1968 mies van der rohe'nin tasarladığı neue nationalgalerie berlin'de açılmış
1990 hayatımda ilk defa yurtdışında bir opera seyrettim: londra covent garden'da kraliyet operası'nda puccini'nin turandot'unu; ghena dimitrova, vladimir popov, lucia mazzaria-scandiuzzi ve robert lloyd başroldeydiler. bir gün önce öğleden sonra londra'ya varmıştım, ertesi sabah ilk işim merkeze inip dolaşmaktı, kraliyet operası gişesinde akşamki turandot için bilet olup olmadığını umutsuzca sordum, vardı, çok sevindim, ama kısıtlı görüşlü bir koltuktu, yine de aldım. akşam önümde bir kolon vardı, görmek için yana doğru eğilmem gerekiyordu, yanımdaki yaşlıca bey anlayış gösterdi. arada fuayede dolaşırken türkçe konuşanları da duydum
1995 david fincher'ın yönettiği ve morgan freeman, brad pitt ve kevin spacey'nin başrollerinde oynadıkları se7en gösterime girdi
2000 dulce pontes'i ilk defa canlı dinledim; istanbul harbiye açıkhava tiyatrosunda
2017 jan fabre'ın 24 saat süren mount olympus adlı ayinini paris grande halle de la villette'de parisli arkadaşım hang ile birlikte deneyimledik; seyirciler arasında ilk üç saatte isabelle huppert'de vardı
2023 mimar olarak en çok sevdiğim ve etkilendiğim binaların başında gelen, gottfried böhm'ün tasarladığı neviges'deki haç kilisesi wallfahrtskirche mariendom'da tanztheater wuppertal'in yeni artistik yönetmeni boris charmatz'ın sahnelediği libérte cathédrale'i seyrettim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder