıştıran sıradan karakterler; öyle olağanüstülükleri, abartılı, dramatik dertleri falan yok; hepimizin hayatımızın bir döneminde hissettiğimiz duygular, zayıflıklar, pişmanlıklar, sevinçler, çalkantılar… insani duygular.

mike leigh usta “sırlar ve yalanlar”, “vera drake”, “topsy truvy” gibi daha bir hikaye eksenli filmlerine nazaran, “ömrümüzden bir sene”de bariz, gidişatı tanımlı bir hikayeden ziyade, ömürlerinin sonbaharında bir çiftin ve etraflarındaki dostlarının bir yılına odaklanıyor. öyle güzel dahil ediyor ki bizi, karakterlerin arasına; ya da, kahramanlarını bize, apartman komşumuz gibi benimsiyoruz onları.

yalnız; filmlerine kayıtsız şartsız hayran olduğum mike leigh ustanın bu son filminin, anlamlandıramadığım için kendisine hiç yakıştıramadığım bir sorunu var: neden filmde evli veya evlenecek çiftler mutlak bir mutluluk içinde resmedilmişler de, yalnız olanlar had safhada ve patetik derecede mutsuz çizilmişler!

libidosu yüksek, yalnız ve mutsuz mary rolündeki lesyle manville'ın bafta'da aldığı en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü sonuna kadar hak ettiğini söylemeden geçemeyeceğim.

2 yorum:

  1. Çok haklısınız “eş”liler mutlu, “eş”sizler telef olur alt mesajı epey rahatsız ediciydi. Mike Leigh; beyin abisi ve eşinin ilişkisinin öylesine huzur ve mutluluk verici olmadığını anlatmayı denemişse bile bu geçmedi.

    Lesyle Manville'ın oyunculuğu çok yerinde idi.

    Ve filmi öylesine güzel yapan detaylardan biri de birbirleriyle olan konuşmalarının sahiciliydi. Ve İngilizler'in -ırkçı oldu ama- sevimsiz espri anlayışları! Londra’da araba kullanmanın bir kere daha ne kadar zor olduğunu tespit etim o ayrı :)

    YanıtlaSil
  2. filmin açılış sekansında imelda staunton'ın canlandırdığı uykusuzluk ve depresyondan muzdarip mutsuz kadın da evliydi aslında; ama çok başta ve münferit olarak kaldı.
    abiyi eşiyle birlikte hiç görmedik, bahçe partisine yalnız gelmişti, sonra da eşi vefat etti zaten.

    internette biraz araştırma yaptım, leigh'nin tercihinin arkaplanını anlayabilmek için. yeterince tatmin edici bulmasam da, "another year" ingiltere'de vizyona çıkmadan önce leigh ile yapılmış bir röportaj buldum:
    http://www.guardian.co.uk/film/2010/oct/28/mike-leigh-another-year?INTCMP=ILCNETTXT3487

    ..

    londra'da, türkiye'den gitme bir yaya olmak da çok zor :)

    YanıtlaSil