geçen yaz midilli'den, imkanım olursa buraya her yaz gelmek isterim diyerek ayrılmıştım. imkan oldu, bu yaz midilli'de dört gün geçirdim.
geçen yılki gezim molyvos-eftalou merkezliydi. bu sefer, araba da kiralayıp adanın diğer köylerini-kumsallarını keşfe çıktım.
konaklama merkezim yine molyvos'tu. geçen yıl gözüme kestirdiğim otele üç ay öncesinden rezervasyon yaptırdım. şansıma deniz tarafındaki odalardan birine yerleştim. ilk iki günü molyvos'ta; hemen otelin önünden -açıldıkça geri dönüp bakınca kalesi ve eteğindeki yerleşimle molyvos'un enfes manzarasına hakim- denize girip bol bol yüzerek geçirdim.
diğer iki günün ilkinde, rotam adanın dağ köyü agiasos idi.
dar sokakları, çiçek ve yeşille hayatlandırılmış aralıkları, üstüste binen evleriyle agiasos tam bir dağ köyü. tarihi 1200'lere gitmesine rağmen, yangınlar geçirdiği için, köyün neredeyse bütün binaları 1850 sonrasından kalma.
köy 1170 yılında inşa edilen manastırın etrafında kurulmaya başlamış. dağ başındaki manastırın nedeni ise 8. yüzyıldan kalma panayia i vrefokratousa (meryem ve kutsal bebek) ikonası. bu ikona sebebiyle panayia (meryem ana) kilisesi bütün yunanistan'ın en kutsal mekanlarından biri sayılıyor; burası aynı zamanda önemli bir hac merkezi de. özellikle her yıl 15 ağustos meryem ana bayramı'nda burada özel bir ayin ve kutlamalar gerçekleşiyormuş.
[bu arada; benden uyarması, 15 ağustos haftasında yunanistan'a gitmemek lazım. hele de, benim gibi, yunanistan'ı doğallığı, bakirliği ve sakinliği dolayısıyla tercih edenler bu tarihten özellikle uzak durmalılar. meryem ana bayramı yunanistan'ın en önemli ve kutsal tatili (bizim şeker ve kurban bayramları gibi) ve bütün rumlar sayfiye yerlerine akın ediyorlar; feribotundan oteline, çarşısından lokantalarına her yer aşırı kalabalık oluyor.]
meryem ana kilisesi'nin içi, duvarlarından özel yapım panolara kadar hıncahınç, farklı
tarihli, farklı dini konuları içeren ikonalarla kaplı; hafif loş, serin
ve özellikle de ruhaniyeti yoğun bir mekan. kilisenin kuruluş nedeni
olan ikonanın etrafı adaklarla, isteklerle dolu.
agiasos'a vardığınızda, aşağı mahallede arabanızı park edip, merkeze yürüyerek gidiyorsunuz. aşağı mahalle-merkez dediysem, köyde mesafelerin en uzağı 10 dakika bile sürmüyor. bir saat içinde bütün köyün sokakları gezmiş, kilisenin bulunduğu meydana dönmüş oluyorsunuz.
bir sürü dükkan var; çarşısı ise böyle bir dağ köyü için oldukça yayılmış durumda; ancak dükkanların çoğu kapalı.
kilise meydanına bakan susamlı pastanesi'nin mamülleri enfes; hele acıbadem kurabiyesine doyamadım.
agiasos'un seramikçiliği ve ahşap oymacılığı meşhur. seramikçilerden birini özellikle tavsiye ederim. hemen kilisenin ana kapısının karşısında sağ köşede bir dükkan. genç bir hanım hem tasarlamış, hem üretiyor hem de satıyor. yiota soulakelli'nin seramikleri -belki çok beylik bir laf olacak ama- gelenekselle çağdaşı birleştiren hoş tasarımlar..
agiasos rumlar için her ne kadar dini açıdan önemli bir merkezse de, yabancı turistlerin yoğun olarak uğradığı ve konakladığı bir yerleşim değil. bu yüzden köydeki her lokantada taze yemek olmayabiliyormuş.
ben, seramikçi hanıma rica ettim, bir lokanta önermesini. aşağı mahallede bulunan stela dageli'nin yeri'ni (katsampos) tavsiye etti. yemeklerin günlük ve lezzetli olduğunu söyledi. gerçekten de, basit ama çok lezzetli bir öğle yemeği yedim.
domates soslu kuzu etli spagetti ve yumurtalı-peynirli kabak tava, yanına yunan salatası ve retsina ile mükemmel bir öğle ziyafeti çektim.
ah danzon bugünler de hangi yunan adasına gitsek diye düşünürken yapılır mı bu :)
YanıtlaSilaralarından seçmesi zor, ama hangisine gidilse memnuniyet garanti :)
YanıtlaSilEvet evet biz de karar verdik zaten, bugün yola çıkıyoruz
YanıtlaSiliyi seyahatler.. izlenimlerinizi merakla bekliyorum :)
YanıtlaSil