Tiyatronun özü sizce nedir?
Tiyatronun çekirdeği, dönüşüm süreci, sürekli değişim, öteki benliğimizi ve kolektif oluşu arayıştır. Ama her şeyden önce tiyatronun özü, bir çekirdeğin gelişmesidir. Bu çekirdek sürekli kanayan bir yara olabilir; psikolojik, ontolojik ve aşkın boyutta bir yara.
Sanatın dönüştürücü gücüne inanıyor musunuz? Nasıl?
Elbette, dönüşüm kavramına inanıyorum. Heraklitos τα πάντα ρει der, yani "her şey akar", güneş her gün yenidir. Her şey değişir, dönüşür, her ne kadar biz aynı kaldığımızı düşünsek de. Değişim, dönüşüm, yeniden doğuş, rönesans. Bu nasıl başarılabilir? Tüm duyuları tetikte tutarak, uyanık olarak, empati göstererek; "öteki"ni, farklı olanı hissetme , dinleme, görme yeteneğini sürdürerek, Öteki'nin bizi dönüştürmesine ve değiştirmesine izin vererek.
Bir iş üretirken hangi kaynaklardan beslenir, nelerden ilham alırsınız? Rüyalarınızın işlerinizde etkisi olur mu?
İçime ve dışıma bakarım; tüm uyaranlar duyularımı besler. Özgürce işlev görmeleri ve bilinçaltını, rüyaları, hatta kabusları özgürleştirmek için duyuları açık tutmaya çalışırım.
Eğer zaten halihazırda bir adı yoksa, üzerinde çalışmakta olduğunuz yapıta adını vermeye ne zaman karar verirsiniz?
Bazen başlık bir çıkmazdan, var olmayan bir şeyden, anlatılamaz olandan ortaya çıkar. Bazen de bir oyuncunun bir jestinden ya da bir leitmotif gibi tekrarlanan bir kelimeden ortaya çıkar, örneğin Alarme’deki gibi. Nora ve Io'da iki kadın figürüne odaklandım: Nora'da kahramanın ve onun çıkışının (Exodus) trajik boyutuna dikkat çektim. Io'da savaşın avladığı bir kadına odaklandım. Sonuçta tiyatronun maskesi kadın maskesidir.
Sanatınızı etkilediğini düşündüğünüz biri veya bir sanatçı var mı, varsa kim?
Akıl hocam ve çalışma arkadaşım olan Heiner Müller ile tanışmam beni derinden etkiledi. Aslında In the Labyrinth: Theodoros Terzopoulos meets Heiner Müller (Labirentte: Theodoros Terzopoulos, Heiner Müller ile Buluşuyor) başlıklı bir kitap var ve bu, Müller’in benim çalışmalarım ve çoğunlukla da düşünce tarzım üzerindeki etkisine tam olarak gönderme yapıyor. Müller bana, klasik ile klasisizm arasındaki farkı ve kabusla bile olsa mit ile olan derin bağlantıyı öğretti.
Söyleşinin devamını okumak için tıklayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder