23 Mayıs 2009 Cumartesi

insanlığa dair keskin bir başyapıt: origine




geçen yaz sonunda kendime 2008-2009 sezonu için dört avrupa kentini içeren bir yol güzergahı çizmiştim. duraklarımı sidi larbi cherkaoui'nin halen dolaşımda olan dört yapıtı belirlemişti; "takıntı" denen şey böyle bir şey olmalı!
o zaman bu rotanın tamamını yapabileceğimi sanmıyordum, sadece bir "proje" idi.
sezon içinde etap etap gerçekleştirmeye başladım projemi. ilk ikisi önceden bildiğim şehirlere, kolay tarihlere denk geiyordu, ancak üçüncüsü gerek tarih gerekse yer olarak beni bayağı zorladı; neredeyse olamayacaktı, kıl payı gitmeyi başardım yurtdışına. (her bir oyuna dair izlenimlerimi buraya aktardım, takip edenlerden biliyor..)
geçen haftaki amsterdam seyahati ile dördüncü durağı da gerçekleştirmiş, yolculuğumu tamamlamış oldum. amsterdam'da seyretme şansına erdiğim sidi larbi cherkaoui yapıtı "origine" idi.

hep söylüyorum/yazıyorum, sidi larbi'nin bana göre en önemli meziyeti çok ağır, karamsar, sert konuları çok yumuşak, insancıl, seyiriciyi eğlendirerek ve ürkütmeden anlatması. sidi larbi'nin yapıtlarında toplum, din ve insan ilişkilerine dair müthiş gözlemler ve eleştiriler var. günün moda deyimiyle "dünyanın şu anının fotoğrafını çeken" yapıtlar onunkisi. bu keskin gözlem ve eleştirilere rağmen umudunu, sevecenliğini yitirilmeyen bir yaklaşımı var sidi larbi'nin.
sanırım "origine", seyrettiklerim arasında karamsarlığı en baskın ve belirgin şekilde ortada olanlardan biriydi. neden mi? sahnenin sol köşesine yerleştirilmiş gri ten renkli, siyah kıyafetli, ürkütücü görünüşlü cansız bir manken bütün oyunu bulunduğu yerden seyretti, iki sahnede dansçı ve müzisyenler ona doğru oynadılar, bu sırada hafif bir ışık da onu aydınlattı. bu kapkara figür ölümdü, yalnızlıktı, bencillikti.

"origine" dört asal yönü, dört kıtayı temsil eden dört dansçı (doğu/asya için japon kazutomi kozuki, batı/amerika için amerikalı daisy phillips, kuzey/avrupa için izlandalı valgerdur runarsdottir, güney/afrika için güney afrikalı shawn mothupi) ile kurulmuş, oluşturulmuş.
dünyanın dört köşesinden dört dansçı, dört karaker, dört yaşam.
sahnenin gerisinde dörde bölünmüş bir perde var. her bir parçası bir karakterin evi.
evlere dair detaylar, gölge olarak arkadan yansıtıldığı gibi bir kaç eşya/obje de perdenin bu tarafında fiziki dünya gerçekliğinde yer alıyorlar.

[amsterdam'ın ünlü rijksmuseum'unu gezerken "dollhouse"lara rastladım; 17. yüzyılda varlıklı ailelerde hanımların merak sardığı, bütün parçalarının gerçekçi bir şekilde ama ölçek olarak küçültülmüş olarak yeniden üretildiği, kesit alınmış gibi bütün mekanlarının görüldüğü bebekevleri.
bana sanki "origine" de bu dört mekandan oluşmuş dekoruyla sidi larbi'nin, ve hatta o kenardaki siyah figürün "bebekevi"ymiş gibi geldi. (işte, ilerde bir gün sidi larbi cherkaoui ile röportaj yapma imkanım olursa, biriktirdiğim sorulardan biri daha!)
sidi larbi'nin iki sene önce paris'te la cité nationale de l'histoire de l'immigration için gilles demas ile birlikte hazırladığı "la zon-mai" adlı enstalasyonda basit bir iki katlı evin duvarları beyaz perdelerle kaplanmış, içerden her bir yüzeye sidi larbi'nin çeşitli topluluklarda birlikte çalıştığı 21 dansçının evlerinde çekilmiş görüntüler yansıtılmış. bu bağlamda "la zon-mai"deki ev fikri ile "origine"in evleri örtüşüyor.]

farklı kültürlerden edindiği deneyimleri biraraya getirmekte usta olan sidi larbi'nin "origine"de doğuya özgü gölge tiyatrosu tekniğini kullanırken bir anda video projeksiyon görüntülerine geçmesi, ve özellikle de gösteri boyunca arkadan yansıtılan gölge ile öndeki dansçının perdede yansıyan büyük gölgesini süperpoze olarak kullanması sınır tanımayan, kurallara bağlı kalmayan çok yaratıcı buluşlar.

müzik ise yine benzersiz. her bir yapıtında birbirinden yetkin müzik toplulukları ile çalışan sidi larbi bu sefer ensemble sarband ile işbirliği yapmış. içli ve pes sesi, yumuşak şarkı söyleyiş tarzıyla lübnanlı kadın sanatçı fadia tomb el-hage'ye her türlü enstrümanı çalan ve düzenlemeleri yapan, sarband'ın kurucusu müzikolog vladimir ivanoff ve isveçli miriam andersen eşlik ediyorlar. ağırlıklı olarak ortaçağ'ın kadın bestecilerinin (hildegard von bingen, kassia) ve kadınlar tarafından söylenen müziklerinin (codex las huelgas) kullanıldığı "origine"de 8. yüzyıldaki yaşamış arab kadın evliya basralı rabia'nın şiirleri de okunuyor.
["myth" gibi "origine"ın de müzik cd'si çıkar mı bilmem ama ben ensemble sarband'ın "fallen women" adlı cd'sini amsterdam'ın tenha kanalların birindeki ikinci el müzik dükkanında bulunca pek bir sevindim, çünkü "origine"da icra edilen müziklerin çoğunluğu bu cd'ye ait.]
son sözü dansçılara ayırdım, çünkü bu küçük ölçekli, samimi eseri taşıyan onlar. güney afrikalı shawn mothupi'nin hemen eserin başında elleri arasında hayali olarak bir top/öz/dünya oluşturarak onunla oynaması, bizlere doğru atıp geri gelen topu karşılaması, atlas'ın dünyayı sırtında taşıdığı gibi topu sırtında tutması ve giderek büyüyen topun ağırlığı altında kalması, japon kazutomi kozuki'nin sağlam tekniği yanısıra teatral kabiliyeti ve izlandalı valgerdur runarsdottir'in enerji fışkıran doğası övgüye değerdi. fakat hepsinden öte amerikalı daisy phillips'in bir klasik balerinde bile az rastlanır bir denge ve müthiş bir kıvraklıkla yorumladığı hint ve arab danslarından esinlenilmiş solosu muhteşemdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder