14 Ağustos 2012 Salı

bulgakov'a giriş


mihail bulgakov'un (1891-1940) adını ilk ve son defa, istanbul festivalinin parçalara ayrılmadan önceki yıllarından birinde akm büyük salona konuk olmuş bir rus tiyatrosundan izlediğim "köpek kalbi"yle duymuştum.
o yapımdan en güçlü şekilde aklımda kalmış olan, sahne zemininin bütünüyle kül rengi kumla kaplı oluşuydu...

bu yaz; önce, bir arkadaş bulgakov'un "üstad ile margarita" romanından hayranlıkla bahsetti, sonra, bir tiyatrocu avignon festivali'nde seyrettiği simon mcburney-complicite uyarlaması "üstad ile margarita" hakkında övgü dolu bir yazı yazdı. beni de aldı bir merak, bulgakov'u daha yakından tanımak istedim.

tatile çıkmadan önceki son gün uğradığım kitapçıda "üstad ile margarita" yoktu, "bir ölünün anıları" ve "moliere efendi" vardı, aldım. tatilde ikisini de okudum; bulgakov'a ben de hayran kaldım, daha "üstad ile margarita"yı okumadan.
edindiğim iki kitap da, tesadüf, tiyatro/tiyatrocular hakkındaydı. birinin adından belliydi zaten, diğeri sürpriz oldu.



 
ingilizceye "black snow" olarak çevrilmiş, özgün adıyla türkçeye aktarılan "bir ölünün anıları", tiyatro oyunları da yazmış olan bulgakov'un tiyatrocular hakkında bir romanı. kendi deneyimlerinden, hayatından (yazdığı bir oyunun sahnelenme macerasından birebir) esinlenen, sahnenin arka tarafını ince bir alayla gözler önüne seren, 1920'ler rus tiyatrosuna, özellikle de stanislawski'nin başında olduğu moskova sanat tiyatrosu'nun mutfağına dair müthiş eğlenceli, okuması çok keyifli, hiciv yüklü bir yapıt.
"bir ölünün anıları"nın metni ve anlatımı satirik olmasının yanısıra hınzır da; zaman, mekan sıçramaları içeriyor, hafif bir gerçeküstücü tona da sahip.
kitabı okurken, zihnimde complicite topluluğunun gösterilerini kısaca tanıtan video klipteki görüntüler, "teatral bir roman" olarak tanımlanan "bir ölünün anıları"nın tam da sahneye uyarlanması uygun, tiyatrocular için farklı anlatım biçimleri denemek adına olanaklar içeren bir metin olduğunu düşündüm. eh, simon mcburney'in daha önce başka bir bulgakov metnini ("köpek kalbi") ve bu yıl da "üstad ile margarita"yı sahnelemesine şaşırmamak lazım.
internette biraz araştırma yapınca "bir ölünün anıları"nın da, içimden geçtiği gibi, tiyatroya uyarlandığını gördüm; keith reddin 1993 yılında "black snow" adıyla çok başarılı bir uyarlamaya imza atmış; o zamandan beri tiyatro toplulukları bu metni sahneliyorlarmış. örneğin 2009'da abd-austin'deki tutto theatre'ın sahneye koyduğu yapım o sene bütün ödülleri toplamış.


okuduğum bu iki yapıtını düşündüğümde, bulgakov'da beni etkileyen birincil öğe, iki yapıtta da metnin çağdaş bir kurgu içermesi. öyle ki, "bir ölünün anıları"nın genel kurgusu, son günlerde okuduğum hakan günday'ın "kinyas ve kayra"sına bile benziyordu; ölecek olan bir kişi yazdıklarını bir yazar'a mektupla yollar ve yazar bu metinleri yayınlar, bizler bu sayede yazılı malzemeye ulaşmış, onu okumuş oluruz. elimizde tuttuğumuz kitabın kapağında adı yazan yazar, metnin içinde de yazar olarak geçer.
"moliere efendi"de de benzer bir durum sözkonusu; özellikle kitabın başlangıcında, yazarımız (yani bulgakov) moliere'in doğumunu anlatırken bir yandan da ebe ile konuşur, onu uyarır; ona, doğurttuğu bebeğin geleceğine dair keyifli açıklamalarda bulunur.
anlatılanın bir anlatı olduğunun farkına vardırılması bir bakıma, brecht'in öncüsü olduğu yabancılaştırma efektlerinden biridir.

iki roman hem içerikleri hem biçimleriyle zevkli dakikalar yaşattılar bana.

...



"bir ölünün anıları" pinhan yayıncılık'tan çıkmış. haziran 2012 tarihli; çok yeni.
osman çakmakçı'nın rusça'dan çevirisi tatmin edici. kitapta dizgi hataları var; biraz daha özenilebilinirdi diye düşünüyorum. bir de; kapakta neden bir brueghel tablosunun kullanıldığını çözemedim.

"moliere efendi" ise everest'ten.
bu roman türkçede ilk defa 1985'te yayınlanmış, everest'teki baskısı ise yine çok yeni: şubat 2012.  özdemir ince'nin daha önceki baskılarda da kullanılan ve fransızcadan yaptığı çeviriyi, sabri gürses rusça aslıyla karşılaştırmış.
everest'in kapağı oldukça özenli, kitabın içeriğine ve bulgakov'a yakışan bir "tiyatrallik" içeriyor. kapaktaki "toplu eserleri" ibaresinden anladığım everest zaman içerisinde bulgakov'un bütün eserlerini (rusçadan çevirilerle) yayınlayacak. zaten 2012'de "üstad ile margarita"nın da, "moliere efendi" ile benzer bir kapak tasarımıyla bir dizi oluşturacak şekilde, rusça çevirisi everest'ten yayınlandı.
bu romanın, eski bir tarihte can yayınlarından çıkan ve sanırım rusça dışında bir dilden çeviri olan "usta ile margarita" adlı bir versiyonu ve ayrıca ntv yayınlarından çizgi-roman formatında bir baskısı da mevcut.

4 yorum:

  1. Bulgakov henüz okuyamadığım yazarlarda, Usta ile Margarita'yı kısmetse bu aralar okuyayım, hem yazıyı da görmüşten işaret kabul edelim. :)
    Eline sağlık. :)

    YanıtlaSil
  2. sanırım usta ile Margarita eski baskısında fransızcadan çevrilmişti...Bulgakov gerçekten az biliniyor Türkiye'de...

    YanıtlaSil
  3. Usta ile Margarita'ya başlayacağım ben de. Bulgakov'dan daha önce hiç okumamıştım ama kitap hep aklımdaydı, bir köşede duruyordu.

    *Aydın Emeç çevirisi var bende. Bulgarcadan çevrilmemiş olabilir gerçekten de.

    YanıtlaSil
  4. teşekkür ederim böcek yiyen peygamber...

    zefir yazın,
    evet bulgakov türkiye'de az biliyor ama ne garip kötü çevirilerle "köpek kalbi" yayını var. bence everest'in toplu eserler dizisi bulgakov'un türkçe'de hakkıyla tanınmasını sağlayacak..

    alkım,
    tavsiyem "usta iel margarita"nın rusçadan çevrilmiş versiyonunu okumanız..

    YanıtlaSil