Filiz Sızanlı: Bedenin aracı olduğu imgeler dizgesi, yalnızlığın ötekinin dünyasında yankısı, eylemin algının belleğiyle ilişkisidir, kültürel ve toplumsal kodların metaforlarını taşır ve geçicidir.
Mustafa Kaplan: Bedenini keşfetmektir, kendini iyi hissetmektir, hayata katılmak ve bir ritüelin parçası olmaktır. Bugünün dans üretiminde, bedenin politik ifadesidir, bedenin özgürlüğüdür, matematiktir, fiziktir, dansla yeniyi yaratmaktır.
Sanatın dönüştürücü gücüne inanıyor musunuz? Nasıl?
F.S.: Sanat dönüşme potansiyelini taşıdığı ölçüde, zamansız olma riskini alabildiği kadar dönüştürme gücü taşır. Bunu ne zaman ve nasıl yapacağı kestirilemez. Sanat bir araya getirdiği farklı dinamikler ve karşıtlıklar yoluyla iyileştirici olabilir.
M. K.: Sanat içinden çıktığı hayatı dönüştürmek ister, aynı zamanda sanat üreticisi olarak sizi de dönüştürür. Sanatın, tıpkı bilim gibi yaratırken hayatı anlamlandırma ve yeniden inşa etme sorumluluğu vardır ama bu her zaman istenilen yönde olmaz.
Bir iş üretirken hangi kaynaklardan beslenir, nelerden ilham alırsınız? Rüyalarınızın işlerinizde etkisi olur mu?
F.S.: Şehir, şehrin bedeni, doğada kendi başıma yaptığım uzun yürüyüşler, bir arkadaşıma aklımdakileri aktarmak, yazmak, kızım Dea’ya yapmak istediğim şeyi tarif etmek. Rüyalar yaratım sürecinin sıkıntılı zamanlarında zihinsel kalıplardan özgürleşmeye açılan bir kapı olabiliyor.
M. K.: Yaşadığım sokaktan, aldığım eğitimlerden, izlediğim, okuduğum farklı sanat eserlerinden, yeni bitirmiş olduğum bir projenin ardından ortaya çıkan sorulardan iş üretirken besleniyorum. Rüyaların iyileştirici gücü, zihni tazeleyici etkisi, meditasyon yapmak, bilinç akışı egzersizleri, kurduğum hayaller elbette proje üretimine katkı sağlıyor.
Eğer zaten halihazırda bir adı yoksa, üzerinde çalışmakta olduğunuz yapıta adını
vermeye ne zaman karar verirsiniz?
F.S.: Üzerinde çalıştığımız bir projeye isim bulmak genellikle doğmamış bir çocuğa isim bulmaya benziyor. Üretim sürecinin başlarında geçici isimler kullanıyoruz, çünkü çalışırken ne olduğunu tarif etmek için de yararlı oluyor. Bazen yaklaşık on isim yazıp hangisi olabilir diye bakıyoruz. İş çıktığında zaten ismi ile geliyor.
M. K.: İlk yıllarda yaptığımız kısa koreografilerde, proje bittikten sonra bir isim ortaya çıkıyordu. Ortaklık yaptığımız Festivaller ya da tiyatrolar programlarında yazmak için, proje bitmeden bir isim istiyorlar, bu durumlarda çalışmanın ortalarında birkaç isim ortaya çıkmış oluyor. Projeyi Taldans ikilisi olarak yapıyorsak biraz daha zaman alıyor, projenin bitimine yakın bir isim ortaya çıkıyor.
Sanatınızı etkilediğini düşündüğünüz biri veya bir sanatçı var mı, varsa kim?
F.S.: Maguy Marin, Pina Bausch, Mathilde Monnier, Steve Reich, Ayla ve Beklan Algan, Pier Paolo Pasolini, Ingmar Bergman, Gilles Deleuze, Yılmaz Güney…
M. K.: Bir sürü isim söyleyebilirim, biraz eksilterek söylersem, Beklan Algan, Ayla Algan, Aydın Teker, John Cage, Pina Bausch, Maguy Marin...
Söyleşinin geri kalan beş sorusunun cevabını merak ediyorsanız tıklayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder