o oyunda hikmet körmükçü'ye bir kere daha hayran kalmıştım. kendisi tiyatro dünyamızın en iyi oyuncularından biridir bana göre.
onu 1988'de, ışıl kasapoğlu fransa'dan türkiye'ye döndüğünde istanbul'da ilk sahnelediği oyun olan "iki efendinin uşağı"nda seyretmiştim. 2006'daki tiyatro festivali'nde "iki efendinin uşağı"nı bu sefer ünlü piccolo teatro di milano'dan giorgio strehler rejisiyle izlerken, oyun arasında hikmet hanım'ı görmüş ve hiç adetim olmadığı üzere yanına gidip, kendisini yıllar önce bu oyunda seyrettiğimi, çok beğendiğimi ve hala unutamadığımı söylemiştim. çok memnun olmuştu.
onu 1988'de, ışıl kasapoğlu fransa'dan türkiye'ye döndüğünde istanbul'da ilk sahnelediği oyun olan "iki efendinin uşağı"nda seyretmiştim. 2006'daki tiyatro festivali'nde "iki efendinin uşağı"nı bu sefer ünlü piccolo teatro di milano'dan giorgio strehler rejisiyle izlerken, oyun arasında hikmet hanım'ı görmüş ve hiç adetim olmadığı üzere yanına gidip, kendisini yıllar önce bu oyunda seyrettiğimi, çok beğendiğimi ve hala unutamadığımı söylemiştim. çok memnun olmuştu.
bu sezon yönetmen arif akkaya ile hikmet körmükçü bulgar oyunu "deri ceket"te bir kere daha beraber çalışıyorlar.
oyunun ilk yarısı müthiş eğlenceli. ikinci yarı ise -metinden kaynaklanan nedenlerden dolayı- biraz sarkıyor; gereksiz yere didaktikleşiyor, oyunun bütününe sinen hiciv biraz zedeleniyor.
oyuncuların hepsi iyi, hikmet körmükçü ise tam anlamıyla döktürüyor; sözlerinin her bir vurgusunda, her bir mimiğinde, jestinde bir maharet var, sesini de çok ustaca kullanıyor.
"leonce ile lena"nın yönetmeni, altıdan sonra tiyatro grubu'nun kurucusu, bu topluluğa yazdığı oyunlarla ödüller sahibi yiğit sertdemir ise "deri ceket"in diğer başrolünde. [şubat ayı benim için tam bir yiğit sertdemir ayı oluyor: bu genç ve yetenekli tiyatrocunun "leonce ile lena"da yönetmenliğini, "deri ceket"te oyunculuğunu gördüm, ileriki günlerde de altıdan sonra ile sahnelediği "444" ve "öldün duydun mu?" oyunlarıyla yazarlığına tanık olacağım.]
oyunun ilk yarısı müthiş eğlenceli. ikinci yarı ise -metinden kaynaklanan nedenlerden dolayı- biraz sarkıyor; gereksiz yere didaktikleşiyor, oyunun bütününe sinen hiciv biraz zedeleniyor.
oyuncuların hepsi iyi, hikmet körmükçü ise tam anlamıyla döktürüyor; sözlerinin her bir vurgusunda, her bir mimiğinde, jestinde bir maharet var, sesini de çok ustaca kullanıyor.
"leonce ile lena"nın yönetmeni, altıdan sonra tiyatro grubu'nun kurucusu, bu topluluğa yazdığı oyunlarla ödüller sahibi yiğit sertdemir ise "deri ceket"in diğer başrolünde. [şubat ayı benim için tam bir yiğit sertdemir ayı oluyor: bu genç ve yetenekli tiyatrocunun "leonce ile lena"da yönetmenliğini, "deri ceket"te oyunculuğunu gördüm, ileriki günlerde de altıdan sonra ile sahnelediği "444" ve "öldün duydun mu?" oyunlarıyla yazarlığına tanık olacağım.]
"deri ceket" ile "leonce ile lena"nın yaratıcı ekibi örtüşüyor; yiğit sertdemir'in yanısıra, leonce'u oynayan cengiz tangör'ün "deri ceket"te de rolü var. "leonce ile lena"nın başlangıç ve ara anonsları gibi "deri ceket"indekiler de özel olarak bu oyun için hazırlamış ve yine çok eğlenceli.
"leonce ile lena"da sahne tasarımı ve kostümden sorumlu gamze kuş ile nihan kaplangı "deri ceket"te de iş başındalar ve yine çok yaratıcılar. gamze kuş sahne tasarımında "bürokrasi" kavramını cisimleştiren kapı fikrinden yola çıkmış. her biri birer kapı olan hareketli dekor parçaları her sahnede farklı kurgulanarak hem yeni bir mekanın oluşmasını hem de oyunda anlatılan absürd bürokratik kısırdöngünün görselleşmesini sağlıyor.
"deri ceket"i seyrederken insanın aklına ister istemez bolca absürd tiyatro, bir tutam gogol ("palto"), bir tutam aziz nesin ("yaşar ne yaşar ne yaşamaz"), belki biraz charlie kaufman ("being john malkovich") ve bolca, t.c. resmi dairelerinde yaşanan kişisel anılar geliyor.
"leonce ile lena"da sahne tasarımı ve kostümden sorumlu gamze kuş ile nihan kaplangı "deri ceket"te de iş başındalar ve yine çok yaratıcılar. gamze kuş sahne tasarımında "bürokrasi" kavramını cisimleştiren kapı fikrinden yola çıkmış. her biri birer kapı olan hareketli dekor parçaları her sahnede farklı kurgulanarak hem yeni bir mekanın oluşmasını hem de oyunda anlatılan absürd bürokratik kısırdöngünün görselleşmesini sağlıyor.
"deri ceket"i seyrederken insanın aklına ister istemez bolca absürd tiyatro, bir tutam gogol ("palto"), bir tutam aziz nesin ("yaşar ne yaşar ne yaşamaz"), belki biraz charlie kaufman ("being john malkovich") ve bolca, t.c. resmi dairelerinde yaşanan kişisel anılar geliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder