korfu'nun neredeyse bütünü yemyeşil bir ağaç örtüsüyle kaplı; durrell'in korfu için "siyah zeytinler" altbaşlığının da belirttiği üzere yeşil örtünün en hakim ağacı zeytin.
zeytin ağaçları bizdeki gibi bodur (yere yakın) bırakılmamış, bayağı "ağaç ağaç"lar; yüksekler/uzunlar. diğer ağaçlarla birlikte zeytinler, kesintisiz açık yeşil bir örtü gibi serilmiş adanın üzerine.
korfu'yu diğer zeytinlikli coğrafyalardan ayıran en önemli özellik ise selviler. koyu, acı yeşil selviler bu açık yeşil denizin üzerinde, gelişigüzel şekilde dağılmış yelkenliler gibi. ve bu yeşil deniz sarp ve dik yamaçlarla doğrudan kah mavi, kah camgöbeği, kah lacivert denize iniyor; iki deniz, yeşil ile mavi adeta birbirinin içine geçiyorlar...
korfu'nun bu muhteşem yeşil peyzajına bakmaya doyamıyorsunuz. her adımınızda, denizdeyken her kulacınızda, arabadaysanız her virajda baktığınız yer aynı kalıyor ama açınızın değişmesinden dolayı manzara değişiyor; sanki yepyeni bir yere bakıyor gibi oluyorsunuz. ve tabii bu algıdaki en büyük etken biteyive devam eden zeytinliklere adeta "aksan" koyan selviler.
korfu'da kaldığım bir hafta sayesinde yeşile doydum; keşke birazını yanımda yaşadığım yeşil yoksunu -ve hatta düşmanı- şehrime getirebilseydim...
adanın yeşil peyzajı ne kadar doğal ve etkileyici ise, insan elinden çıkan fiziki çevre, yani mimari, o kadar niteliksiz. tabii bunda 1960'lardan itibaren başlayan kitle turizminin büyük etkisi var.
lawrence durrell ne şanslı ki korfu'da 1937-38 yılları arasında yaşamamış ve; peyzajın bile "tasarlanmış" olduğunu belirttiği italya'dan sonra buranın doğallığıyla karşılaştığında büyülendiğini yazabilmiş. 2017'de ben; keşke fiziki çevreye birazcık da olsa yetkin plancı/mimar eli değseymiş demekten kendimi alı koyamadım; hatta keşke bu plancı/mimarlar italyan olsaymış.
günümüzde korfu maalesef muhteşem koylara yerleşmiş devasa kibrit kutusu otellerin, gecekondu mimarisini andıran beton konutların ve çarpık bir yerleşimin hakim olduğu bir ada. korfu'nun nefeskesici yeşili bunları hak etmiyor.
adayı gezerken durmadan şunu düşündüm: yunanistan, nüfusu kalabalık bir ülke olsaydı, korfu yaşanacak yer olmayabilirdi.
korfu'nun en korunmuş ve italyan etkisindeki yerleşimi ve aynı zamanda başkenti kerkyra'yı gezme imkanım olmadı. 37 derece ağustos sıcağı günün hiçbir vaktinde sokakta rahatça dolaşmaya izin vermiyor.
deniz/dinleme tatili amacıyla gittiğim için de başkentte konaklama ayarlamadım, 1-2 dakika yürüyüşle denize girecek kumsal bulamam diye.
adaya indiğim ilk gün otele gitmeden önce kerkyra'ya uğrayıp gezmek istedim, ancak kentin içinde bir kaç tur attığım halde arabayı park edecek yer bulamadım. ben de, bir sonraki sefere diyerek kerkyra'dan ayrıldım ve bir hafta içinde bir daha da fırsat olmadı kente inmeye.
pratik bilgiler:
korfu'ya istanbul'dan atina aktarmalı olarak uçtum. aegean airlines (ege havayolları)'ndan aldım bileti. istanbul-atina ayağı ağırlıklı olarak thy ile ortak yapılıyor. günde tek bir uçuş bütünüyle aegean airlines'a ait. eğer yanınıza sadece 8 kg'lık el bagajı alacaksanız bu uçuş çok uygun fiyata gelebiliyor; diğer uçuşlar hep thy'le ortak olduğu için el bagajlı opsiyon mevcut değil.
ben sabah 7.15'te istanbul'dan bindim, atina'da çok az bir aktarma süresi olmasına rağmen, pasaport kontrolü o kadar seri ilerledi ki iç hat uçuşunu yakalamakta hiç sorun yaşamadım ve 10:50'de korfu'ya indim.
sekiz gün için avis'ten araba kiraladım. araba konusunda hiç sorun yaşamadım; sekiz gün tıkır tıkır çalıştı. ancak; avis depoyu tam dolu olarak veriyor, benzin parasını peşin alıyor, ve yarı veya daha azını kullanırsanız da geri ödeme yapmıyor. bir ucundan diğerine en uzun mesafenin 60 km olduğu bir adada sekiz gün kaldığım ve bayağı dolaştığım halde, deponun ancak yarısını kullanabildim. dolayısıyla yarım depo benzini avis'e hediye etmiş oldum. diğer şirketler nasıl yapıyor bilmiyorum, araştırmadım.
adada, her yunan adasında olduğu gibi yerleşimler arasında otobüsler çalışıyor, ancak korfu büyük bir ada ve gezecek-görecek çok yeri var, bazısı kumsal bazısı dağ köyü; dolayısıyla zamandan tasarruf için araba kiralamakta fayda var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder