14 Ekim 2009 Çarşamba

seyrettiğim en etkileyici carmen, schubert liedleri söyleyecek

"altın kızlar"ın sophia'sı gibi anlatırsam:
yıl 1985!
şimdinin "film festivali"nin adı, o zamanlar "sinema günleri".
gösteriler sadece beyoğlu ve çevresinde değil, osmanbey site'de ve kadıköy moda'nın yanısıra balmumcu'daki sinema-tv'de de yapılıyor.
gündüz seanslarında simultane çeviri var; film bir yandan oynarken, bet sesli çevirmenler mikrofondan salona bağıra bağıra çeviri yapıyorlar; bazen filmin sesi ile çevirmenin sesi birbirine karışıyor. simultane çeviri uygulaması sadece 21.30 seanslarında yapılmıyor.
14 yaşında bir yeniyetme olarak, hem yabancı dil bilgim hem de beyoğlu'nun o zamanki "sosyolojik yapısı" emek veya dünya'da akşam seanslarına kalmama geçit vermiyor. ben de çoğunlukla, haftasonları, evime 5 dakika mesafedeki sinema-tv'yi mekan tutuyorum.

o seneki sinema günlerinde "müzik ve sinema" adlı bir bölümde; eski yeni bir avuç müzikli film oynamıştı: "rembetiko", "a star is born", "west side story", "sweet charity", "all that jazz", "flamenco at 5.15", "beethoven"...
çocukluğumdan beri müziği seven ve müzikallerlerle ilgilenen [şan tiyatrosu'nda "hisseli harikalar kumpanyası", televizyonda "hello dolly"] biri olarak hiçbir filmi kaçırmamıştım. şimdi düşünüyorum; bu sayede kolay kolay sinema perdesinde seyredemeyeceğim 60'lı, 70'li yılların filmlerini de izlemişim.

o bölümde gösterilen yeni tarihli bir film ise "carmen"di; yönetmen italyan usta francesco rosi, başrollerde placido domingo, ruggero raimondi ve carmen rolünde julia migenes, orkestra şefi ise -o yıllarda tek kanallı televizyonda her yılbaşı yayınlanan viyana'daki yeniyıl konserlerinden adına ve sevimliliğine ailecek aşina ve hayran olduğumuz- lorin maazel.
bir kaç yıl önceki carlos saura'nın çok katmanlı "carmen"inin ardından, sadece "carmen" operasını sinemaya uyarlama iddiasında olan, gerçek mekanlarda, kalabalık bir kadro ve muhteşem görüntülerle çekilmiş 150 dakikalık -david lean sinemasını andırır tarzda- destansı bir filmdi "carmen". gelmiş geçmiş en iyi opera-filmlerinden biriydi.

julia migenes ise kısa boyu, küt ve dolgun vücudu, çıkık elmacık kemikleri, heybetli ağzı ve dolu dolu kara kıvırcık saçlarıyla carmen karakterinin içerdiği bütün şehveti ve cinselliği fiziğinde barındırıyordu. sesi, yorumu ve -o zamanlar operacılarda pek ender rastlanan- oyun gücü de çok kuvvetliydi.
çarpıldığımı hatırlıyorum!

işte, o julia migenes, kasım ayında schubert lied'leri söylemek üzere istanbul'a cemal reşit rey konser salonu'na geliyor.
1985'teki "carmen"den beri migenes'i yakından takip etme imkanım olmadı; ara sıra, operanın popüler tarafına dair organizasyonlarda, müzikallerde ve brecht-weill oyunlarında rol aldığını duydum uzaktan.
julia migenes, schubert lied'lerini nasıl yorumlar bilemem, ama yeniyetmeliğimin unutulmaz figürlerinden birini -nasıl olursa olsun- izlemek üzere 3 kasım'da crrks'de olacağım kesin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder