perşembe-cuma akşamları dünyanın en iyi çağdaş/modern dans topluluklarından nederlands dans theater'i bir kere daha konuk ettik kentimizde.
topluluğun 1994'de 2. grubunu, 2004'de 1. grubunu ağırlamıştık, bu sefer yine 2. grup geldi. söz konusu ndt olunca 1 veya 2 çok fark etmiyor; 2'ler biraz daha gençler, ama en az 1'ler kadar iyiler; neticede 1'e dansçı 2'den yetişiyor.
bir jiri kylian şaheseri ile başladılar programa: "sleepless".
bir türlü uyku tutmayan bir gecenin absürd, gerçeküstü, tekinsiz ve huzursuz atmosferini teatral düzenlemelere fazlaca bulaşmadan, dansın ve hareketlerin saf diliyle anlattıldığı bir yapıt "sleepless".
sahnenin arkasına yerleştirilmiş üzerinde belli aralıklarla yırtıklar/yarıklar olan beyaz perde, uykusuzluğun yarattığı halüsinasyonlara imkan veren bir öge olarak kullanıldı; dansçıların bedenlerinin parçalanmasına, beklenmedik anlarda kaybolmalarına ve tekrar ortaya çıkmalarına, ışık-gölge oyunlarıyla eğilip bükülerek ilüzyonlar yaratılmasına olanak sağladı.
müzik de; ani kesintiler, yırtılmalar içeren ve zaman zaman biteviye devam eden alacakaranlık-kuşağıvari kompozisyonuyla yapıtın atmosferini kuvvetlendirdi.
akşamın ikinci yapıtı, genç dansçı-koreograf fernando hernando magadan'ın "deux ex machina" idi.
yine içinden geçilen perdelerin (bu sefer birbirinden ayrı beş kapı olarak) kullanılması ve yine uyku-rüya-ilüzyon benzeri bir atmosferi anlatması açısından "sleepless"ın arkasından, benzer biçim ve içeriğin bir çeşitlemesi olarak hoş bir yapıttı.
yapıt latince "deux ex machina" kalıbının anafikrini kullanarak; içinden geçildiğinde kaybolunan, başka bir mekana veya zamana ve diğer bir cinse (erkekse kadına) dönüşerek diğer tarafından çıkılan kırmızı kadife perdeli kapılar yoluyla ilüzyon sanatının yüzyılbaşındaki atmosferini kuruyordu sahnede.
aynı zamanda; beklenmedik anlarda beklenmedik yerlere yolculuk eden erkek karakterin, yolculuğuna kırmızı kadifeden bir tiyatro/sinema koltuğunda başlamış olması ve sonda siyah-beyaz bir film görüntüsünün içinde uzaklaşarak kaybolması da yapıtın yüzyılbaşı atmosferini kuvvetlendiriyordu.
italyan barok bestecilerinin melodik ve hareketli müziklerinin eşlik ettikleri yapıt, ilüzyonun ciddi tarafından ziyade eğlenceli, komik ve keyifli tarafını öne çıkarıyor, seyirciyi şaşırttığı kadar güldürüyordu da.
"deux ex machina" 25 dakika gibi kısa olan süresi düşünüldüğünde içinde fazlaca sekans barındıran, giriş-çıkışları ve dekor hareketi abartılmış, gereksiz yere komplikeleştirilmiş bir yapıttı.
programı sonlandıran, ohad naharin'in "minus 16" ise; nisan 2010'da akram khan gösterileri ile başlamış ve aralıklarla sekiz ay sürmüş olan ajans2010 projesi dansplatform-istanbul'un da kapanışını yapıyor olması açısından çok eğlenceli, cümbüşlü ve sürprizli bir yapıttı.
"minus 16" birbiriyle çok da alakalı olmayan bölümlerden oluşuyordu. ilk önce dansçılar teker teker sahneye gelip ilginç ve komik figürlerle dans ettiler. ardından sandalyelerle sahnede geniş bir yarım çember oluşturup ayin niteliğinde durmadan tekrarlanan ve gittikçe esrimeye varılan bir koreografi eşliğinde siyah pantalon-ceket-şapkadan oluşan elbiselerinden kurtuldular. sonra, teker teker, kendilerinden bahsettikleri ses kayıtları eşliğinde solo figürler yaptılar. ardından gösterinin -hele de bizim ateşli, kıpır kıpır seyircimiz için- en cazip bölümünde dansçılar seyircilerin arasına karışıp her biri bir seyirciyi sahneye çıkardı ve beraberce ça ça, mambo gibi salon dansları icra ettiler. seyirciden büyük alkış alan bu "interaktif" bölümden sonra, sakin bir chopin eşliğinde yapıt sonlandı.
topluluk aynı biteviye hareketlerle tükenirken her seferinde tek bir dansçının farklı bir hareket yaparak sürüden kopması yoluyla bireyin önemini vurgulayan veya dansçılarının kendilerini anlatması, seyircinin sahneye çıkarılması gibi sahne-salon arasındaki dördüncü duvarı yıkmaya yönelik; çok fazla yaratıcı olmayan ve yeni bir söz söyleme gereği duymayan, daha çok keyifli vakit geçirmeye yönelik, biraz popülist ama son kertede cazibeli bir yapıttı "minus 16".
...
genellikle orta karar, seyircimiz tarafından kolay algılanıp kolay beğenilecek ve çoğunluğu istanbul'a ve türkiye'ye daha önce gelmiş (akram khan, sylvie guillem ve louise lecavalier'i bir kenarda tutarak) topluluklarla oluşturulmuş dansplatformistanbul'un umarım en büyük yararı istanbul'da çağdaş ve modern dansa meraklı bir seyirci kitlesi olduğunun ve istanbul'un artık "mainstream" kimlikli bir dans festivaline evsahipliği yapma zamanının geldiğinin fark edilmesini sağlamak olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder