23 Haziran 2010 Çarşamba

lars von trier: "....


Evet, (gülüyor) onlara “Evet kadınlardan nefret ediyorum, dünyadan yok olup gitmelerini istiyorum” mu deseydim acaba. Hayır kesinlikle böyle bir şey yok. Ayrıca filmlerimde beni resmeden karakter de kadındır, kadınlardır. Özellikle de bu son filmimde. Filmlerimde küçük bir oyun oynarım. Bana ait olmayan bir fikri alıyor ve onu savunuyorum. Bir sanat aleti gibi kullanıyorum. Buna örnek, Adolf Hitler’in insani tarafı da olabilir, ilginç olur. Ayrıca şu da var; normalde savunmayacağınız bir noktayı savunuyor olmak başka bir olgunluk getiriyor. Dünyaya biraz ilginç, değişik, küçük bir bakış açısı veriyorsunuz. Tabii ki Adolf Hitler’in bir insani tarafı vardı. “Hitler’le ilgili söylenecek hiçbir iyi şey yoktur” derseniz asıl bir noktayı kaçırıyorsunuz demektir. Gerçekten korkutucu olan zaten onun da sevilesi bir tarafı olmasıdır.

Hiçbir şeyi çok fazla ya da aşırı olarak değerlendirmem. Bu değerlendirmeyi medyada duyarsınız sıkça. Ancak küçük çocuklarım televizyonda birçok şiddet sahnesine maruz kalıyor, bunu hiçbir zaman onaylamıyorum. Ancak bir sanatçı olarak dolduracağım boş bir kanvasım olmalı, bunun kimseye zararı olduğunu sanmıyorum, ama benim tarzım bu.

Filmlerimde kadın portreleri, erkeklerin portrelerine göre daha detaylı ve canlı. Ve onların bölümleri daha ilginç. Kendimi daha çok kadın karakterlerde kullanabiliyorum. Erkekler ise genellikle aptal durumda kalanlar oluyor (gülüyor). Dini inançlarım yok, ailem de benim gibiydi ama yaşadığım toplumda varolan dini baskılardan, ‘suçlululuk’ duygusu gibi etkilendim. Belki bu yüzden kadın karakterlerim daha güçlü oldu, bilemiyorum.


..."

('Hayır, kadınlardan nefret etmiyorum', radikal 23.06.2010, söyleşiyi yapan: cansu akbel)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder