eğer kitap ile, kitap okuma ile özel bir ilişkiniz varsa bu performans tam size göre. eğer herhangi bir ilişkiniz yoksa da, sizi kitaba, kitap okumaya özendirebilir, cezbedebilir. yani her iki durumda da deneyimlemeyi deneyin derim.
öyle seyirciyi katılımcıya dönüştüren performanslardan çekiniyor, haz etmiyor veya bu tarz performanslar ilginizi çekmiyorsa da, bence bu işe bir şans verin, belki -yok belki değil, mutlaka- fikriniz değişecek. ama elinizi, ayağınızı çabuk tutun, çünkü 13 şubat'ta bitiyor.
iki kişi olmalısınız, illa birbirinizi tanıyor olmanız gerekmez, ancak performans ancak iki kişiyle gerçekleşebiliyor.
size ipod'lu birer kulaklık veriliyor. arter'in kütüphanesine alınıyor, yan yana birer masaya oturtuluyorsunuz. masaların üzerinde üç-dört kitap ve birer not defteri var. kulaklıklarınızı takıyor ve direktifleri takip ediyorunuz.
yaklaşık 50 dakika boyunca; kütüphanenin, kitapların, anlatıların, görsellerin, kelimelerin, seslerin, sayfaların, kağıtların ve kağıtların üzerindeki basılı harflerin dünyasında, ellerinizin, parmaklarınızın, yanınızdaki kişinin ellerinin ve parmaklarının izinde, mevcudiyetinizde ve tahayyülünüzde dolaştırılıyorsunuz.
"the quiet volume" kütüphane mekânıyla, kitap nesnesiyle ve yanınızdaki diğer özneyle ilişki kurmanızı, hafızanızı ve tahayyül gücünüzü tetikleyen; görme, duyma ve dokunma duyularınızı harekete geçiren müthiş keyifli bir deneyim.
bu iş, ant hampton'ın 2007'den beridir farklı projelerle geliştirdiği ve kamusal mekânlarda seyircilere icracı olma deneyimi yaşatan özgün performans biçimi autoteatro'nun bir örneği. autoteatro projeleri için her seferinde farklı sanatçılarla işbirliğine giden hampton bu sefer çağdaş ingiltere tiyatrosunun çok ama çok önemli isimlerinden tim etchells ile çalışmış.
"the quiet volume" 2010'dan beridir almanca'dan ingilizce'ye, yunanca'dan ispanyolca'ya, japonca'ya ve şimdi de türkçe olmak üzere 13 farklı dilde ve sayısız şehirdeki kütüphanelerde gerçekleştirilmiş.
bu deneyimi arter'in butik ölçüdeki kitaplığında değil de, istanbul'un büyük boyutlu, hacimli ve kalabalık bir kütüphanesinde (mesela sevinç-şandor hadi'lerin maalesef bir kaç gün önce yıkılmış olan benzersiz istanbul üniversitesi beyazıt kütüphanesi,veya yine hadi'lerin boğaziçi üniversitesi merkez kütüphanesi veya sedad hakkı eldem'in taksim atatürk kütüphanesi'nde) yaşantılamış olmak herhalde çok daha benzersiz olurdu.
yine de; küratör selen ansen'e arter performans programının "katılma" başlıklı bölümü kapsamında bu işi türkiye'ye getirdiği, türkçe versiyonunu hazırlattığı, istanbul seyircisiyle buluşturduğu, bu sayede sanatını daha önceden tanıdığım tim etchells'in bir işinin istanbul'a gelmesini sağladığı ve daha önceden tanımadığım ant hampton gibi önemli bir çağdaş sanatçıyı tanımama vesile olduğu için teşekkür ederim.
Harikaymış, zaten katılamazdım ama böyle işlerin var olduğunu bilmek bile güzel. Teşekkürler.
YanıtlaSil21 şubat'a kadar uzatıldı, belki uygun olur katılırsınız..
Sil