18 Haziran 2010 Cuma

müzik festivali 38, izlenim 4: seyirciye rağmen brahms


dün akşam sakin, eser arasında alkışı olmayan, bizbize 200-250 kişi konser dinleyeceğiz umuduyla aya irini'nin yolunu tutmuştum. içeri girince bir de ne göriyim: salon tıklım tıklım olmasa da, bayağı dolu. hülyalı gözlerimle [!] "aman da ne güzel, demek ki artık oda müziği konserleri ve hele de brahms, kentimin müzikseverleri tarafından rağbet görüyor, ne mutlu" diye düşünmekten kendimi alamadım. taa ki konser başlayıp ilk bölüm arası oluncaya kadar!

[bilirsiniz, sezon içinde işsanat veya crrks'da bir oda müziği konseri oldu mu, salon hıncahınç dolu değildir ama gelen seyirci billinçlidir; bölüm arası alkışı olmaz, eser sonu alkışları da havaifişek niyetine bir anda parlayıp sönen, sanatçı kulise girmeden sonlanan değil sanatçının hakkını verir nitelikte 2-3 kere selama davet eden alkışlardır.]

ilk eserin ilk bölüm arasında anladım ki, dün akşam meğerse, aya irini'yi dolduran kalabalık kuruymuş!
oda müziği konseri boş koltuklara gerçekleşmesin diye, sponsor firma bütün gücünü seferber etmiş, allah bilir türkiye'de bağlantılı olduğu ne kadar firma varsa, hepsinin temsilcilerini, müdürlerini aya irini'ye toplamış!

bu kalabalık hiç taviz vermeden, sanki görev edinmiş gibi, öyle "çok bilmiş" dinleyicilerin "tık tık tık"ına da tınmadan, her bölüm arasında alkışladı!
ilk yarı sonundaki cılız alkış ise "oh be ara oldu, bir an önce gidelim" alkışı gibiydi.
ben de sevindim, ikinci yarıya kalmazlar, salon bize ["biz" de kimse, bugün ağzıma takıldı, gidiyor..] kalır diye. hele, avluda kelli felli göbekli gran-tuvalet bir beyin yanındakilere "bırakın ya şu gıygıyı gidip yemek yiyelim" dediğini duyuncaki sevincimi anlatamam..
nerdee! kalabalık avluya çıktığı gibi döndü, tekrar yerine oturdu, ikinci yarıda da her bölüm arasında alkışlamayı ihmal etmedi!

konser bitip de gülhane'ye giderken fark ettim ki konserin sponsor firması arkeoloji müzesi bahçesinde kokteyl düzenliyor, davetliler oraya doğru meyletmekteler; meğer bu yüzden sponsor kalabalığı arada konseri bırakıp gidememiş, tüh!

şu anlı şanlı sponsorlardan bir ricam olsa:
biliyorum sizsiz de olmuyor, veli nimetimizsiniz, sizlerin sayesinde 38 yıldır bu festival düzenleniyor, ancak şu kokteyl, resepsiyon gibi etkinliklerinizi konser sonrası değil de öncesi düzenleseniz hem davetlileriniz ıstırap çekmese hem de "biz"!

iki cümlecik de konser hakkında:
1945 yılında kurulmuş olan borodin dörtlüsü ilk yarıda brahms'ın 2 numaralı dörtlüsünü, ikinci yarıda piyanoda oleg maisenberg eşliğinde yine brahms'ın piyanolu beşlisini çaldı.
icra tek kelime ile muhteşemdi; özellikle de piyanolu beşli.

3 yorum:

  1. uzucu olan yazdigin gibi seyircilerin cogunlugu muzik icin gelmemis olmasiydi. ama bir kaci belki de brahms'in hafif melankolik sihirine kapilmistir. dortlu'de toleransli kaldi. beni asil rahatsiz eden guvercinler oldu....bir de soylemek lazim ki aya irini oda muzigi icin kesinlikle ideal bir mekan degil. butun sesler corba gibi karisiyor birbirine, yansimadan, iyi caliniyor mu calinmiyor mu pek farkedilmiyor.

    YanıtlaSil
  2. akustik konusundaki yorumuna katılıyorum, ancak sahne üzerine gerilen kumaş, seslerin orta kubbeye gitmesini engelliyor ve bayağı bir iyileşme sağlıyor kanımca.
    ben konserde sağ yan nefteydim, çalgıları teker teker net duyabildim.
    orta nefte çok ön ve çok arka sıralar akustiğin sanırım en uygunsuz olduğu konumlar..

    YanıtlaSil
  3. Benim en çok istediğim şeylerden biri festivalde bir konserin eş sponsoru olmak. Geçen gün gittiğimiz gösteride bir iş arkadaşımın –rakibimin demeliyim sanırım- eş sponsor olduğunu görünce daha çok çalışmam gerektiğini fark ettim. Kendi aramızda “sponsor olduğumda, bana verilecek bir sürü de davetiyeyi kimlere vereceğim” hakkında epey konuyu ezdik:

    Davetiyeleri iş tanıdıklarıma vermemin bana katkısı değil zararı olabileceğini de göz önünde tutarak; konunun bu kısmını da çözmem gerektiğini fark ettim. Ama söz, kokteyle de param yeterse öncesinde yapacağım.

    YanıtlaSil