Bana göre performansın özü, bir daha bir araya gelmeyecek bir grup insanla zamanı ve mekânı paylaşmak.
Sanatın dönüştürücü gücüne inanıyor musunuz? Nasıl?
Kesinlikle inanıyorum! Hem bir performansçı hem de bir seyirci olarak sanatın beni dönüştürdüğünü hissediyorum. Sahneye asla aynı şekilde girip aynı çıkamayacağımı hissediyorum. Yoğunluğu yüksek bir izlenme ve icra etme durumunda, her zaman bir miktar evrim, gelişim ve değişim meydana geliyor. İster küçük bir kimyasal değişim, ister yaşamı değiştiren bir aydınlanma olsun, her performans genellikle çok beklenmedik şekillerde büyüme fırsatı sunuyor.
Bir iş üretirken hangi kaynaklardan beslenir, nelerden ilham alırsınız? Rüyalarınızın işlerinizde etkisi olur mu?
Bir eser üzerinde çalışırken, alıcılarımı açık tutmaya çalışıyorum. Neye ilgi duyduğuma, hangi anıların (çoğunlukla alakasız gibi görünen) ortaya çıktığına, hangi müziğin, görsellerin, filmlerin, televizyon programlarının beni cezbettiğine, hatta prova sürecine ne tür kıyafetlerin uygun olduğuna dikkat etmeye çalışıyorum. Rüyalar da kesinlikle bu karışıma dahil oluyor. Aslında eserler genellikle rüyalara benziyor; sezgi yoluyla bir araya getirilen görüntü ve düşüncelerin çağrışımsal bir koleksiyonu. Yaratıcı sürecin büyük kısmının kaderle, doğru unsurların doğru anlarda bir araya gelmesiyle ilgili olduğuna inanıyorum.
Eğer zaten halihazırda bir adı yoksa, üzerinde çalışmakta olduğunuz yapıta adını vermeye ne zaman karar verirsiniz?
Başlık genellikle iş yapılmadan önce ortaya çıkıyor. Bu çoğunlukla finansman veya festivallere yönelik başvuru süreçlerinden kaynaklanıyor. Bu nedenle başlık, genellikle koşucuları yarışa koşmaya gönderen silah sesine benziyor. Benim başlıklarım The Suit (Takım Elbise), Birth Preparation (Doğuma Hazırlık) veya A Dance Piece (Bir Dans Eseri - bu Ekim ayında İsrail'de prömiyeri gerçekleşecek- ) gibi oldukça basit. Eser ne ise adı da o. Daha şık bir isme yönelik herhangi bir girişim genellikle benim için kafa karışıklığına yol açıyor.
Sanatınızı etkilediğini düşündüğünüz biri veya bir sanatçı var mı, varsa kim?
Pek çok insan çalışmalarımı etkiliyor. Belki de tanıştığım ya da fark ettiğim her insan işimi etkiliyor. Elbette geçmişte birlikte sahne aldığım sanatçılar yaratıcı yaşamımın önemli aktörleri. New York'ta koreograf Noemie Lafrance ile uzun bir ilişkim vardı. Kendisi büyük ölçekli, yere özel çalışmalar yapıyor ve ben de 2003 yılında onun eseri Descent için seçmelere katılma şansına sahip oldum. Bunun ardından, Tel Aviv'e taşındıktan sonra bile on yıldan fazla bir süre birlikte çalışmaya devam ettik. Daha önce gördüğüm her şeyin çok ötesine geçen inanılmaz bir seyirci deneyimi yaratma yolu vardı. Onun yarattıklarının bir parçası olarak öğrendiklerimin çoğunu şimdi kendi çalışmalarımda kullanıyorum. Aslında koreografiye başlamadan önce, Lafrance’ın bir dans giyim koleksiyonu vardı. Birth Preparation’nda giydiğim tüm beden body’si, lisedeyken, onunla tanışmadan yıllar önce satın aldığım tasarımlarından biriydi. Beni ve işlerimi etkilemiş bir diğer figür ise son 15 yıldır birçok farklı pozisyonda birlikte çalıştığım koreograf Rachel Erdos. O benim her eserimde dış ve iç gözüm ve beni henüz gitmem gerektiğinin farkına varamadığım yerlere nasıl iteceğini her zaman biliyor. Ve elbette ailemin de üzerimde büyük etkisi var. Ben iki çocuk annesiyim. Annelik, tüm beden, tüm ruh ve tam zamanlı bir bağlılık. Kızlarım ve kocam her yolculuğumda benimle birlikteler ve sürekli olarak hayal gücümü milyonlarca şekilde harekete geçiriyorlar.
Sohbetin devamını okumak için tıklayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder