28 Haziran 2009 Pazar

almanların en iyileri



almanların gündelik hayatındaki üç önemli unsur: I- doğa (tercihen orman), II- durgun suda (tercihen gölde) çırılçıplak yüzmek, III- hangi yaşta ve hangi tip ilişkide olursa olsun mevcut partnerinden başkasına aşık olmak.
bunlara bir de almanların masal sevgisi eklenebilir. nerden mi biliyorum? haftasonu istanbul modern'de "herşeyin tıkırında" olduğu altı yepyeni alman filmi seyrettim; iki aydır beraber olan 18'lik eşcinsel çift, çocuksuz genç çift, iki çocuklu müzisyen çift, torunlu 70'lerinde geçkin çift, hepsinin ortak noktası, ilişkilerin gidişatının üçüncü hatta dördüncü kişilerin ortaya çıkmasıyla sorgulanması, bozulması, giderek yok olması. bu arada mutlaka çırılçıplak gölde yüzülüyor, ormanda ağaçlar altında sohbet ediliyor, tercihen masal yada yüzyıllar öncesinden kalma bir efsane anlatılıyor. ha bir de, şu ilişkiyi sorgulama işi çiftlerden birinin ölümüne kadar gidiyor!

jan krüger'in, ormana yaptıkları bir gezi sırasında denk geldikleri evdeki anne-oğulla birlikte geçirdikleri vaktin, ilişkilerindeki mevcut iktidar sorunlarını iyice suyüzüne çıkarttığı genç eşcinsel çiftin hikayesini anlatan "rückenwind" (pupa yelken) adlı filmi herşeyi göstermeyen, çoğu şeyin ucunu açık, belirsiz - ve belki de biraz tanımsız- bırakan "cool" tarzıyla puan topladı.

nicolette krebitz'in "das herz ist ein dunkler wald" (yürek karanlık bir ormandır) adlı filmi sırf adıyla bile yürekleri derinden sarsmaya adaydı; ancak, esinlendiği medea mitine gönderme yaparcasına teatral, fazlaca biçimsel ve dolayısıyla duygusunu seyirciye geçiremeyen, başroldeki nina hoss gibi soğuk bir film olarak kaldı.

sebastian schipper'in "mitte ende august" (ağustos ortası sonu) ve andreas dresen'in "wolke 9" (bulutların üstünde) adlı filmleri insan ilişkilerine odaklanan akıcı ve sürprizli senaryoları, başarılı oyunculukları, doğal görüntüleri ve hissedilmeyen incelikteki kurgularıyla samimi bir anlatım yakalayan, neredeyse komşumuzunkiymiş gibi kendimizi yakın ve içinde hissettiğimiz hikayeler anlatıyorlardı.
özellikle "wolke 9", hakkındaki beklentiyi hakkıyla karşılayan çok iyi bir film çıktı. 30 yıllık bir evliliği olan 65 yaşındaki evkadını, kocasıyla hala "her anlamda" iyi anlaşıyor olmasına rağmen, "anlamadığı bir şekilde" 76'lık bir adama aşık olursa ne olur?
çoğumuzun olağandışı sayacağı bu hikayeyi, yaşlıların cinsel hayatını cesurca ortaya sermeyi ihmal etmeden!, sanki 18'lik gençlerin aşkını anlatıyormuş gibi perdeye yansıtan yönetmen andreas dresen kadar başroldeki ursula werner'i de kutlamak lazım. "wolke 9"un başka meziyetleri de vardı; hikayenin duygusal atmosferiyle birebir örtüşen görüntüleri (michael hammon), filme ritm verdiği gibi filmi parçalara ayıran ve içerikleri hikayeyle koşut giden -başkarakterin devam ettiği kadınlar korosunun söylediği- şarkıları.

daha önceki filmlerinden tanıdığım ve sevdiğim christian petzold'un "jerichow"u ise keşke daha iyi, daha etkileyici, daha sarsıcı olsaymış dedirten serbest bir "postacı kapıyı iki kere çalar" uyarlamasıydı. filmin işlemeyen tarafı belki de alman oyuncularıydı: kadın'da -yine- nina hoss, baştan çıkaran adam'da kaslı ve yakışıklı ancak ifadesiz bakışlı benno fürmann.
filmin en başarılı -ve benim için sürpriz- tarafı ise aldatılan koca'daki hilmi sözer'di. "almancı!" festivalinde gösterilen ayşe polat'ın "auslandtournee"sindeki zeki mürenvari karakterde ilk defa seyrettiğim hilmi sözer'e "jerichow"daki ölçülü, "içerden" oyunuyla bir kere daha hayran kaldım.

goethe enstitüsündekiler sağolsunlar, -nedense istanbul'daki film festivalcilerinin programlarına almadıkları- yeni tarihli kaliteli alman filmerinden mahrum etmediler bizi.
her sene bu vakitler benzer organizasyonlar yapmaya devam edeceklerinin müjdesini de verdiler geçenlerde.


herşey tıkırında - almanya'dan yepyeni filmler, 25-28 haziran 2009

01. wolke 9 (bulutların üstünde), andreas dresen, ****.5 (28hzr)
02. mitte ende august (ağustos ortası sonu), sebastian schipper, **** (27hzr)
03. rückenwind (pupa yelken), jan krüger, ***.5 (27hzr)
04. jerichow, christian petzold, ***.5 (28hzr)
05. das herz ist ein dunkler wald (yürek karanlık bir ormandır), nicolette krebitz, *** (27hzr)
06. lulu & jimi, oskar roehler, * (28hzr)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder