11 Mayıs 2012 Cuma

bir şaman: anna halprin



son günlerde pina bausch hakkında okumalar yaparken metinlerin birinde anna halprin adına denk geldim. böylece, yaklaşık bir yıldır rafımda bekleyen “breathe made visible – revolution in dance, anna halprin” adlı dvdyi izleme zamanımın geldiğini anladım.
ruedi gerber'in yönettiği 2009 tarihli 80 dakikalık belgesel, çekimler yapılırken 86 yaşında olan dansçı, koreograf, “şaman” anna halprin’i anlatıyor.


halprin’in; insanın, bedenin ve hareketin doğayla olan ilişkisine vurgu yapan sözleriyle açılan belgesel neredeyse bütünüyle doğanın içinde geçiyor. şehir hayatının kendisi için verimli bir ortam oluşturmadığı fark eder etmez, 1950’lerin başında, amerika’nın doğusundan batısına, new york’tan kaliforniya’ya göç etmiş halprin.
peyzaj mimarı eşi lawrence halprin california-marin country‘deki evlerinin orman gibi bahçesinde, hafif eğimli arazinin üzerine ahşap bir platform, “güverte” tasarlamış. halprin’in 86 yaşında hala üzerinde dans ettiği platformdan kimler geçmemiş ki: yvonne rainer, trisha brown, merce cunningham…
halprin 1950’lerden 2000’lere o platformda her yaştan insana hareket dersleri vermiş, kendi gösterilerini tasarlamış, icralarını orada gerçekleştirmiş. adeta cennetten çalınmış bir mekanda, doğayla içiçe, açık havada, ağaçların altında dans eden özgür bedenlere belgesel görüntülerinden bile olsa tanıklık etmek insanı heyecanlandırıyor, ferahlatıyor…
belgesel boyunca halprin’in doğayla nasıl hemhal olduğu seyretmek de büyüleyici; halprin kah kumsalda dalgaların gelgitiyle yumuşak bir şekilde oradan oraya savruluyor, kah kafasında çalılardan bir demet, çırılçıplak vücudu maviye boyanmış bir yaratık-orman perisi-“büyücü” olarak ormanın içinde ağaçların kökleri arasında açılmış bir yarıkta oturmuş, yanından akan sudan çamur alıp yüzüne, göğüslerine sürerek yaşlı bedenini kutsuyor, kah boyundan yüksek buğday başakları arasında dans ediyor. belgesel halprin’in doğaya güzellemesi adeta.



belgeselin diğer bir ayağını, 1950’lerden 2006’lara halprin’in yapıtlarının görüntüleri oluşturuyor. 50’lerin başında iki erkek dansçı arkadaşıyla, a. a. leath ve john graham ile, san fransisco dancers’ workshop’u kuruyorlar. halprin anlatıyor: “gösterilerimizde dans dışında bir çok şeyi de yapıyorduk; dansçının rolünü sorguluyorduk; konuşuyorduk, şarkı söylüyorduk, heykel yapıyorduk. gösteride olan bitenler bir neden-sonuç ilişkisi ile birbirine bağlanmıyordu; serbestti. bir çok şey eşzamanlı gerçekleşiyordu; bir tema üzerinden serbestçe doğaçlıyorduk.”
1957 tarihli “hangar” sacha waltz’in site-spesific işlerinin anası olsa gerek. “hangar”da devasa bir yapının turuncu renkli çelik strüktürleriyle hesaplaşan siyah taytlı dansçılar var.
1963 tarihli, venedik la fenice operasında prömiyeri gerçekleştirilen, müziği luciano berio imzalı “esposizione” mi grotowski’yi etkiledi, yoksa halprin’in mi grotowski’ye göz kırpıyor bilemedim, ama benzer kanallardan ilerledikleri aşikar.
1965 tarihli “parades and changes”ın görüntülerinden (çok yavaş hareketlerle üzerlerindeki kıyafetleri çıkararak çırılçıplak kalan dansçılar) ve “apartment 6”nın fotoğraflarından belli ki, halprin kendinden sonra gelen nesilleri bayağı bir etkilemiş.



60’ların başında stüdyo çalışmalarına psikologları ve psikoterapistleri davet ettiğini, gestalt terapisinin kurucusu fritz perls ile ortaklaşa çalıştığını ve bu sayede bir dansçı olarak duygusal dünyasını dışarıya ifade etme yollarını öğrenmeye başladığını söylüyor ve ekliyor halprin: “bu gelişmelerle birlikte tiyatro dünyası beni yavaş yavaş kabul etmeye, dans dünyasıysa red etmeye başlamıştı.”
belgeselde “ruh ikizlerimdiler, onlardan sonra bir daha onlar gibisiyle çalışamadım” dediği leath ve graham’dan 18 yıllık işbirliğinden sonra ayrıldığı 65’den sonra yavaş yavaş kendini sosyal ve toplumsal çalışmalara, ritüellere, sağaltım seanslarına ve hareket terapilerine veriyor. kendi geliştirdiği hareket terapisi sayesinde kanseri yendikten sonra, uzun bir süre geri dönmemek üzere sahneleri terk ediyor. en son 1968’de sahneye çıktığı new york’ta bir daha ancak 2002’de 82 yaşındayken solo bir gösteriyle seyirci karşısına çıkıyor; gösterinin görüntülerinden sahnedeki saçı başı karmakarışık, müthiş bir enerjiyle oradan oraya zıplayan, dans eden, konuşan şamanvari kadının 82 yaşında olduğunu tahmin etmek imkansız.



dansın sınırlarını zorlamayı amaçladığını belirten halprin “kendi deneyimlerimizi bulacağınız yer kendi aklımız ve kalbimizdir; gerçek tiyatro oradadır” diyor. maske ve kostümün arkasına saklanmış 86’lık halprin’in, derisinden sıyrılır gibi fazlalıklarından yavaş yavaş soyunduğu, etkisi kuvvetli bir sekansla başlayan belgesel, bu olağandışı kadının, eşini kaybetmesinin ardından sahnelediği ve eşinin son bir aylık hastane sürecindeki hareketlerinden esinlenerek tasarladığı 2006 tarihli “intensive care” adlı gösterisinin görüntüleriyle sonlanıyor.

1920 doğumlu anna halprin yeryüzüne gelmiş sıradışı ve olağanüstü insanlardan biri. onu, canlı seyretme şansına ermemiş olsam da, sadece bir belgesel film vesilesiyle bile olsa tanıdığıma memnun oldum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder