30 Ekim 2012 Salı

münih 06: jelinek & simons







münchner kammerspiele (MK)'nin ikinci ve üçüncü derecedeki sahneleri spielhalle ve werkraum'da birer oyun izledikten sonra, üçüncü biletim maximillian caddesi üzerindeki esas sahnesindeydi. bu bina jugendstil tarzında enfes bir tiyatro. balkonu var ve 690 kişilik ama nasılsa; tam da adının içerdiği "oda tiyatrosu"nun insanda çağrıştırdığı samimiyete, sıcaklığa, sahne-seyirci mesafesine sahip.


27 ekim'de prömiyer yapan ve benim dün akşam ikinci oynanışını seyrettiğim "die strasse. die stadt. der überfall" (cadde. şehir. baskın), 2012'de 100. yılı vesilesiyle MK'nın, genel sanat yönetmeni johan simons tarafından elfirede jelinek'e sipariş edilmiş. yapıtın konusunun, tiyatronun üzerinde bulunduğu maximillian caddesi hakkında olması şart koşulmuş sadece.
maximillian caddesi münih'in en lüks aksı; dünyanın bütün bildik ultra pahalı moda evleri burada. ayrıca bir-iki lüks otel ve opera binası da bu cadde üzerinde. pahalılığı, prestiji ve görkemi her zaman bakiymiş de, çok önceleri bu cadde üzerinde kafeler ve kitapçılar da varmış ki, bugün bunlardan eser yok.

elfriede jelinek'in tiyatroya teslim ettiği metin 129 sayfaymış; bilinç akışı tarzında yazılmış, virgülü bol noktası az; düz şekilde okunduğu zaman dokuz saat süren bir nehir-anlatıymış. dramaturg matthias günther ve yönetmen johan simons bu devasa metni, ara dahil üç saate indiren bir -kendi deyişleriyle- "terzilik" işi yapmışlar.
 
oyunun, tahmin edileceği üzerine belli bir dramatik omurgası yok; moda dünyasını, moda ile kafasını bozmuş ultra zenginlerin kof dünyasını ve tüketim "kültürünü" büyük bir nefretle [jelinek'in en iyi yaptığı şey değil mi nefret] ortaya seren konuşma ağırlıklı ve parçalı bir yapısı var. ilk yarım saat kadın kıyafetleri içinde "travestileşmiş" erkeklerin çırpınmaları, sonraki bir saatte oyunun tek kadın karakterinin (jelinek'in alter-ego'su) ortaya çıkması ile biraz anlam ve zemin kazanmışken, ikinci yarıda eksen münihli egzantrik gay modacı rudolf moshammer'e kaymasıyla yapı iyice altüst oluyor.
birinci perdenin sonuna kadarki kısmında, aslında dünyanın herhangi bir metropolünde mutlaka varolan bir "maximillian caddesi"ni ve orada "yaşayan" insanları anlatan oyun, ikinci yarıda 2005 yılında öldürülen münihli gay modacının kişisel hezeyanlarının ortaya serildiği çok spesifik bir hal alıyor.




oyunun tek kadın oyuncusu aynı zamanda oyunun en parlak özelliği; sandra hüller şeytantüyü olan oyunculardan. bitmek tükenmek bilmeyen monologların içerdiği ironiyi incecik vurgularla seyirciye geçirmesini biliyor.
oyuncuya büyük imkanlar sunan moshammer rolünde benny claessens o kadar başarılı değil. hazırcevap ve yaratıcı ama. benim seyrettiğim akşamda seyircilerden biri, claessens'in oldukça rahatsız edici sesiyle yaptığı uzun bir monoloğun esinde "aufhören" (yeter artık/kes artık/bitir artık) diye bağırınca, claessens seyircinin olduğu yöne yaklaşıp elini beline koyup "ich hab' zeit" (vaktim var) demesi alkış aldı.

buz torbaları teknik görevliler tarafından açılıp buzlar sahneye yayılmadan önce. 
sahnenin hazırlanması oyunun bir parçası, ritüeli; bütün seyirciler yerlerine oturduktan yedi-sekiz görevli tarafından yapılıyor.
 
bütün oyunun buzlar üzerinde oynanması, bana göre johan simons'un en vurucu fikriydi; moda dünyasının her dem taze, genç, "gergin" kalma kaygısı bundan daha iyi anlatılamazdı. ayrıca; üzerine ışık vurduğu zaman buzla kaplı zeminin parıldaması caddenin ışıltılı görkemini yansıtması bakımından da anlamlıydı.

bir önceki simons & jelinek işbirliği "winterreise" çok iyi eleştirel almış, festivallere davet edilmiş ve ödüller almıştı. bu seferki proje onun kadar ses getirmeyecek gibi..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder