bu aralar, şehrimiz sokaklarında çılgın bir macao'lu dolaşıyor, rastlarsanız kıymetini bilin: monica coteriano.
kendisi koreograf, dansçı, şarkıcı, metin yazarı; tam anlamıyla bir performans sanatçısı.
dün akşam garajistanbul'da biri 7, diğeri 28 dakikalık iki performans sundu:
"everything one can do with one finger" (2007) ve "the story of my life" (2009).
bu iki performans coteriano'nun iki farklı yönünü gösterdi bize: müthiş enerjik, hayat dolu, cazgır ve provokatif, ama aynı zamanda son derece duygusal, lirik, kırılgan ve "gizemli" bir varlık kendisi. bir anlamda, idans'ın ivo dimchev'inin ruh ikizi!
cateriano her bir performansında bambaşka birer varlık olarak çıktı karşımıza, adeta o varlıklara büründü: saçından ayak parmaklarına, bedeninin her bir parçasıyla, ilkinde bembeyaz bir konga dansçısına, diğerinde bir viyolonsele dönüştü.
iki performansta da arkası seyircilere dönük sadece oturdu cateriano. peki, nasıl "müthiş enerjik" olabilir derseniz, izlemeniz lazımdı; oturuyor olmanın genel duraganlığı içinde, cateriano'nun bedeninin ihtiva ettiği "müthiş enerji" minimal hareketlere dışarıya yansıyor, dalga dalga üzerimize geliyordu.
bedeni kadar sesini de çok ustaca kullandı; ilkinde seksi, ikincisinde içliydi.
ilkinde, "europa"daki max von sydow kadar hipnotize ediciydi (zaten, amacının bizleri hipnotize etmek olduğunu da saklamadı), ikincisinde -anlattıkları 1910'larda geçse de- sanki yüzyıllar öncesinden kalma yorgun bir çalgının görmüş-geçirmiş, hüzünlü, hafif puslu sesiydi coteiano; hele de, ingilizceyi terk edip, portekizce ve ispanyolca konuştuğunda...
kendisi koreograf, dansçı, şarkıcı, metin yazarı; tam anlamıyla bir performans sanatçısı.
dün akşam garajistanbul'da biri 7, diğeri 28 dakikalık iki performans sundu:
"everything one can do with one finger" (2007) ve "the story of my life" (2009).
bu iki performans coteriano'nun iki farklı yönünü gösterdi bize: müthiş enerjik, hayat dolu, cazgır ve provokatif, ama aynı zamanda son derece duygusal, lirik, kırılgan ve "gizemli" bir varlık kendisi. bir anlamda, idans'ın ivo dimchev'inin ruh ikizi!
cateriano her bir performansında bambaşka birer varlık olarak çıktı karşımıza, adeta o varlıklara büründü: saçından ayak parmaklarına, bedeninin her bir parçasıyla, ilkinde bembeyaz bir konga dansçısına, diğerinde bir viyolonsele dönüştü.
iki performansta da arkası seyircilere dönük sadece oturdu cateriano. peki, nasıl "müthiş enerjik" olabilir derseniz, izlemeniz lazımdı; oturuyor olmanın genel duraganlığı içinde, cateriano'nun bedeninin ihtiva ettiği "müthiş enerji" minimal hareketlere dışarıya yansıyor, dalga dalga üzerimize geliyordu.
bedeni kadar sesini de çok ustaca kullandı; ilkinde seksi, ikincisinde içliydi.
ilkinde, "europa"daki max von sydow kadar hipnotize ediciydi (zaten, amacının bizleri hipnotize etmek olduğunu da saklamadı), ikincisinde -anlattıkları 1910'larda geçse de- sanki yüzyıllar öncesinden kalma yorgun bir çalgının görmüş-geçirmiş, hüzünlü, hafif puslu sesiydi coteiano; hele de, ingilizceyi terk edip, portekizce ve ispanyolca konuştuğunda...
"...
Gördünüz mü?... Hareketlerimin sizi hipnotize ettiğini biliyorum...
Özellikle de tam gözlerinizin içine baktığımda...
Bu arada, beni Konga yaparken görmek ister misiniz?
'Hadi millet! Konga yapmaya... Biliyorum tutamıyorsunuz artık kendinizi'
Nasıl hareket ediyorum, görüyor musunuz? Ne dersem onu görürsünüz!
Bunun sizi çıldırttığını biliyorum
Gözlerimle görmesem böyle dans edebileceğime inanmazdım!
Nasıl hareket ediyorum, görüyor musunuz? Hala sallanıyorum...
Ne dersem onu görürsünüz!
Özellikle de tam gözlerinizin içine baktığımda...
Bu arada, beni Konga yaparken görmek ister misiniz?
'Hadi millet! Konga yapmaya... Biliyorum tutamıyorsunuz artık kendinizi'
Nasıl hareket ediyorum, görüyor musunuz? Ne dersem onu görürsünüz!
Bunun sizi çıldırttığını biliyorum
Gözlerimle görmesem böyle dans edebileceğime inanmazdım!
Nasıl hareket ediyorum, görüyor musunuz? Hala sallanıyorum...
Ne dersem onu görürsünüz!
..."
Bazen de güneş çepeçevre dolanır ayın etrafını
Gözlerindeki hüznü görürüm
Şaşırmak öyle her zaman kısmet olmaz insana
Bir zamanlar tek yaptığım oturup beklemekti
Duyduğun en güzel sesin benimki olduğunu söylemeni
Böyle olacağını hiç düşünmemiş, hiç beklememiştim
Ama işte her şey birdenbire oluverdi
Şimdi gövdelerimiz ağaca kesmiş duruyoruz öylece
Ve şu dünya ne de delibozuk bir yer diye geçiriyorum içimden
..."
ilk iki performansı kaçıranlar, coteriano'nun sitesinde gösterilerin tamamını içeren videolarla avunabilirler.
monica coteriano'yu ucundan da olsa yakalamak isteyenler ise yarın akşam garajistanbul'da olsunlar; 2008 tarihli "window" gösterisiyle karşımızda olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder