"Kaybolmuşuz kendi aptal küçülmüşlüğümüzde
Etrafı koklayıp
İçinizdekileri hissedin
Nasıl? İyi mi?
Rüzgar esiverdiğinde
Gerçek, yüzünü gösterir, belki
..."
monica coteriano’nun temps d’images kapsamındaki üçüncü peformansı “windows” perşembe akşamı garajistanbul’da gerçekleşti.
performanlarının ilk ikisi sayesinde, şarkı söyleme ve doğaçlama sohbet etme yeteneklerine aşina olduğumuz coteriano bizi bu sefer de hayal kırıklığına uğratmadı. “sweet” olmaktansa “bitchy” olmayı tercih ettiğini, çünkü böylesinin daha heyecanverici, dikkatçekici olduğunu laf arasında belirterek, bütün samimiyetiyle seyircilere sataştı, ışıkçıyla uğraştı, eşlikçi müzisyenlerine viski ikram etti, garajistanbul’dan “ozgur” (özgür)’ü sık sık yardım için sahne arkasına (!) ve sahne üstüne çağırdı. aralarda da, hepsinin sözlerini bazılarının da müziğini kendisinin yazdığı şarkıları seslendirdi.
şarkıların her biri pop müziğin ayrı bir dalına göre bestelenmişti; bir balad, bir r&b, bir rock’n roll...
gösteri öncesi, sözleri türkçeye çevrilmiş olarak elimize verilen şarkıların içerikleri ise, saldırgan bir diva beklenmeyecek kadar yumuşak ve kırılgandı; aşk, özlem, varoluş, yalnızlık, şefkat, kaybetme üzerine buram buram yaşanmışlık kokan duygulu, içli dizeler...
“windows” doğaçlama sohbeti bol, müziği (gerek coteriano’nun vokali, gerekse eşlikçi müzisyenlerin performansları açısından) doyurucu bir gösteriydi ancak projenin üçüncü ayağı, multimedya, yeterince kuvvetli değildi.
özellikle iki şarkıda multimedya tasarımı çok kuvvetli idi: prolog niteliğindeki ilk şarkıda silüet olarak bir kadın şarkıcının ağzından çevreye saçılan noktaları ve çizgileri seyrettik; şarkıcı monica conteriano, saçılanlar da notalardı herhalde. ikincisinde ise; coteriano iki perde arasında durarak ellerini arkadan perdelere yasladı ve her bir parmağından, durmadan değişen lekelere dönüşen siyah beyaz kurdelalar çıkarak perdelerin bütününü kapladı.
monica coteriano’nun hiç bitmesin istediğim yaramaz, cilveli, tatlı saldırgan performansı ve tok sesi ile söylediği birbirinden güzel şarkıları, 40 dakikalık gösteri sonrasında yerini, büyük sürprizle, bir jam session’a bıraktı.
conteriano’nun eşlikçisi ve portekiz’in önemli gruplarından dead combo’nun üyesi iki müzisyen, pedro gonçalves ile to trips, garajistanbul’da olmaktan duydukları memnuniyetle, “windows” sonrası, seyircilerin de davetli olduğu “dostlar arasında” bir jam session yaptılar.
bir iki şarkı sonra, baterist za vilao da dayanamadı, onlara katıldı. ardından monica coteriano’yu sahneye tekrar davet ettiler; coteriano cilveli bir huysuzlukla “ben bu akşamlık işimi yaptım zaten!” diyerek geldi ve bize, sanırım doğaçlama, önce ispanyolca sonra ingilizce enfes bir hikaye seslendirdi; şarkının/hikayenin ingilizce versiyonunu istanbul’a uyarladı. demek ki, fatih akın’ın istanbul’daki favori mekanlarından büyük londra oteli’nin şanı monica coteriano’ya kadar uzanmış…
hem monica coteriano’nun, hem de ona eşlik eden müzisyenlerin yolu umarım tekrar istanbul’dan geçer…