salt galata’da 8 mayıs’ta “yerel modernler” adlı bir sergi açıldı; görseli bol ve ayrıca bir çok kısa filmle (belgesel, animasyon, kurgu film parçaları ile) desteklenmiş.
geçtiğimiz cumartesi "savaş sonrası sovyet mimarlığı" isimli bir sempozyum düzenlendi, sergiye parallel olarak.
sabah 11:00 akşam 18:00 arasında kuramcısından tarihçisine, felsefecisinden dönemin en ünlü mimarlarına, gazetecesinden kağıt mimarlığı yapan sanatçısına tamamı 11 rus konuşmacıdan oluşan okkalı bir etkinlikti.
mimarlık tarihçisi vladimir belogolovsky modern sovyet mimarisindeki ikonik örneklerden bahsetti, mimarlara “sakın ikonik yapılar tasarlamaktan vazgeçmeyin” gibisinden garip bir sloganla bitirdi konuşmasını.
dönemin önemli mimarlarından felix novikov yeni sovyet mimarlığını üç döneme ayırdı; üç perestrosyka (devrim), üç stil, üç ideoloji olarak tanımladı bu üç dönemi. ilki 1917-1932 arasındaki avant-garde, ikincisi 1934-1954 arasındaki sosyal gerçekçilik, üçüncüsü 1955-1985 arasındaki modernism. bu üç dönemin üç devlet adamına da denk geldiğini belirtti: sırasıyla lenin, stalin, kruşev. novikov, ilk defa üçüncü dönemde toplu konut uygulamalarının önemsendiğinden, kruşev’in politikasına göre modern bir rusya yaratmak için modern rus ailesine uygun toplu konutların inşasının gerektiğinden bahsetti.
1966 depreminden sonra taşkent’i yeniden tasarlamak için bu şehre iki yıllığına gidip 14 yıl kalan andrey kosinskiy o dönemde tasarladığı ancak inşa edilmemiş projelerinden bahsetti. sergide; kosinskiy’in projelerini, özbek konutunun yerel özelliklerini ve taşkent’teki toplu konut uygulamalarına yaklaşımını anlatan 1975 tarihli 15 dakikalık enfes bir belgesel var. tavsiye ederim; hem o dönem özbekistan’ınından otantik sokak-insan-bina görüntüleri için, hem de modern mimarın nasıl yüksek bir ego sahibi olduğunu göstermesi açısından ilginç..
karen balyan, 2.dünya savaşı sonrasında ermenistan’daki modern mimari örneklerinden bahsetti.
igor vasilevskiy, bence biraz “zihni sinir” projesi olan (ama kağıt üzerinde kalmayıp inşa edilmiş olan) otel yapısını anlattı detaylarıyla.
yuri avvakumov ise, 1980’lerde tasarladığı ve herbiriyle uluslararası bir ödül aldığı kağıt üzeri mimarlığından örnekler gösterdi.
boris chukhovich sunumuyla salondaki kallavi rus mimarları şöyle bir sarstı. 1950-80 arasında moskovalı mimarların doğu cumhuriyetlerinde yaptıkları mimarinin yerelden ulusala uzanan bir çizgide değil, düpedüz oryantalist stilde olduğunu savundu. salondan rusça tepkiler aldı; bizler olaya fransız kaldık. (bu arada; gerek rusçadan türkçeye, gerekse de rusçadan ingilizceye çevirinin genelde kötü olduğunu söylemeliyim; ne türkçeye çeviren hanımın ne de ingilizce çeviren hanımın dedikleri anlaşılıyordu; yarım yamalaktı) chukhovich, candilis’in 1950’lerde fas’taki uygulamalarıyla da karşılaştırdı rus örnekleri. chukhovich maalesef çok uzun olan sunumunu sonuna kadar bizlerle paylaşamadı, yoksa oldukça zihinaçıcı, ezber bozucuydu.
son oturum günün en zayıf halkasıydı. dört konuşmacıdan en dişe dokunur olanı gazeteci-araştırmacı-sinemacı oleksiy radynski idi. radynski modern rus mimarisinin, o dönemde çekilmiş kurmaca filmlerdeki yansımalarından bahsetti, örnekler gösterdi. hem keyifli, hem düşündürücüydü.
sergi 11 ağustos'a kadar açık; kaçırmamak lazım!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder