Türkiyeli sinemaseverlerin hemen her birinde mutlaka derin izler bırakmış bir mekândır. İnsanı hayali bir geçmiş resminde ağırlar. Her şeyin daha hafif ve uçucu, renklerin sepyayla hareli, insanların ille de hülyalı olduğu bir geçmiş resmine. Perdenin iki yanındaki art nouveau meleklerden almıştır ilk adını: Melek.
Emek, sinemadır. Birçok sinema delisi için sinema denince akla gelendir.
1924 yılında başlıyor serüveni. 1958 yılında Emekli Sandığı’nın mülkiyetine geçtiğinde adı Emek oluyor.
Emek Sineması da umursamaz otorite karşısında hep diken üstünde bir varoluş sürdürmüş mekânlardandır.
Rant ve sadece rant üstüne kurulu şehircilik serüvenimizde ikide bir üstüne hesaplar yapılır, Beyoğlu’nun bu koskocaman adasında yapılabilecek kârlı yatırımlara engel olarak görülür.
Mülkiyet bekçileri gözünde beş paralık değeri yoktur. Oysa kapsadığı alan (onlar ‘işgal ettiği’ demeyi tercih eder) çok değerlidir. Orada büyük yatırımlarla büyük kazançlara gebe ‘shopping mall’ler, yepyeni ticaret mabetleri açmak varken kazancıyla zar zor ayakta durabilen bir sinemaya arka çıkmak elbette şımarıklık olarak değerlendirilecektir.
Ben beni bildim bileli her on yılda bir Emek Sineması’nın yıkılacağı haberiyle sarsılırız. Sonra yenilenir, karşımızda yeni ses düzeni, değiştirilmiş koltuklarıyla çıkıverir.
Emek Sineması’yla sinemasever arasındaki ilişki, bu nedenle hep gerilimlidir.
Evet, artık 875 koltuklu sinemaların ayakta kalması çok güç.
Evet, ultra-süper-mega ticaret merkezlerindeki 100-200 kişilik yatar koltuklu sinemaların yanında hantal, loş ve uğultulu kaçıyor.
Ama Emek Sineması, bu şehirde yaşayanların, bu şehirden geçenlerin, bu şehir hakkında düş kuranların anılarında bambaşka bir yer tutar.
Ben, o koltuklarda seyretmiş olduğum yüzlerce film arasında gezinerek yazıyorum sözgelimi bu yazıyı. Orada seyretmiş olduğum Passolini’leri, Cassavetes’leri dün gibi hatırlarım. Tarkovski’yle tanışmamın hangi koltuğunda gerçekleştiğini de. ‘Andrei Rublev’i başka hangi sinemada aynı büyüyle seyredebilirdim?
‘Dantelci Kız’ filminin sonunda ağlamaktan kalkıp da çıkamadığım sinema da Emek’tir.
Bütün sevdiklerimle kol kola film seyretmişliğim vardır orada. Bütün sevdiklerimi daha çok sevmiş olduğum bir yerdir.
Emek Sineması’nın yok edilmesi bu şehirde büyümüş, bu şehirde yaşamış olanların anılarına apaçık saldırıdır.
Belediye sen nesin?
Şimdi öğreniyoruz ki hiçbirimizin ruhu duymadan Emek Sineması’nı yok etmek için çoktan yola koyulmuş kimileri.
Hem de öyle ki, önce yalanlarını hazırlamışlar. Son ana kadar uyanmayalım diye.
Türkiye Mimar Mühendisler Odası (TMMOB)’nın Yürütmeyi Durdurma talepli dilekçesinden durumu takip edelim.
1.Türkiye’nin ve İstanbul’un son yıllarda ticari anlayışların baskısı altında alınan hukuksuz ve hatalı kararlar sonucunda hızla kaybetmekte olduğumuz kültür ve mimari mirasımızı n en önemlilerinden birisi olan Emek Sineması ve 1884’te Mimar Alexandre Vallaury tarafından projelendirilerek Abraham Paşa tarafından inşa edilen Cercle d’Orient binasını da içeren İstanbul İli, Beyoğlu İlçesi, Hüseyinağa Mahallesi Sakız ağacı Sokak 5 pafta 29 30, 31, 32, 33 (eski 27, 28, 1) parselleri kapsayan adaya ilişkin olarak basında çıkan ‘Emek Sineması Yıkılıyor’ haberleri üzerine müvekkil Oda tarafından 20.11. 2009 gün ve 29.06.17249 sayılı yazı ile ilgili T.C.Kültür Ve Turizm Bakanlığı İstanbul Yenileme Alanları Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kuruluna başvurulmuştur. Alınan yanıt ve iletilen kurul kararları üzerine sayın mahkemenize başvurulmak durumunda kalınmıştır.
2. (söz konusu adada) ...Melek Apartmanı, İskentini Apartmanı, İpek Sineması ile birlikte; bir asırdan fazla İstanbul’un kültür yaşamına damgasını vuran ve yalnızca İstanbul’un değil Türkiye’nin en eski ve görkemli sinema salonlarından olan... Son yirmi yıldır Uluslararası İstanbul Film Festivali’ne de ev sahipliği yapmakta olan Emek Sineması ile Cercle d’Orient binası kompleksindeki en eski yapılardan birisi olan ve 1884’te Mimar Alexandre Vallaury tarafından projelendirilerek Abraham Paşa tarafından inşa edilen bina bulunmaktadır.
3. Bu yapılar özellikle de ‘Emek Sineması’ taşıdığı tarihi ve kültürel miras niteliğinin yanı sıra Türkiye için erken dönem betonarme bina olarak yapı teknolojisi ve endüstrisi açısından da miras niteliğini taşımakta olup bu niteliği ile de DOCOMOMO (Documentation And Conservation Of Buildings, Sites And Neighborhoods Of The Modern Movement) listelerine girmiştir.
4. ...14.10.1978 gün ve 10538 sayılı kararla tescilli olan bu önemli alan; 16.06.2005 gün ve 5366 sayılı Kanun AMACINA UYGUN OLMAMASINA RAĞMEN Bakanlar Kurulu’nun 20.06.2006 gün ve 2006/10172 sayılı karan ile Yenileme Alanı olarak belirlenmiştir.
...Bütün bu bilimsel, kültürel ve sivil mimari mirasının korunmasına ilişkin gerekçelere tespitlere rağmen; İstanbul I nolu Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’nun 25.06.2004 gün ve 1850 sayılı yazısında açıkça belirtildiği üzere gerekli izinler alınmadan 1993 yılında Emekli Sandığı tarafından Kamer İnşaat adında bir şirkete kiralanan; İstanbul II nolu Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nün 27.06.2007 gün ve 1196 sayılı yazısı ile dosyasında satışı ve tahsisi ile ilgili bilgi bulunmadığı bildirilen söz konusu adaya ilişkin BEYOĞLU BELEDİYESİ TARAFINDAN; ALANDAKİ GERCLE D’ORİENT BİNASI HARİÇ BÜTÜN TESCİLLİ YAPILARIN YIKIMINI VE TİYATRO DEKORU GİBİ SADECE CEPHELERİNİN YENİ MALZEME İLE İNŞASINI ÖNGÖREN ÖZELLİKLE DE YUKARIDA ÖZELLİKLERİNİ ARZ ETTİĞİMİZ EMEK SİNEMASININ YIKILARAK SÖZ KONUSU YERDE İNŞA EDİLECEK BİR ALIŞVERİŞ MERKEZİNİN ÜST KATINA KOPYALANMASINI ÖNEREN VE BU KONUDA KAMU YARARI OLDUĞUNU ÖNEREN SÜREN AKIL ALMAZ BİR TEKLİFLE YENİLEME KURULUNA SUNULAN AVAN PROJELERİN T.C.KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI İSTANBUL YENİLEME ALANLARI KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA BÖLGE KURULU’NUN, 09.10.2009 TARİH 973 NO.LU KARARI İLE PRENSİPTE UYGUN OLDUĞUNA KARAR VERİLMİŞTİR.
Uzatmayalım. Belediye’nin yalan dolanının ardına saklanıp Emek’i yıkıyorlar.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, avan projeyi onayladı.
Böylelikle avan proje, artık imar planı hükmündedir.
TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul Yenileme Alanları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, 25 Mart tarihinde uygulama projelerini kabul etti. İş bitti. Şirketin yıkıma başlaması an meselesidir.
Beyoğlu Belediye Başkanı, Emek yıkılmayacak derken, haydi kibarlık edelim, DOĞRU SÖYLEMİYOR!
Bizim de son örneğini Sulukele’nin ‘ıslahı’ projesinde gördüğümüz, kamu yararını tamamıyla kendi faydacı rant anlayışına göre tanımlayan Belediyecilik, hayatımıza düşmandır.
Belediyelerin temel görevlerinden biri, insanların ortak anılarını korumak ve sakınmak olmalıdır.
Şehir, öncelikle ortak anılardan oluşan bir bütündür.
Hayatımızı, geçmişimizi yağlı kâr bezleriyle silivermenin yollarını arayanlar.
Emek Sineması’ndan elinizi çekin!
Bu şehirdeki geçmişi silinebilir bulunan, Belediye’nin umursamadıkları, bir araya gelmek zorundayız.
Bundan başka Emek Sineması yok.
- radikal gazetesi,
05.04.2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder