5 Temmuz 2017 Çarşamba

bir binanın bir müzisyene ettiği: elbphilharmonie ve hengelbrock



thomas hengelbrock'un adını ilk defa pina bausch'un "orpheus und eurydice" yapıtının paris opera balesi tarafından 2005 yılındaki sahnelenmesiyle bağlantılı olarak duymuştum.
hengelbrock bu yapımın müzik direktörüydü ve kendisinin kurduğu, bach'la aynı dönem yaşamış saray mimarı balthasar neumann'ın adını alan topluluğu ve koroyu yönetiyordu. barok müzik konusunda uzmanlaşmış hengelbrock ve balthasar neumann topluluğu bu yapım için paris operası'nın orkestra ve korosunun yerini almıştı.
gerek "orpheus und eurydice"nin o tarihten beri paris operası'nın programındaki her tekrarında, gerekse de 2008 prodüksiyonunun dvd kaydında hengelbrock ve orkestrasının mükemmel yorumuna kulak vermek mümkün.



bausch, opera literatüründe fransızca ve italyanca versiyonlarıyla bilinen ve yıllardır hep bu iki dilden birinde icra edilen gluck'un operasını 1975'te wuppertal operası'nda ilk defa yorumladığında almanca çevirisini kullanmış ve o zamandan beridir de her yeni sahnelemede bu versiyonu tercih ediyor.
bausch'un yapıtı 2005 yılından beridir sadece paris opera balesi'nin repertuvarında; sahneleme hakkı da sadece onlara ait, bausch'un kendi topluluğu tanztheater wuppertal bile değil.
bu vesileyle bausch'un bu olağanüstü yapıtının önümüzdeki sezon yine paris opera balesi'nin programına dahil edildiğini; 24 mart - 6 nisan 2018 tarihleri arasında opera garnier'de sahneleneceğini not düşmüş olayım.

bausch ile hengelbrock'un yolları nasıl kesişmiş; gluck'un operasını artık kimse almanca yorumlamazken (bu versiyonun kaydını bulmak bile çok zor), hatta klasik müzik çevrelerinde bunu yapmak doğru bile bulunmazken hengelbrock nasıl bu işi kabul etmiş; bilmiyoruz.
bildiğimiz, hengelbrock ile bausch'un ilk karşılaşması: gösteri sanatları alanında önayak olduğu projelerle sanatçılara çığırlar açtıran, avantgarde kültür adamı (bunun en önemli örneği ruhrtrieannale'nin fikir babası olması) belçikalı gerard mortier paris ulusal operası'nın genel sanat direktörüyken 2005'te bu prodüksiyon için bausch ile hengelbrock'u yanyana getirmiş. hengelbrock, kendisini konu eden 2011 tarihli belgeselde o karşılaşmayı şöyle anlatıyor: "pina bausch çok sessiz, şüpheci ve ürkekti. ben de öyle. mortier'in odasında karşılıklı otururken bausch hiç konuşmadı, sadece arka arkaya sigara içti. yaklaşık yarım saat kadar hiç konuşmadan oturduk."

aslında derdim bausch'tan ve "orpheus und eurydice"den değil, hengelbrock'tan bahsetmek. ancak, john guare'nin "altı derece uzak" oyununda konu ettiği gibi, dünyadaki herkesin birbiriyle, tanıdığı altı kişi yoluyla ilişkili olduğu teorisinin ötesinde, gösteri sanatları alanında olup da pina bausch'la bağlantılanmak için altı kişiye bile ihtiyaç olmadığı için, hengelbrock diye başlayınca, devamı bausch'la geldi.



hengelbrock balthasar neumann topluluğunun kuruculuğu dışında sekiz yıldır ndr senfoni orkestrası'nın genel sanat yönetmenliğini ve şefliğini yürütüyor; yani son yılların kültür-sanat alanındaki en sansasyonel binası olan elbphilharmonie'nin evsahibi olan orkestra.
dolayısıyla, 11 ocak 2017'deki şaşaalı açılışın müzikal programını yapan ve orkestrayı yöneten thomas hengelbrock'tu. "şaşaa" kelimesini konukların kıyafetleri, takıları, resepsiyonda sunulan yemekler ve mekanın dekoru anlamında değil, müzik parçalarının seçimi ve konserin süresi için kullanıyorum.



konser hamburg'un evladı brahms'tan, barok şarkılara, mendelssohn bartoldy'den britten, zimmermann, messiaen gibi çağdaş bestecilere, wagner'den, özel olarak bu açılış için yapıt sipariş edilen, günümüzün yaşayan en önemli bestecilerinden wolfgang rihm'e uzanan ve beethoven'ın ünlü 9. senfonisi'nin ünlü korolu son bölümü ile noktalanan dört saatlik bir maratondu.
dört saatin çoğu müzik, azı konuşmaydı. konuklar arasında almanya şansölyesi angela merkel de vardı. ara verildiğinde spikerin "konseri nasıl buldunuz?" sorusuna merkel, "programın böyle parça parça olması yerine, keşke bir-iki yapıtı baştan sona dinleseydik, ama kent yaşamının tam ortasındaki bu çağdaş ve dinamik binaya böyle çok renkli, çok sesli bir program belki de daha çok yakışıyor" gibisinden bir cevap vermişti.
elbphilharmonie'nin açılış konserini merak edenler internette hala bulup izleyebilirler: işte adreslerden biri.












(fotoğraflar: mehmet kerem özel)

70 milyon yerine 700 milyona çıkan maliyet, 5 yıl yerine 15 yıla çıkan inşa süresi; herzog & de meuron gibi iki yıldız mimarın hayal-ve-gerçekleştirme-güçleri, yasuhisa toyota gibi dahi bir akustik uzmanının hassasiyeti; bunların hiçbiri elbphilharmonie'nin merkezindeki büyük orkestra salonunun akustiğinin dünyanın en iyi 10'u listesine girmesini sağlayamadı maalesef.
salonun beş kata yayılan fuayelerinin ve iç hacminin mimarisi o kadar nefes kesici ki, fotoğraf çekmeye doyamıyorsunuz, ancak akustiği, mimari tasarımının esinlendiği berlin'deki philharmonie binasının akustiğinin yanına bile yaklaşamıyor. mayıs ayında bir orkestra konseri dinleyerek bizzat deneyimlediğim üzere, salonun akustiği biraz gevrek; yankısı az; müzik mekanlaşamıyor, yayılamıyor, uzayamıyor. halbuki bu mekanda, en çok mekanlaşmaya ihtiyaç duyan klasik ve romantik müzik repertuvarı seslendirilecek. burası barok orkestralar için bir oda müziği salonu değil; keza çağdaş müziğin alıcısının klasik ve romantik dönem kadar olmadığı da malum; dolayısıyla yakın gelecekte değil ama tahmin edilebilir bir zamanda 2100 kişilik salonun fazlaca pohpohlanan şöhretinin, akustik yetersizliğinin tehdidi altında olacağı kesin.

hoş, seyirciden yana sorun yok; reklamı o kadar ustaca yapılıyor ki! açılış sezonuna bilet bulmak imkansızdı; ben biletimi 10 ay önce, biletlerin satışa çıktığı 2016 ağustos'unda almıştım. önümüzdeki sezonun biletleri ise 15 gün önce çıktı ve neredeyse tümü şimdiden tükenmiş bile. ancak bu çılgın talep, aynı bilbao'daki frank gehry tasarımı guggenheim müzesi gibi, "şov mimarisi"nin, yani zarfın, nasıl ustaca bir reklam aracına dönüştürüldüğüne iyi bir örnek, yoksa mazrufun niteliğine kanıt teşkil etmiyor. değil mi ki, mayıs başında bu salonda berlin philharmonie'yle konser veren efsanevi şef sir simon rattle, kendisiyle yapılan röportajda, tam da ertesi gün berlin'e döndükleri akşam kendi salonlarında verdikleri konser sonrasında bütün orkestra üyelerinin "oh be, işte bu!" dediklerini belirtiyor, bu kıyaslama her şeyi apaçık kulaklara duyuruyor. sadece rattle ve berlin philharmonie üyeleri de değil, gazetelerde de pek çok alman müzik eleştirmeni salonun akustiğine verdi veriştirdi. bence akustik o kadar kötü değil, ama tabii, mimariyle yaratılan imajın yükselttiği mükemmeliyet çıtası herkesin beklentisine tavan yaptırdı.

işte bu noktada; bu müthiş yatırımın ilk bir-iki, belki beş senelik izdiham sonrasını garantilemek isteyen işletmeciler (yani binanın sahibi olan hamburg belediyesi, bölge yönetimi ve salonun programını hazırlayan özel konser şirketi) devreye girmiş olmalı.
önce, geçenlerde gazetelerin birinde bir konser eleştirisine denk geldim: "thomas hengelbrock bu orkestra ve bu salon için doğru şef mi?" diye bitiyordu yazı. nerden çıktı şimdi bu densiz yorum derken, üzerinden uzun bir zaman geçmeden bir de ne görelim: hengelbrock ndr senfoni orkestrası'nın şefliğini 2018/19 sezonu öncesinde bırakacağını açıkladı; kendi diğer artistik projelerine ağırlık vermek istiyormuş.
ve daha bu haber eskimeden esas haber patladı: dünyanın en iyi beş -belki de üç- orkestrası içinde yer alan new york philarmonic'in şefliğinden, son yıllarda bu dev orkestrayı bir sürü yeni ve dinamik fikir ile yenilediği halde ani ve garip bir şekilde ayrılan, daha 50 yaşındaki alan gilbert ndr senfoni orkestrası'yla anlaşmış.
geçen hafta, dünya ligine oynayan bir konser salonu dünya liginde bir şefe ihtiyaç duyar (dolayısıyla dünyanın zirve şehrinden şef ithal eder) mantığının hakim ve hatta açıkça dillendirildiği bir basın toplantısıyla alan gilbert ile elbphilharmonie tanıştırıldı; gerçi eski yıllarda konuk şef olarak yakın işbirliği içinde olduğu orkestra bildik onun için, esas yenilik: bina.


8 yıllık şefliği döneminde elbphilarmonie'nin açılış tarihinin durmadan ertelenmesinin stresini, heyecanını, hayalkırıklığını ve çoşkusunu yaşamış olmak (mesela hengelbrock'u anlatan 2011 tarihli belgeselde şef ile binanın artistik direktörünün inşaatı birlikte gezme görüntülerinin üzerine üst ses açılış tarihi olarak 2014'ü telafuz ediyordu); tam artık rahata erdik ve mekanın keyfini çıkaracağız, keşfedeceğiz, denemeler yapacağız diye düşünürken belki de; topluluktan ve binada ayrılacak olmak hengelbrock için garip bir his olmalı... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder