14 Şubat 2019 Perşembe

hollanda'dan seyahat notları à la dans izlenimleri - 1

"w", samir calixto

bir hedefiniz vardır, onun için plan-program yaparsınız. onu gerçekleştirirken başka şeyler çıkar karşınıza. onları da kabul edersiniz hayatınıza, bazen değer bazen değmezler. ama eğer değerlerse, değerleri hedefinizinki kadar mutlu eder sizi, çünkü beklenmediktirler, beklenti yüklenmemişlerdir, tesadüf olanının heyecanını yüklerler üzerinize.
bu dediğim planlanmış bir doğa/kent gezisinde de başınıza gelebilir, bir sanatçının gösterilerini seyretmek amacıyla çıktığınız bir seyahatte de. kentin sokaklarında gezerken elinizdeki haritaya bakmayı bırakıp, size ilginç gelen bir sokağa girdiğinizde işte o beklenmediklerle karşılaşabilirsiniz, o sokak başka bir sokağa çıkarır sizi, oradan başka birisine; giderek kentte kaybolursunuz, ama bu kayboluş zevk veren bir sürüklenmedir. ama tabii ki başından davetkar duran bir sokak içine girince aynı potansiyeli devam ettirmeyebilir. denemişsinizdir en azından. hep bildik güzergahlarda ilerlemek yerine, serüveni davet etmişsinizdir hayatınıza.

ocak sonunda milo rau için amsterdam'a gittim. sekiz yıldır kış aylarında brandhaarden isimli bir tiyatro festivali düzenleniyor amsterdam'da. brandhaarden ingilizce "hot spots"ın karşılığıymış; yani popüler nokta, eğlence yeri, tehlikeli saha gibi anlamları barındırıyor. her yıl uluslararası bir tiyatro insanına/topluluğuna ayrılıyor festival. önceki yıllarda katie mitchell, peter brook, rimini protokoll, johan simons mercek altına alınanlardan bir kaçı.
milo rau'ya ayrılan bu seneki brandhaarden, eski senekilerden çok daha kapsamlı bir programla seyirci karşısına çıktı. rau'nun farklı tiyatro kurumlarıyla farklı tarihlerde yaptığı işbirliklerinden ortaya çıkmış altı yapım amsterdam'ın en eski tiyatro binası (ve aynı zamanda dünyanın en eski tiyatro kurumu) stadsschouwbourg'un salonlarına konuktu.

ileriki zamanlarda brandhaarden izlenimlerimi daha detaylı yazacağım. şimdi bu yazımın konusuna geri döneyim: belirlenmiş rotadan çıktığınızda, ya da belirlenmiş programın boşluklarını değerlendirdiğinizde karşılaştıklarınızla.

amsterdam'da festivalden boş kalan akşamlarım/saatlerim vardı. bunlardan birini lahey'de diğerini utrecht'te dans işleri seyretmekle değerlendirdim.
hollanda, aynı almanya'nın ruhr bölgesi gibi, yarım ile bir saat arası uzaklıktaki tren yolculuklarıyla birbirine bağlanan şehirlerle dolu. istanbul'da bırakın bir uçtan diğerine, mesela gayrettepe'den ataşehir'e toplu taşımayla gitmek için harcayacağınız vaktin çok daha azıyla bu ülkelerde bir şehirden diğerine ulaşabiliyorsunuz; hatta, yolda daha az yorularak.

lahey ve utrecht'te işlerini seyrettiğim iki koreografı daha önceden tanımıyordum. benim için keşif olacaklardı. özgeçmişlerine bakınca ikisi de vaatkardı. heyecanlıydım.
lahey'de seyrettiğim samir calixto'nun işi, korzo'nun (dans işlerinin yapımcılığını üstlenen bir şirket) düzenlediği cadance dans festivali kapsamındaydı. festivalin açılış gösterisiydi ve dünya prömiyeriydi.

brezilyalı olan calixto üretimini uzun süredir hollanda'da yapıyormuş, birçok ödül kazanmış, önceki işleriyle gerek seyirciler gerekse eleştirmenler nezdinde övgüler almış. işinin adı "w" idi. bir önceki "m"nin devamıymış. "m" erkekler üzerine, sadece erkek dansçılarla bir işmiş. anlaşılacağı üzere "w" de sadece kadın dansçılarla bir işti. "w" sadece kadınları değil, müziği kullanılan wagner'i de imliyordu.

bence wagner'in müziğini herhangi bir işte kullanmak, o işe baştan bir törensellik, büyük, geniş ve hacimli olma iddiası getiriyor. sanatçı eğer bunları sorgulayacaksa, ya da bunlarla hesaplaşacaksa, amenna. ama değil, bunların suyuna gitmekle kalmayıp, bir de bunlarla yarışacaksa, işte bu da baştan kaybetmesine yol açabilir kanımca.
calixto ikinci yolu seçmiş; teknik yönü (yani ışığı ve sahne tasarımı) güçlü, artistik olarak da gösterişli bir prodüksiyon ortaya koymuş. ancak maalesef işin ne duygusu özgündü ne de koreografik niteliği.
başlangıçta, yukarıdan sahne ortasına sarkıtılmış, havada asılı yatay kalın bir çubuk formundaki makinadan aşağıda, altarımsı bir yükseltinin üzerinde yatmakta olan kadın bedeninin üzerine su dumanı üflendi. dakikalarca süren bu üflemenin hızı ve kuvveti zaman zaman değişti, ışık da arkadan verildiği için estetik kalitesi yüksek bir görsellik sözkonusuydu. sonra, yaklaşık 70 dakika boyunca beş kadın dansçı, devasa opak beyaz kumaşlarla çevrili törensel bir mekanda devindiler, soloları paslaştılar, unisonlarda birleştiler, bazısı zaman zaman soyundu, tabutumsu (yani başta altar hissi veren) objenin içine girip beyaz boyayla bedenini yıkayan oldu.
ne yazık ki bu "şovun" hiç bir anı içimde, kalbimde, zihnimde bir kıpırdanma yaratmadı. baştaki makinalı sahne ise, evet hipnoz olmuş gibi saatlerce seyredebileceğiniz görsel bir olaydı ama işin geneliyle alakasını en azından ben kuramadım.

o akşam beni daha fazla etkilemiş olan başka bir şeydi; kısa, çok kısa, 10 dakikalık bir iş. tiyatronun fuayesinde "w" için salona alınmayı beklerken, ışıklar azaltıldı, fuayenin bir ucundan iki genç erkek dansçı belirdiler, onlarla birlikte de müzik çalmaya başladı.
akrobatik niteliği güçlü bir koreografiyle, fuayeyi verevine kat eden, kat ederken fuayenin ortasındaki çökertilmiş sahne alanında yoğunlaşan sürpriz bir gösteriydi bu. iki dansçının bedenlerinin esnekliği, paslaşmaları, ellerindeki yuvarlak şeffaf ve opak levhaları (ayna görevi de görebilecek şekilde) kullanış şekilleri, mekandaki merdivenleri ve düzlüğü koreografiye yedirmeleri ve genel olarak fuayedeki yolculuklarını mekanı çapraz kesen uzun bir çizgi olarak tasarlamaları, bu sürpriz gösteriyi benim için özel kıldı.

seyahatlerdeki/hayattaki tesadüflerden başlamıştım ya, "w" için numarasız biletlerle oditoryumda koltuk seçtiğimde, yanımda oturan iki gencin biraz önce fuayede seyrettiklerim olduklarını fark ettim. "w" başlamadan tebrik ettim onları, bittikten sonraysa ayaküstü sohbet ettik.
esas gösterilerden önce fuayede gerçekleşen bu küçük sürpriz dans işleri festivalin organizasyonuymuş; birbirini daha önceden tanımayan ve farklı disiplinlerden öğrenciler (onlar o sabah tanışmışlar, biri yeni sirk diğeri dans eğitimi alıyormuş) biraraya gelip, o akşam gösterisi olan koreografın -işinden hareketle değil- fuayedeki yerleştirmedeki rafından hareketle ("me, myshelf and i" isimli yerleştirmede festivalde işleri olan koreograflardan bir rafı kendi artistik kimliklerini ifade edecek şekilde kitaplar, filmler, objelerle doldurmaları istenmiş) bir performans üretiyorlarmış.
kolja huneck ile wilchaan roy cantu'nün bize o minik güzelliği hazırlamak için sadece dört saatleri olmuş. işlerine bir başlık koymamışlar. calixto'nun işinden etkilenmişlerdi, ama ben "fazla prodüksiyon prodüksiyon değil mi!" deyince bir şüphe tohumu yeşerdi içlerinde sanırım :) kolja daha konuşkandı, ayaküstü sohbette dimitris papaioannou'a olan hayranlığımızı bile paylaştık.
[huneck ile cantu'nün işinin hissini merak edenler, danzon_1.0'daki 27 ocak 2019 tarihli posta bakabilirler, zira bir dakikalık bölümünü orada paylaştım.]

6 yorum:

  1. amsterdam öyle mi? yarın gideceğim danzon. var mı önerin:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. -stedelijk museum
      -beginjhof
      -cafe de jaren
      -cafe américain
      -eye museum (şu sıralar enfes bir jan svankmajer sergisi var)
      -vondelpark'ta gezinti
      -concertgebouw'da herhangi bir konser

      Sil
    2. yok ben gezilecek yerleri sormamıştım hocam, bloğunuzun temasına uygun tavsiye rica etmiştim.

      jan svankmajer sergisi öyle mi? heyy! şahane haber bu! teşekkür ederim.

      Sil
    3. o zaman :)

      17'sinde oradaysan bunu sakın kaçırma, 15:00te ve 17:00'de iki seansı var
      https://ita.nl/nl/voorstellingen/invited-8-88-jr/305/#tickets

      21'inde oradaysan da bunu kaçırma (daha önce de var, ama perşembe akşamları ingilizce üstyazılı) https://ita.nl/nl/voorstellingen/husbands-and-wives/131/#tickets

      Sil
    4. merhaba danzon, jan svankmajer sergisine gittim. amsterdam a her fırsatta giderim. eye museum'u hiç bilmiyordum. bu arada jan svankmajer'in ise sadece animasyon ve kısa filmlerini izlemiştim. heykeller ve resimler benim için sürpriz oldu. iyi ki sormuşum. teşekkür ederim.

      Sil
    5. sevindim :)
      keşke gösterilerden birine de gidebilseydin..

      peki sen bana amsterdam'da genel olarak neler/nereleri tavsiye edersin; bir dahaki gidişimde faydalanırım :)

      Sil