20 Ekim 2012 Cumartesi

p.a.r.t.s. / yeniler 1


p.a.r.t.s.'ın bir önceki (2010) mezuniyet turunun bütün programını (şehir tiyatroları genç günler etkinliği kapsamında üsküdar musahipzade celal sahnesi'nde) üç seansta istanbullularla paylaştıran bimeras/idans, bu sefer toplam dokuz yapıttan sadece dördünün sunulduğu bir seçki hazırlamış. program 1 ve 2'den birer yapıt eksiltilmiş, program 3 kapsam dışı bırakılmış.
herhalde çağdaş dans dünyasının en prestijli eğitim mekanlarından biri olan p.a.r.t.s.'ın, yarının adı anılması kuvvetle ihtimal dansçı-koreograflarını profesyonel dünyaya servis ettiği bu etkinliğin bütününü izlemeyi isterdi gönül.
tabii, başka şeyler de dilerdi gönül; mesela, gösteri mekanının sahibi olan modern dans bölümünün öğrencilerinin ilgisini! sadece onların değil, 17 milyonluk şehirdeki güncel sanatlara meraklı gençlerin, üniversite öğrencilerinin 20 tl'lik biletleri kapışmış olmalarını, salonda iğne atsan yere düşmemesini, insanların üstüste oturmasını. hadi, izdihamdan vazgeçtim, bari kapalı gişe olsaydı! hadi, haliç kongre merkezi'ne ulaşmak zor geldi (ki öyle de basit ki!), bomonti'nin neresi uzak; istanbul'da daha merkezi bir yer olabilir mi!
sokaktaki kedilerimiz kadar meraklı insanımız olsaydı şu şehirde, yeterdi!

p.a.r.t.s.'ın kurucusu ünlü koreograf anne teresa de keersmaeker'in program broşüründeki sözleri dikkatimi çekti.
1995'deki ilk broşürde şunları söylemiş keersmaeker: "dans etmeyi kimseye öğretemem. herkes kendi kendine öğrenir dans etmeyi. ama belki bir arzu verebilirim. ve deneyim. meydan okumalar için yer verebilirim." 2006'daki belge-kitaptan alınmış sözleri ise şöyle bitiyor: "kendi yönteminizle bulma. kendi kendinize yapma. başka hiç bir yolu yok."
müthiş bir yaklaşım. dikte etmek yok, empoze yok, öğretmek yok. kişinin kendisini(n) keşfetmesi, bulması, yapması var. keersmaeker'in amacı oldukça ulvi.
ancak, ilk akşam seyrettiğim iki yapıt, louis combeaud ile vedis kjartansdottir'in "natural order is a special case"i ve josé paulo dos santos, youness khoukhou, radouan mriziga ile mohamed toukabri'nin yarattıkları "111-1" birbirlerine çok benziyorlardı. yaratıcıları farklı olan yapıtların ikisi de çok çok iyiydi; eğlenceliydi, zekiceydi, yaratıcı fikirlerle doluydu, ama bir yandan da aynı tornadan çıkmış gibilerdi; yaratıcılar pek  "kendi 'hareketlerini' bulamamış" gibilerdi. p.a.r.t.s.'ın damgası fazlasıyla üzerlerindeydi!
bir kere, iki yapıtın kompozisyon tekniği (ya da yapısal strüktürü de denebilir) benzeşiyordu; seyirciye önce kelimelerin, sonra cümlelerin tanıtılması/gösterilmesi, ardından kelimelerle/cümlelerle yapılan çeşitlemeler; tıkır tıkır hesaplanmış bir matematikle basitten karmaşığa, düzenden kaosa doğru gidiş; ve düzeni okutan, kaybolmayı önleyen tekrarlar.. bu noktada yine, keersmaeker'in broşürde alıntı yapılmış sözleri akla geliyor: mudra'da öğrencisi olduğu ve ilk yıllarda p.a.r.t.s.'ta da eğitmenlik yapan fernand schirren'den bahsederken "oldukça düzenli felsefesinde kaosa ve anarşiye her zaman yer vardı." diyor keersmaeker. bu iki yapıtta da bariz bir şekilde hem düzen okunuyordu vardı hem de kaos yaratılmıştı..
iki yapıtı birbirine benzetmeme neden olan diğer bir ortak nokta, koreografiyi oluşturan hareketlerin çıkış noktasıydı. edindiğim izlenim ikisinde de oyun kavramının, çocuklukta/gençlikte oynanan oyunların hareketlerinin soyutlanmış hallerinin ve özellikle gestusların kullanılmış, bunlardan yola çıkılmış olmasıydı.

belki de bu genç dansçı-koreograflardan daha mezuniyet projelerinde kendilerini bulmalarını beklemek fazla. ama sözkonusu p.a.r.t.s. olunca insan çıtayı yükseltmeden olamıyor. ayrıca, her mezuniyetten bir daniel linehan'ın çıkması da beklenemez tabii.
bu anlamda; keersmaeker'in broşürdeki sözlerinden biri yine oldukça dengeli, alçakgönüllü bir yaklaşımla sarfedilmiş: "parts'ın on yılı boyunca en tatmin edici süreç hem hocaların hem de öğrencilerin değiştiğini, geliştiğini, kendi "hareketlerini" bulduklarını ya da bulamadıklarını görmek oldu." [vurgu bana ait]

p.a.r.t.s. bu akşam 20:00'de ikinci programıyla m.s.g.s.ü. bomonti yerleşkesi şebnem selışık aksan sahnesi'nde olacak. önce bir mezuniyet projesi "shipibo-", ardından da keersmaeker'in "zeitung"unun yeniden çalışılmış versiyonu sahnelenecek. 75 dakikalık akşam, cumartesi gecesine başlamak için iyi bir seçenek olabilir..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder