[Bu yazı 14.03.2021 tarihinde Tiyatro Dergisi'nde yayınlanmıştır.]
Perceval Belçika’nın, ilkinde sömürgesi Kongo ile ilişkisine odakladığı üçlemesinin ikincisinde özellikle Flaman kesimin II. Dünya Savaşı sırasında Faşizm ile olan flörtünü ele alıyor. Başka birçok metinle zenginleştirilmiş Peter van Kraaji’nin yeni oyunundan yola çıkan gösteri sadece o dönemle sınırlı kalmayıp, kısa ve biraz örtük de olsa günümüze bir olta atmayı ihmal etmiyor. Çok da isabetli yapıyor, çünkü Avrupa’da uzun zamandır tekrar güçlü filizler vermeye başlayan faşizmi anlamanın yollarından belki de en doğrusu tarihe dalmak ve faşizmin köklerine inmek.
2013’de Hamburg’da canlı seyretme şansına erdiğim, prestijli Faust ödüllü Thalia Tiyatrosu yapımı, Hans Fallada uyarlaması Jeder stirbt für sich allein (Herkesin Ölümü Kendine) adlı gösterisini unutamadığım Perceval Yellow (Sarı)’da da protagonistlerin psikolojik dünyalarına dalan ve gerek sahne tasarımı gerekse oyunculuk anlamında yalın ama etkili benzer bir sahnelemeyle beni yine derinden etkiledi.
Flaman bir ailenin fertlerinin Avrupa’da şiddetle esen Nasyonel Sosyalizm rüzgarına kapılmasını anlatan gösteride; Hitler’in Rusya’yı sömürge yapma vaadinin peşinden savaşa giden oğul Jef’in, cephedeki -Hitler hayranı- bir Avusturyalı askerle mektuplaşan kızkardeş Mie’nin ve faşizm rüzgarına karşı durmaya çalışan amca ve Yahudi sevgilisi Channa’nın başından geçenleri takip ediyoruz. Gösterinin ana karakteri Jef hiçbir zaman gözükmüyor, gerek savaşa gitme kararı verirken, gerekse de gittiğinde. Jef kaçınılmaz kaderine doğru ilerlerken, oyundaki fiziksel yokluğuyla da Flamanya’nın faşizm sevdasının hezimetini cisimleştiriyor adeta.
Gösteri tek mekanda geçiyor ve merkezinde geniş, kalın ayaklı, yeşil çuha kaplı bir masa var. Üzerinde mektupların, gazete küpürlerinin, belgelerin olduğu masa, hikayesi anlatılan ailenin evi kadar Avrupa’daki faşist politika(cı)ların oynadıkları kirli kumarın simgesi belki de. Yeşil çuha masanın etrafında ve zaman zaman üstünde hareket eden, dans eden aile fertleri ve bir sahnede onları ezercesine sırtlarında yükselen, Nazi işbirlikçisi politik hareket Rex’in kurucusu popülist Léon Degrelle bana uzaktan da olsa Kurt Joos’un ölüm dansı temalı ünlü anti-militarist dans tiyatrosu başyapıtı Der grüne Tisch (Yeşil Masa)’yı anımsattı.
Gösterinin ikinci yarısından itibaren, karlar altındaki Sibirya cephesinden gelen acı haberlerin, masayı ve etrafında gittikçe durağanlaşan aile fertlerini örtercesine yağan karla örtüştürülmesi görsel olduğu kadar anlamsal olarak da etkili idi.
Luk Perceval çevrimiçi gösteriyi seyirciye, bu sezon -bizde de örneklerini gördüğümüz üzere- Avrupa’daki tiyatro topluluklarının tercih ettiği gibi sahneden naklen yayın olarak ulaştırmadı, bunun yerine, tiyatro sahnesindeki icra sırasında farklı açılardan ve uzaklıklardan kaydedilmiş ve ardından kurgudan geçmiş bir tiyatro filmi olarak sundu. Yine ülkemizde de gösterilerini bu sezon seyirciye bu şekilde ulaştıran tiyatro toplulukları var. Yellow (Sarı) bir tiyatro filmi olarak sinemanın olanaklarından sakin ve minimal düzeyde faydalanan bir yapım.
19 Mart 2021 Perşembe akşamı NTGent’in internet sitesinden tekrar yayınlanacak Yellow (Sarı)’yı Perceval seyirciyle, pandemi açısından her şey öngörüldüğü gibi giderse 2021’in Mayıs ayında Gent’te, filmdeki mizanseni farklılaştırarak buluşturmayı planlıyor. Yellow (Sarı) bu son haliyle 2021’in güz aylarında Avrupa’nın birçok başka şehrinin yanısıra, yapımcılarından biri olan Aşağı Avusturya Devlet Tiyatrosu’na (Landestheater Niederösterreich) da turneye gidecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder