14 Mart 2021 Pazar

on soruluk sohbetler 30 : umut sevgül & metehan kayan

Performans sanatçısı Marina Abramović ve kurucusu olduğu Marina Abramović Enstitüsü’nün (MAI) Sakıp Sabancı Müzesi’nde 31 Ocak 2020’de açılan Akış / Flux sergisi pandemi nedeniyle uzun bir süre kapalı kaldı, daha sonra alınan önlemlerle, lakin insanların bir mekanda toplanmaya ve bir topluluk oluşturmaya daha temkinli yaklaştığı bir dönemde yeniden ziyarete açıldı. Sergide Abramović’in performanslarının dokümantasyonlarının yer aldığı ana bölüme eşlik eden canlı performans programına, yapılan açık çağrı sonrasında Türkiye’den 12 sanatçı davet edildi. Biz de sergide hem pandemi öncesi hem de pandemi esnasında ‘canlı’ performansları ile yer almış bu sanatçılarla On soruluk sohbetler serimize devam ediyor ve sıradaki sohbetimizde, Dikine performansını birlikte gerçekleştiren Umut Sevgül ile Metehan Kayan’ı misafir ediyoruz.

Fotoğraflar: Mert Çakır

Performansın özü sizce nedir? Performansı günümüzde nasıl tanımlarsınız?

Umut Sevgül: Mekanda/zamanda zihne dolaylı ya da doğrudan temas eden eylemlerin, imgelerin üretimi. Günümüzde yaratım biçimlerinin sınırında bulunan mekanı/zamanı düşünmedeki, ele/eyleme almadaki farklar tanımlanmaya çalışılıyor. Beden odaklı sanat üretim pratikleri üzerinden kabul edilegelmiş, kurumlarca statikleştirilmiş tanım ve kavramlar evrensel düzlemde eriyor. Doğası gereği dinamik olan kavram ve bedenin hareketliliğinin dikte edilen koşullardan özgür olduğunu düşünüyorum.

Metehan Kayan: Bedensel bütünlüğümüzün derimizin sınırlarının da ötesinde olduğunu düşünüyorum. Beni ne durdurur? Dans ederken size söylenildiği gibi durmaz, dinlemez ve hareket etmezsiniz. Eşyanın tabiatına göre eyler, hakikat olanı düşlersiniz. Bu durum hiç de ruhani değil basbayağı gerçektir. Performans anı gibi… Beden kendi manifestosunu açıklar ve ne isteyip-ne yapacağını, nasıl düşündüğünü ilan eder. Bu bir eylem çağrısıdır, katılan herkes kendinden sorumludur. Nasıl yapılacağı öğretilemez, olur ve geçer. Harekete kimse mani olamaz. Beni ne durdurur? Hiçbir şey.


Sanatın dönüştürücü gücüne inanıyor musunuz? Nasıl?

US: Kontrol edilemeyen, öngörülemeyen, beklenmedik durumlar/karşılaşmalar dönüştürücü olana giden yolları görünür kılıyor. İnancın da ötesinde, yolu yürüme cesaretiyle gerçekleşecek olan değişimi arzuluyorum.

MK: Dönüştürücü gücüne inanıyorum ama o gücün kimin elinde olduğuna göre değişir.


Size ilham verdiğini düşündüğünüz biri/leri var mı, varsa kimler?

US: Üretim sürecinin her aşamasında beni düşüncesi, yazısı, sorusu, varoluşu, gözü, eli, eylemi ile besleyen dostlarım.

MK: Dikine’nin birbirine ilham veren çeşitli disiplinlerden sanatçılarla bir bağı var. Fotoğraf sanatçısı, kardeşim Barbaros Kayan’ın estetik dilinden ilham alıyorum. Ekip arkadaşım ve aynı zamanda bir yeşil parmak olan Umut Sevgül, yazar Medine Mayıs Akın, bio hacker Serhan Hasdemir, müzisyen Aydın Akın, mimar ve sirk sanatçısı Özgür Kavurmacıoğlu, koreograf Aydın Teker son zamanlarda beslendiğim-ilham aldığım kişiler.


Bir iş üretirken hangi kaynaklardan beslenir, nelerden ilham alırsınız? Rüyalarınızın işlerinize etkisi olur mu?

US: Dokularındaki geçirgenliğiyle bir mekan olarak bedenim. Paylaşılan, saklanan, dışında tutulan, bilinmeyen, girilmeyen, içinden çıkılmayan mekanlar... Yeryüzünden yükseğe, yeryüzünün dibine yönlenen, değişen, yol alan, şimdi burada olan, geçmişte olmuş, yokmuş gibi, varmış gibi yapılan mekanlar... Kaynaktan hareketle çıkar, düşünceden göç ederim.

MK: İş üretirken her şeye gözlemci olarak yaklaşırım. Hayatın ve doğanın mekanik işleyişi bana ilham verir. Son zamanlarda göstergebilim, mimari ve beden üzerinde temellendirdiğimiz bir çekim merkezimiz var. Fizik ve biyoloji içine dalmaktan zevk aldığım konular. Anatomi ve sinir sistemi okumaları bana mikro bir coğrafyayı haritalamak gibi hissettiriyor. Bilmediğiniz bir şeyi rüyanızda göremezsiniz. O yüzden daha çok işlerimin rüyalarıma etkisi oluyor.


Eğer zaten halihazırda bir adı yoksa, üzerinde çalışmakta olduğunuz yapıta adını vermeye ne zaman karar verirsiniz?

US: Başlamayan ya da bitmeyen bir soruya işaret ediyorsa; iş bittikten sonra bile.

MK: O gelir ya da sen onu bulursun. İlla ki olur ama. Uzun zamandır Umut ile beraber Dikine isimli devam eden projemizde yolculuk yapıyoruz. Dikine nereye gidecekse o zaman düşünüyoruz.


Söyleşinin devamını okumak için tıklayın: unlimited

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder