30 Eylül 2019 Pazartesi

William Kentridge ve “The Less Good Idea ”

Güney Afrikalı görsel sanatçı ve tiyatro yönetmeni William Kentridge'ı tanımayan yoktur herhalde. Kentridge; el çizimleri, animasyonları, kuklalarıyla da ünlü, sahnelediği operalar, performans formatında verdiği konferanslar, tiyatro oyunları, sergi konseptleri, açıkhava yerleştirmeleriyle de çok yönlü bir sanatçı. Ne mutlu ki bize, bimeras'ın düzenlediği idans festivallerinden birinde Kentridge'in ünlü performatif konferanslarından birini İstanbul'da seyretme şansına ermiştik.

Kentridge geçtiğimiz haziran ayında 62.si düzenlenen Hollanda Festivali'nde ilk defa uygulanan, festivalin artistik programının bir bölümünü üstlenen “Ortak Sanatçı”lardan biriydi. Kentridge'in "Ortak Sanatçı"lığı paylaştığı kişi ise Kongolu dansçı-koreograf Faustin Linyekula idi. Bu yazı Kentridge hakkında ama, Linyekula'nın, Milo Rau'nun konseptini belirlediği ve başlattığı  "Histoire(s) du Theatre" (Tiyatro Tarih(ler)i) serisinin ikincisini emanet ettiği sanatçı olduğunu belirtmeden devam etmiyim. 


William Kentridge. 
Fotoğraf: Marc Shoul

Festival Kentridge ile Linyekula’ya iki hafta boyunca Amsterdam’ın canlı, çok-kültürlü ve deneysel işlere kapılarını sonunda kadar açan Frascati salonlarını emanet etti. Onlar da kendi işlerinin yanısıra davet ettikleri sanatçılarla Frascati’yi daha da sinerjik bir etkinlik alanına çevirdiler. Dans ve tiyatro gösterileri, söyleşi ve yuvarlak masa toplantıları, enstalasyonlar ve performansların yanısıra Kentridge’in beş yıl önce Johannesburg’un bir banliyösünde açtığı The Centre for the Less Good Idea (Daha Az İyi Fikir için Merkez)’in geçen yıl ve bu sezonki gösteri ve sergi programlarından seçkiler Frascati’deydi. 

Kentridge özellikle bu merkezin gösterilerinde, kanatları altına aldığı Güney Afrikalı genç sanatçıları yalnız bırakmadı, orta metrajlı (yaklaşık 40 dakika süren) işlerin öncesinde, konferans formatındaki ünlü performanslarından bir kaçını sergiledi. “A Defence for the Less Good Idea” (Daha Az İyi Fikir için bir Savunma) Kentridge’in bu merkezi kurma hikayesini, nedenlerini, merkezin yapısını ve amaçlarını tipik Kentridge’vari bir estetikle, yani sahnenin arkasındaki beyazperdeye yansıtılan kendi çizimlerinden oluşan hareketli görüntülerle senkronize bir anlatımla ortaya koyan bir gösteriydi. 
2017’de New York’ta prömiyer yapan “Ursonate” ise ünlü Dadaist Kurt Schwitters’in aynı adlı performansının yine Kentridge estetiğine uyarlanmış haliydi. Ağızdan çıkan anlamsız seslerden oluşan bu kaotik ses senfonisine, sonlara doğru çalgılarıyla bazı müzisyenler de eşlik ettiler. 


Enyangeni. 
Fotoğraf: Zivanai Matangi

İki akşamda da Kentridge’in performanları dans gösterileriyle devam etti. Gösterilerin koreografları Gregory Maqoma ve Nhlanhla Mahlangu idi. Sırasıyla “Requem Request” (Ağıt Arzusu) ile “Enyangeni” (Yükselen); Zulu folklöründen gerek müzikal gerekse koreografik öğeler içeriyorlardı ve "oryantalistlik" tuzağına düşmeden çağdaş bir anlayışla sahneye konmuşlardı. Bunlar nitelik olarak ortalamanın üzerinde gösteriler de olsalar, Kentridge'le birlikte anılmasalar, Avrupa'da sahne alma şansları pek olmazdı sanırım. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder