Festivalde sadece gösteriler yok, çeşitli etkinlikler ve en önemlisi, ASSITEJ (Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Birliği)’nin düzenlediği ve bir haftalık festival boyunca süren bir atölye çalışması var. “Genç İzleyiciler İçin Dayanışma Tiyatrosu Kavramları” başlıklı bu atölye çalışması zoom üzerinden düzenleniyor ve profesyonel sanatçılara ve değişme istekli herkese açık. Bu atölye çalışmasında, içinde yaşanan çeşitli gerçekliklere saygı duyarak ve kategorize etmeden; genç seyirciler için sahnede ve sahne dışında dayanışmayı sağlayacak tiyatro nasıl yaratılabilir, ırkçılığı, cinsiyetçiliği, sınıfçılığı, engelli, trans ve queer bireylere yönelik düşmanlıkları ve ayrımcı koşulları yeniden üretmeden dünyayı tanımlamak için hangi imgeler ve anlatılar yaratılabilir ve bu durum hem sanatsal çalışmaları hem de tiyatronun yapılarını nasıl etkiler gibi sorular üzerine düşünmek ve fikir alışverişi yapmak üzerine kurgulanmış.
Festivali geçtiğimiz pazar akşamı (6 Haziran) Belçikalı Bronks - Genç Seyirci için Tiyatro ve Tuning People topluluklarının ortak yapımı “Rita” açtı.
Bir operanın dramatik aramüziği çalarken sonradan pencerenin olduğunu anlayacağımız jaluzi açılır ve yavaş yavaş içeriye mavi bir ışık dolmaya başlar. Aynı anda sahnenin diğer yanındaki siyah perde de kalkarken köşe duvarlarıyla bir mekan çıkar ortaya. Beyaz duvarlardan birine tek kişilik bir masa, bir sandalye, diğerine bir tabure dayalıdır. Tombulca, kıvırcık saçları, iki sıra inci kolyesi, boynuna kadar iliklenmiş siyah bluzu, pileli beyaz eteği ve topuklu ayakkabısıyla geçkin bir kadın önce müzik eşliğinde bir süre ahenkle dans eder, ama dengesini yitirmesi gecikmez, sanki rüyadan uyanmış gibi kendine gelir, duvarın kenarına asılı pardesüsünü giyer ve çantasını alarak mekandan çıkmak ister gibidir. O sırada bir tezgah altı buzdolabını iten beyaz tişört ve pantolonlu, boynunda altın bir kolye asılı genç bir adam girer mekana ve kadına “Rita” diye seslenince bir anda mavi ışık mekanın kendi ışığına döner, Rita gerçek dünyaya dönmüştür. Ama acaba o dünya da gerçek midir?...
Adam yumuşak bir sesle “Hiçbir şeye gitmiyorsun, pardesünü çıkar, burada kalacaksın, bak herkes senin için geldi” deyip seyirci tarafını gösterir ve geldiği gibi sakince çıkar. Kadın pardesüsünü çıkarır, çantasını açar, küçük bir ayna çıkarır, aynada kendini görünce hafifçe korkar, makyaj yapar, küpe takar ve çantayı buzdolabına koyar. O sırada genç adam bu sefer üstü ocak altı fırın bir tezgah parçasını sürerek girer sahneye, Rita’ya sahne arkasını göstererek “Duvarın arkasına geç ve bekle” der, seyircilere dönüp adının Martino olduğunu söyledikten sonra Rita sahneye geri gelince “Sürpriz” diye bağırmalarını tembihler, iki kere deneme yaptırır ve bağırarak Rita’yı çağırırken sahneden çıkar. Rita çıktığı yerden değil, mevcut duvarlardan birini oynatarak girer sahneye ve seyircilerin “Sürpriz” diye bağırmalarıyla afallar.
Fotograf : Clara Hermans
Sonrasındaki 70 dakika boyunca bakıcı mı gardiyan mı olduğu belli olmayan genç adam mekana sürerek bir eviye tezgahı getirir, masanın yerini değiştirir, yaşlı kadınla ilgilenir, onun cips yemesini engelleyip elma yemesini sağlamaya çalışır, yemediği elmaları kendisi çiğneyip onun ağzına tükürür. Tezgah parçaları mekanın içinde genç adam tarafından hareket ettirilir. Mekanın köşesini tanımlayan duvarlardan başka parçalar da aralanırlar, zaten sadece köşesi olan mekan iyice dağılır, duvarlar aralarından geçilir hale gelir. Arka duvarda üstte gömülü bir çift kapak vardır (normalde mutfaklardaki tezgah üstü dolapları gibi olan ama dışarıya çıkıntılı değil, duvarla aynı hizada, gömülü şekilde). Mekanda hiçbir şey sabit ve normal değildir. Mekan tekinsizdir. Genç adam da biraz tekinsizdir, kadının iyiliğini mi istiyordur yoksa kadını yapmaya zorladıklarından sadistçe zevk mi alıyordur, belli değildir. Hatta belki de Rita'nın diğer yanıdır.
Kadın da kaybolmuş, aynı mekan gibi dağılmıştır sanki; zaman zaman iyice kendi dünyasına çekilerek opera aryaları eşliğinde dans eder. Belki eski bir şancıdır, ya da balerin. Kadına dair bir şeyleri sezersiniz ama tam adını koyamazsınız. Acaba ruhsal bir sorunu mu vardır, ya da bunamadan mı muzdariptir, huzursuz olduğu kesindir.
Rita’yı, Jef van Gestel ile birlikte bu yapımın yazar ve yönetmenlerinden biri olan dansçı-koreograf Randi De Vlieghe, rolün barındırdığı olanakları da ustaca kullanarak canlandırdı. Martino’yu ise Stuttgart’taki gösterimde Tomas Pevenage oynadı. İki oyuncu da canlandırdıkları protagonistlerin ruhsal dünyalarının tekinsiz, sürprizli gel-gitlerini sakin, doğal ve abartıya kaçmayan bir yorumla seyirciye aktarıyorlardı. Wannes Deneer imzalı mekan tasarımı ise iki oyuncunun yanında yapımın üçüncü oyuncusuydu adeta. Mekan sürpriz içeren, hareketli ve/ya ölçeğiyle oynanmış öğeleriyle kimlikli ve bağımsız bir protagonist olarak dramaturjinin olmazsa olmaz yapı taşlarından biriydi.
Fotograf : Clara Hermans
Her yaştan seyirciye hitap eden, oldukça nitelikli ve derinlikli bir gösteri olduğunu düşündüğüm “Rita”yı huzursuzluk ve hüzün kadar neşe ve keyifle de izledim.
Festival pazar gününe (13 Haziran) kadar devam ediyor, her akşamki gösteri canlı sahnelenip naklen yayınlanıyor, yayının bant kaydı 30 Haziran'a kadar izlenebiliyor. Farklı ve genç bir dünyaya adım atmak için festival gösterimlerini kaçırmayın…
[Bu yazı Tiyatro Tiyatro Dergisi'nde yayınlanmıştır.]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder