7 Haziran 2010 Pazartesi

tiyatro festivali 17, izlenim 11: gümüşi ruhların karanlıktaki dansı




tiyatro festivali kapsamındaki iki gösteriye 19 haziran'daki tokya balesi'ni de eklersek, haziran ayında istanbul'da küçük bir japon dans festivali gerçekleşiyor gibi...

4 haziran cuma akşamı butoh dansının ikinci kuşak temsilcisi çok önemli bir sanatçıyı ko murobushi'yi seyrettik.
murobushi o akşamki gösterisini 1 haziran'da 103 yaşında hayata gözlerini yuman butoh'un iki yaratıcısından biri kazuo ohno'ya adadı. ko murobushi, butoh'un diğer kolunun, tatsumi hijikata'nın takipçisi.

"ölü 1" adlı akşamın ilk yapıtında;
bedenleri gümüş kaplı üç adam, adam mıydılar, insan mıydılar başta belli değildi, anlamadık; kollar ve bacaklardan insana benzettik sadece.
program broşüründe murobushi'nin nietzsche'den yaptığı alıntıyı doğrularcasına "tepe/baş üstünde duran/dans eden varlıklar mıydı bunlar. uzun süre başlar yoktu ortada; sadece bir beden ve o bedene eklenmiş uzuvlar; kollar ve bacaklar, yukarıya doğru uzanmaya çalışan.
sanki toprağa gömülmüş varlıklar vardı, sanki topraktan biten canlılardı. yavaş yavaş hareketlendiler, kafalar ortaya çıktı, dört ayak üzerinde emeklediler önce; titrek, güvensiz, tereddütlü. yavaş yavaş ayağa kalkmaya yeltendiler, her seferinde başarısız oldular, düştüler yere, yalpalıyarak kalktılar tekrar...

yerde süründükçe, yere düştükçe, bedenlerindeki gümüş boyayla boyandı zemin; bedenlerinin zeminle kurduğu ilişki, zemini kağıda/parşömene, bedenlerini kaleme çevirdi; yarım saatlik performans bittiğinde zeminde gümüşten bir kaligrafi oluşmuştu.

10 dakikalık arada zemin temizlenmedi, ikinci bölümde tek başına sahneye çıkan ko murobushi bu gümüşi kaligrafik zemin üzerinde dansını sundu. o da, birinci bölümdeki diğer üç dansçı gibi bütünüyle gümüşle kaplanmıştı.

45 dakikalık "civa" ilk yapıttan çok daha yoğundu, derindi.
murobushi tavana asılı parlatılmış metal bir levha ile zemine yerleştirilmiş başka bir metal levhanın üzerindeki toz tepeciği de performansının görsel-işitsel öznelerine dönüştürdü.
bütünüyle giyinik, yüzü ve başı sarmalanmış olarak başladığı performansta zamanla üzerindekileri çıkardı ve, aynı ilk yapıttaki üç dansçı gibi neredeyse anadan doğma çıplak kaldı.
performansın sonlarına doğru; ilk yapıtın başlangıcındaki forma; kafası gizlenmiş, bedeni seyircilere ters dönmüş, kolları ve bacakları yukarıya doğru uzanmış hale geri döndü; bir anlamda çember kapanmış oldu...

her ne kadar murobushi, hijikata'nın mirasçısı olsa da, onu izlerken kazuo ohno'nun butoh'a dair yaptığı bir tanımlama zihnimde dolaşıp durdu; "karanlığa, bilinmeyene atılan adımlar"...
gerçekten de; cuma akşamı sahnede hareket eden bedenler değil ruhlardı; bedenler ruhların ardından geldiler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder