27 Ekim 2009 Salı

bambaşka bir perspektiften woodstock

sen filmekimi'nde aldığın altı filmden dördünü yak, hemen filmekimi biter bitmez sinemaya git; olacak iş değil!

amerikan toplumunun farklı zamanlarını, farklı katmanlarını incelikle anlatan filmleriyle ("the ice storm", "ride with the devil", "hulk", "brokeback mountain") müstesna ang lee'nin, bir hafta önce sessizce vizyona girmiş filmi "taking woodstock" (özgür woodstock)'ın peşine düştüm dün akşam.

yıllar önce emek'te dört saatlik woodstock belgeselini seyretmiştim hayranlık ve hayretle. "özgür woodstock"da ise ang lee, woodstock'ın sıradan insanlar nezdinde sahne arkasında gerçekleşenleri anlatıyor; eğlenceli, iddiasız, rahat ve biraz da "dağınık" bir tarzla.
ang lee bir çok sahnede, 70'li yılların sinematografik bir fenomenini, perdeyi parçalara bölüp tek bir anın farklı görüntülerini birarada kullanmayı tercih etmiş.

woodstock ve 68 kuşağı ile özdeleştirilebilecek bildik temalar (serbest uyuşturucu kullanımı, özgür cinsellik, avant-garde tiyatro, vs...) dışında, tam da ang lee'den beklenecek bir çeşitlilikte, böyle bir dönem filminde anlatılması olağandışı gibi gözüken konular da, örneğin yahudi karşıtlığı, filmin geneline ustaca yedirilmiş.
belki de filmin en hoş buluşlarından biri insanoğlunun aya ayak basışı ile woodstock'un karın ağrısına dönüşen mekan/arazi bulma serüvenini örtüştürmesi.
insanoğlunun tarihi boyunca unutmayacağı iki olay; bir yanda uzaya dair en önemli ve büyük projelerden/adımlardan biri gerçekleşirken/atılırken, diğer yanda yeryüzünde, bambaşka bir projenin çevresinde gelişen "küçük insanların" durumları; kaygıları, çekişmeleri, sevinçleri, ihtirasları...

kanımca filmin en anlamlı tarafı (bir çok ang lee filminde alttan alta gelen bir temaya bağlanan) şu mesajdı: kişi kendini olduğu gibi kabul edebildikten sonra sorun yoktur, etrafındakiler de onu olduğu gibi kabullenirler.

2 yorum:

  1. Bu yıl ki filmekimi gerek program gerek başarısız oraganizasyonu ile tamamen bir fiyaskoydu. Hele hele Haneke filminin gösteriminde çıkan sorunlar ve iksv'nin ilgisizliği... Bu arada kötü haer emek sinemasını mars entertainment satın almış. Umarım düşündüğümüz kötü şeyler olmaz.

    YanıtlaSil
  2. markiz pastanesi'nin zavallı haline döndürürler emek sineması'nı da: kültürsüz sonradan zenginler tarafından işgal edilmiş beyoğlu'nda bir sığıntıya!!!

    YanıtlaSil