"..., Konur Sokak'taki İmge Kitabevi'ne de uğradım. Kapının sağındaki bankonun gerisinde, o karayağız delikanlı duruyordu yine. Onu biraz zor tanıdım bu kez, çünkü çalı süpürgesi gibi kocaman bir sakal bırakmıştı. Mermi yerine namlusuna karanlık sürülen bir tüfek yüzünde tıpkı filmlerdekine benzeyen bir sesle çehovvv diye patlamış da çenesini, ağzını ve yanaklarını gözden silmişti sanki, elmacık kemikleriyle alnı görünüyordu sadece. Ben yaklaşıp Sterne'ün Tristiam Shandy'sinin üçüncü baskısının gelip gelmediğini sorunca, delikanlı hafifçe gülümseyerek sakalını kaşıdı ilkin. Sakallı hâline alışamadığımdan mıdır nedir, o an biraz daha dikkatli baktım ona. O da sakalını gözlerimin önünde bıraktı ve hızlı hızlı, gelmez olur mu efendim, fakat siz uğramadınız bir daha, geldi o kitap geldi, ohooo, hem de çok oldu geleli, çok oldu diyerek raflara doğru seğirtti o sırada, alıp geri döndü ve bankonun arkasına geçerek, yüzünü sakalının ortasına yeniden yerleştirdi. Parasını ödedikten sonra kitabı çantama koyup çıktım hemen,..."
- Hasan Ali Toptaş
Everest Yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder