kuzu etiyle kuru erikli, soğanlı, bademli olanı en lezzetlisi; nohutlu ve kuru üzümlüsü de var. tavuklusu zeytin ve limonla yapılıyor, o da lezzetli. tabii sadece bunlar konmuyor; tajin baharatı denen bir baharat karışımı var; yemeğe o da ekleniyor. bu karışım baharatçılarda bulunuyor (yazının sonunda bununla ilgili bir sürprizim var).
fas'ta zeytini neredeyse her yemeğe koyuyorlar. sebzeli tajini bile zeytinli yapıyorlar; sanırım daha önce haşlaşmış zeytin yememiştim.
tabii ayrıca aperitif olarak da getiriyorlar.
fas'ın zeytinleri çok lezzetli. ilk gün kazablanka'da zeytin-ekmekle karın doyurmuş, çok da memnun kalmıştık.
marakeş'te jemaa el-fnaa meydanına çıkan sokaklardan biri zeytin pazarı. o kadar ilginç ki, müşteriler istedikleri kadar tadım yapıyorlar; fotoğrafta çıkarılan çekirdekler için tezgahın altına konmuş çöp tepsileri görülüyor.
istanbul'a dönüşte oradan zeytin aldık; zeytinci ekstra ücret almadan saklama kabına koydu, yurtdışına gideceğimizi öğrenince ek olarak poşete koyup havasını aldı.
jemaa el-fnaa meydanı'na değinmişken, doğrudan meydanın üzerine portatif olarak kurulan yeme-içme yerlerinden bahsetmeden olmaz.
akşamüstünden itibaren gece yarılarına kadar yerli halk buralarda, neredeyse bütün marakeş burada yemek yiyor. menülerde her şey var: kuzu, dana, tavuk, sosis, kelle, salyangoz, sandviçler, sebzeler, börekler, salatalar, yok yok...
ne istersen, canın ne çekerse var; ama yerli halka fiyat farklı, turiste farklı. turistsen seni kenara çekip adisyonu getiriyorlar önüne, o sırada lafa da tutuyorlar, nerdensin, a türkiye'den mi, neresinden, a biz çok severiz türkleri falan derken, kazığı geçiriyorlar, anlamıyorsun bile. lüks lokanta fiyatına kalkmışsın masadan. doğrusu biz de abarttık biraz son akşamımız diye.
marakeş'in başka bir mahallesinde, sokağa masalar atmış bir lokantada siparişimizi beklerken
aklımın kaldığı tek yer, meydana çıkan riad zitoun el kadim sokağı üzerindeki snack bachar oldu. ne zaman geçsek önünde sokağı kapatacak kadar hınca hınç kalabalık olan küçücük bir dükkan. bir daha yolum marakeş'e düşerse buradan mutlaka yiyeceğim.
9 günlük seyahatimiz sırasında öyle her gün mutlaka sokaktan yemedik, ama uzak da durmadık. midemiz, bağırsaklarımız bozulmadı. 40 derece sıcakta en çok sattıkları şey tavuktu, biz cesaret edemedik sokak satıcısından tavuk yemeye, lokantalarda yedik ama.
fas mutfağının en popüler yemeklerinden biri pastilla. ismi köken olarak ispanyolcadan geliyor olmalı. geleneksel olarak tiftiklenmiş tavuk göğsü ve badem ile yapılan bir tür börek. üzerine pudra şekeri ve tarçın serpiliyor, o yüzden hafif tatlı. bütün lokantaların menülerinde var; yerlilerin de çok sevdiği bir yemek, zira her masaya mutlaka bir tane geliyor.
börek türü yiyeceklerden bahsetmişken; briout'ları söylemeden geçemem. bizim muska böreği gibi, ama dışında çok ince bir yufka, içi ise tıka basa dolu kızartmalar bunlar. her türlüsü var; sebzelisi, tavuklusu, etlisi, peynirlisi. en lezzetlisi peynirli olanı. içleri tıkız doldurulduğu için etli olanları biraz kuru oluyor, peynirli ise yoğun tadıyla ağızlara layık.
fes'te iki lokantada briout'ları denedik; biri geleneksel diğeri füzyon yemekler yapan lokantalardı. yukarıdaki fotoğraf füzyon yemekler yapan lokantadan, ön tabaktakiler briout'lar.
geleneksel olanınkinin adı dar hammad, diğerininki the ruined garden. ikisinde de aynı şeyleri yedik; meze tabağı, briout tabağı, ilkinde etli tajin, ikincisinde limonlu tavuk tajin. lezzet olarak dar hammad'dan daha çok memnun kaldık; fiyat olarak da orası çok daha uygundu.
dar hammad'ın en üst katta dört masalı bir terası var; ferah, havadar. the ruined garden ise bir riad kalıntısının çok da ellenmeden, yeşilliklerini çoğaltarak lokantaya çevrilmiş hali. terk edildiğinden dolayı bitkilerin istila ettiği bir bahçede yemek yiyorsunuz gibi.
dar hammad'da terasta, the ruined garden'da ise genel olarak rezervasyonsuz yer bulmak çok zor; dar hammad'da terastaki masa için 15 dakika kadar bekledik, the ruined garden'a ise rezervasyon yapmayı akıl etmedik, ama akşam servisi için olan kuyrukta ilk sıradaydık, masa bulabildik.
biz şafşavan'da pastilla'nın deniz ürünlüsünü denedik ve lezzetine hayran kaldık (fotoğrafta sağda); tarçınlı ve şekerli değildi.
şafşavan'da tesadüf eseri restaurant chourafa adında bir lokantada yemek yedik. aile işletmesi. küçük değil ama, oldukça büyük, kat kat yemek yerleri var. balık lokantası. deniz ürünlü pastilla'nın yanına mantar soslu kılıç balığı ısmarladık ve çok memnun kaldık. lokantanın en üst terasının manzarası da şahaneydi.
.
şimdi yemekle ilgil başka bir fasla geçiyim: croissant'lar, tatlılar...
malum, bir dönem fransız sömürgesi olduğu için fas'ta avrupai tatlılar, eclair'ler, millefeuile'ler, croissant'lar bolca yapılıyor. hatta fransa'dan farklı olarak sokak tezgahlarında, pazarlarda gani gani, üst üste, alt alta yığılı şekilde satılıyor.
her denediğimizin çok başarılı olduğunu söyleyemem, ama belli bir seviyenin üstünde olduklarının hakkını vermeliyim.