18 Ağustos 2024 Pazar

iyonya'da yedi gün 4 - kefalonya'nın yemekleri




kahvaltılarımızı assos'un tek fırını rotsis family bakery'den her sabah aldığımız taze ve enfes lezzetli ekmeklerle, kefalonya zeytinyağı, peynirleri ve balıyla ve domates, salatalık ve zeytinle yapıyorduk.



 merkezi fiskardo'da olan rotsis family bakery sabah 7:30 açılıyor, günlük ekmek ve börekler 8:30'da geliyordu. ekmekleri, özellikle traditional olan enfesti. ekşi mayalı olanı da denedik, sevdik.
gün içinde vişneli cheesecake'i ile vişneli tartını denedik, çok beğendik. hatta bir kere daha alıp yiyesimiz vardı, fırsat olmadı :(



kefalonya'da da zakintos'ta da iki kişi için; eğer üç adet ön yemek/salata ve ortaya bir ana yemek ısmarlar, içki de içerseniz yaklaşık toplam 60 avro, tek ana yemek yerine iki ana yemek ısmarlarsanız yaklaşık 90 avro hesap geliyor. dolayısıyla iyonya adaları; atina'ya ve ege adalarına göre biraz pahalı. (atina'da hele de atlantikos'ta yiyorsanız, aynı lezzete buranın yarısını ödüyorsunuz)

adada dört akşam assos'ta kaldığımız için bunun üç akşamında oradaki lokantaları denedik. zaten köyde toplamda dört lokanta ve bir kafe var. 3 wise monkeys adlı yerin füzyon mutfağı sunduğunu ve canlı caz müziği olduğunu öğrenince orayı doğrudan listemizden sildik. 

ilk akşam köyün balık lokantasına gittik: Ο ΜΩΛΟΣ Παραδοσιακή Ταβέρνα.
koyun en sapa ucunda, önünde dar bir yol ve deniz olan, üst kotta, hele de ön sıradaki masalarda oturuyorsanız koya ve köye hakim, manzarası güzel bir lokanta. 17:00'den 20:00'e rezervasyon yaptırdığımız için ön masalardan birindeydik. 
 yunan salatası (greek salad), kızarmış peynir (saganaki) ve kızartmış kabak dışında ana yemek olarak kalamar ve ahtapot ızgara ısmarladık. porsiyonlar cömert ve lezzetliydi ancak aşırı memnun kalmadık. kalamar da ahtapot da biraz fazla pişmiş ve yanmış gibiydi.


ikinci akşam köyün tek manzarasız lokantası estiatorio platanos'u deneyelim dedik. erkenden rezervasyon yapmak istedik, iki kişisiniz istediğiniz saatte gelin size yer buluruz dediler, kalede güneşi batırıp indik, saat 21:45'ti, yer yok, yarım saat beklersiniz dediler, 45 dakika bekledik, masamıza oturmuş yemekler geldiğinde saat 23:00'tü.
sanırım mutfakta iki kişilerdi. dışarda ise serviste bir hanım ve siparişler/hesapla ilgilenen panos olmak üzere iki kişiydiler. dolayısıyla çok yoğunlar ve sıra zor geliyor. ama yemekler o kadar lezzetliydi ki, beklemeye değiyor; ertesi akşam tekrar buraya geldik, ama bu sefer 19:00'da.



her şey bir yana iki şeyin lezzetine hayran kaldık ve iki akşam da bunları ısmarladık: kızarmış domates köftesi ve ıspanaklı-peynirli börek. börek bizim çiğ börek gibiydi, iç olarak ıspanak-peynir konmuştu. dönüşte evde denemeye karar verdik.
ayrıca greek bruschetta, saganaki ve patlıcan köftesi de çok lezzetliydi.
ilk akşamki zeytinyağlı yaprak dolması ve ikinci akşamki kabak köftesi bizden yüksek puan alamadılar, ısmarlanmasalar da olurmuş)

ana yemeklerden; ilk akşamki tandır ve peynirli köfte, ikinci akşamki balık ızgara da çok iyiydi. balığın yanına koydukları sebzelerin (patates, patlıcan, kabak ve havuçu) domates sosu ve sarmısakla sote edilmiş hali de çok lezzetliydi.





bir akşam assos'a dönerken, saat 18:00'de açıldığını öğrendiğimiz bir lokantaya uğradık: the black sheep;
argostoli-sami yolu üzerinde, çok merkezi/ayak altı bir konumda, ama yoldan biraz içerde olduğu için hiç gürültülü veya kaotik değil.

virajlı, dar ve sokak lambasız yollarda karanlığa kalmamak ve vakitlice assos'a dönmek için ve o gün gündüz neredeyse hiç bir şey yemediğimizden kurtlar gibi acıkmış olarak buraya açılır açılmaz oturduk. 
patates salatasının bir fevkaladeliği yoktu. fırında sebzeli peynir, saganaki ve horta (haşlanmış ve soslanmış yabani yeşillikler) çok lezzetliydiler, ama esas altı saat fırında pişen kuzu budu lokum gibiydi. yanındaki kızarmış patatesler de takdire şayandı, o kadar ki ayrı bir porsiyon kızartmış patates ısmarladık üstüne. 



yemek sonrasında ikram olarak getirdikleri mozaik pasta dilimi de yıkılıyordu. yanında kahveyle enfes gitti. o kadar lezzetliydi ki fotoğrafını bile çekemeyecektik neredeyse, sabırsızca midemize indirdik.



adadaki son yemeğimizi zakintos feribotuna bineceğimiz pessada rıhtımındaki tek lokanta olan sunset pessada'da yedik.
akşam zakintos'ta yemek yeriz mutlaka diyerek güya az bir şeyler söyledik, ama öyle bir doyduk ki!
birer saganaki, birer patates kızartması, bir greek salad, bir zeytin. enfes bir ziyafet oldu. akşam zakintos'ta yemedik :)


 

yazının başındaki ilk fotoğraftan bahsetmeyi sona bıraktım; menşei kefalonya olan ama günümüzde yunanistan'ın başka bölgelerinde de yetiştirilen robola üzümünden yapılmış aynı adlı beyaz şarap. bu seyahate kadar yunanistan'da retsina favorimdi, hatta ilk akşam retsine içtim, ama bundan sonra robola oldu. yumuşacık, fresh ve uzaktan uzaktan limon kokulu bir tadı var; pek güzel...

[bu yazıdaki fotoğrafların çoğunu, arkadaşım emre gügen çekti.]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder