25 Mart 2011 Cuma

istanbul'dan thomas quasthoff geçti!


simetrik bir konserdi: iki bölüm, her bölümde bir senfoni, bir karanlık bir aydınlık arya; hepsi mozart'tan. şef andrea marcon, orkestra camerata salzburg, ve solist: bas-bariton thomas quasthoff!
sıkı bir konserdi; öyle üvertürler, operalardan tanınmış aryalar falan yoktu; derin, koyu, "klasik" bir klasik müzik konseriydi.

şahsen mozart'ın senfonilerinden pek haz etmem; aynı haydn'ınkiler gibi! ama havaifişekler gibi patlayan üvertürlerinden iyidir; hem, bu akşamki 34 ve 35 numaralı senfoniler arkalarından gelecek konser aryaları için mükemmel bir altlık oluşturdular.

ilk yarının karanlık aryası "cosi dunque tradisci" (sen beni aldattığın için) kendisini aldatan eşini şikayet eden, sonra kendi kaçamaklarını hatırlayıp utanan ve sona doğru da azap duyan vicdanına öfke kusan sebaste'nin duygularını anlatıyordu.
atmosferi, tarzı ve tonuyla "don giovanni" operasını andıran aryada thomas quasthoff; çığlık çığlığa bağıran seslerin korkuyu ve belayı çağırdığı vicdanının cehennemvari azabında kaybolmuş sebaste'nin trajedisini mükemmel yorumladı.

ilk yarının aydınlık aryası ise bir aşk serenadıydı: "per questa bella mano" (bu güzel ellerden). bas vokalin yanısıra kontrbas solo da içerdiğinden kolay kolay canlı dinleme imkanı bulunamayacak bir aryaydı.
quasthoff icradan önce arya hakkında bir anekdot anlattı. meğer, mozart eşinin onu kontrbasçıyla aldattığından şüpheleniyormuş ve bu yapıtta kontrbasçıya çalınması çok zor pasajlar yazarak ter dökmesini ve yorulmasını amaçlamışmış.
anlamadığım peki neden içeriği ilan-ı aşk olan bir arya. eh, bu da mozart'ın boynuzlanırken bile muzurluğu elden bırakmadığının göstergesi olsa gerek!

ikinci yarıdaysa thomas quasthoff, kızını terk etmek zorunda kalan kralın hüzünlü aryası "mentre ti lascio, o figlia" (seni terke ederken sevgili kızım!) ile sevgililerinin sadakatini ölçmek için kılık değiştirip onlara kur yapan iki erkeği anlatan neşeli ve muzip "rivolgete a lui to sguardo" (bakışlarını onun yoluna çevir) adlı aryada sesiyle, yorumuyla, vurgularıyla, ifadesiyle arka arkaya mucizeler yarattı.

bis için tekrar sahneye çıktığında, esas bizim bu akşam bu kadar yoğun bir trafikte konser salonuna vaktinde varmış olmamızı mucize olarak tanımlayıp, "ama istanbul'da her akşam böyle, değil mi?! ben de berlin'i şehir zannederdim, istanbul'u görünce köy olduğunu anladım; ama şirin bir köy" diyerek hem sempatik ve nükteli konuşmasıyla bizleri güldürdü hem de zarif sözleriyle gönlümüzü aldı.
quasthoff herhalde -ve iyi ki- kaldırımlarımızdan yürümedi; yoksa -her ne kadar nekazetinden öyle söylemiş olsa da- niceliğin bir yerleşimi kent yapmaya yetmediğini, engel özürlü dev istanbul'un yanında insancıl berlin'in köylülüğünün lafının bile edilmeyeceğinin farkında olduğuna eminim.

quasthoff lafı berlin'e getirince "herhalde bis parçası olarak berliner luft'u söyleyecek" diye sarkastik sarkastik düşünürken yakaladım kendimi. tabii ki berliner waldbühne'de değiliz ve tabii ki, geçtiğimiz günlerde 90. yaşını kutlayan neslişah osmanoğlu'nun bile teşrif ettiği bu kadar ciddi bir konser bir operet aryasıyla bitemezdi!
ama hislerim beni çok da yanıltmamış; en azından, dinleyeceğimiz bis parçasının almanca olacağını anlamışım: konser mozart'ın kendi dilinde yazdığı en mükemmel aryalardan biri olan, "die zauberflöte" (sihirli flüt)'ten sarastro'nun aryası "in den heil'gen hallen kennt man die rache nicht" (kutsal mekanlarda kin tutulmaz) ile noktalandı.

işsanat'a bu mükemmel konser için teşekkürler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder