1 Kasım 2009 Pazar

ses tellerinin dansı



idans03 dün akşam bitti. son gösteri ivo dimchev'in "concerto" adlı konser-performansıydı.

kendisiyle yapılan söyleşide "koreografi aşağı yukarı bir rota yaratmaktır. dolayısıyla canlı doğaçlama bir konserin koreografi olarak düşünülmemesi için bir neden görmüyorum." diyor dimchev. evet, kuramsal olarak bakıldığında haksız değil, ama uygulamada da dimchev'e hak vermemek mümkün değil; bence, ses tellerinin dansını dinledik, yüz hareketlerinin koreografisini seyrettik dün akşam.

kısıtlı bir çevreye sunulan 2006'daki istanbulREconnects'de "lili handel" adlı muhteşem solosunu kaçırmış biri olarak, "concerto"yu izlemek/dinlemekten büyük mutluluk duydum.
ivo dimchev tanınması gereken sıradışı bir sanatçı; "concerto"da hırçın, seksi, gerilimli ve arızalı bir portre sundu bize; sesiyle atmosfer yarattı, samimiydi.
"concerto", "tamamen doğaçlama, herhangi bir yapı, melodi ya da metinin olmadığı" ancak "özgür ve içsel olarak açık" bir sanatçının mükemmelliyetçiliğini yansıtan bir gösteriydi.

"concerto"ya dair tek hayakırıklığım seyirciydi; dimchev'in "seyircinin temel belirleyici bir rolü vardır performanslarımın çoğunda" diyerek önemsediği seyirci-sanatçı ilişkisinde garajistanbul'u dolduran seyirci tutuktu; dimchev'e tepki vermekte, en basitinden "alkışlamakta" ürkektik; her bölüm ardından yarımağız dillendirdiği sayısız "thank you, thank you" sonrasında, nihayet alkışlandığında gözlerindeki ışıltıyı fark etmemek imkansızdı.
dilerim, seyircinin tepkisizliği sahnedeki şaheserden büyülenmenin/hipnotize olmanın yarattığı nukt tutulmasının göstergesidir!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder