2 Şubat 2010 Salı

hommage à pina bausch, wuppertal - waldfriedhof varresbeck, 31.01.2010

ormanın içinde küçük bir göl, gölün etrafında yükselen tepeler, etrafında sayısız upuzun ağaç, gölün bir ucundan kıvrılarak çıkan bir dere...
her yer kar, diz boyu... gölün bir kısmı buz tutmuş, diğer kısmı zifiri karanlık, yüzeyi ayna gibi, karşı tepenin karlı upuzun ağaçları yansıyor içine, sanki ağaçlar gölün içinde de devam ediyorlar, yeryüzünün derinliklerine uzanan kökleri gözüküyor... sakin, sessiz...

kar, küçük göl, upuzun ağaçlar... sanki bir pina bausch yapıtı... hemen akla gelenler; biraz "nefes" biraz "tanzabend II - madrid"...
koca bir kaya başucu taşı; o da "vollmond"dan veya "o dido"dan...

bir mezarlık, orman içinde, almanların tabiriyle "waldfriedhof"... normal mezarlıktan bir patika ile uzaklaşınca önünüze çıkan bir iki mezar taşı... başkaları da var evet, pina yalnız değil, ancak yukarıda anlattığım doğa manzarasını seyreden tek mezar pina'nınki.

pina bausch çok özel bir insandı.
etrafına da hep özel insanları toplamış olmalı. eşi ve oğlu da özel insanlar olmalılar. yoksa pina'ya bu kadar yakışan, sanki pina'nın yapıtlarından çıkma, pina'nın ruhunu bu kadar yansıtan böyle bir ebedi dinlenme mekanını hazırlayamazlardı...

pina'nın yaşarken ürettiği yapıtlarla dünya üzerinde binlerce insanı büyüleyen, başka dünyalara götüren ruhu, ebediyen yattığı yerde yaşamaya devam ediyor...

...


annemle, karlı bir pazar öğleden sonrasında wuppertal'in tepelerinden birine, mezarı bulabileceğimize emin olmadan gittik.
mezarlık kapısından içeri girdiğimizde kimse yoktu; sessiz, ıssız ve sakindi...

etrafta "pina" tabelalarının olması gerektiğini biliyorduk, ama ya kaldırılmıştılar ya da kardan gözükmüyorlardı.
pina'nın mezarının, mezarlığın orman kısmında olduğunu biliyorduk, ama ormanın ne tarafta olduğunu bilmiyorduk..

dışarı çıktım, birilerini görür müyüm diye...
orta yaşlı bir karı koca yaklaşıyorlardı, "burası varresbeck waldfriedhof mu" diye sormama kalmadan "evet... pina bausch için mi geldiniz" dedi hanım, "evet" dedim.
gözleri ışıl ışıldı, kibar ve ilgili yardım etmeye çalıştı, pina bausch'un mezarının yerini tam bilmiyordu, kabaca tarif etti, en azından ormana giden patikayı gösterdi...

annemle o yöne yürümeye başladık...
mezarlığın ana yürüme yolundaki karların üzerine daha çok basıldığından güzergah belli oluyordu, ancak ilerledikçe ayak izleri kalmadı...
hafif kıvrılan yol çatal yaptı, hangi yöne gideceğimizi bilmez etrafa bakarken, annem "pina!" diyerek küçük bir levha gösterdi.

ormana giden patikadan belki o sabah, belki de daha önce geçilmiş olmalıydı, çünkü ayak izleri silinmişti; diz boyu kar vardı.
ormana doğru ilerledik...

bir anda aklıma, cep telefonumun hafızasında pina'nın "vollmond" yapıtının müzikleri olduğu geldi.
açtım, balanescu quartet'ten "life and death"i çalmaya başladım...
ve, önümüzde daha ne kadar yol olduğunu bilmeden, öylesine, fotoğraf makinasının videosunu çalıştırdım; planlamadan, o anda, nasıl gelecekse öyle, çekmeye başladım.
sonrası...

sonrası; doğanın ve duyguların yoğunlaştığı saklı, kuytu bir mekan... sessizliğin içinden, derinden gelen bir müzik... gözyaşları... iki pembe gül... etraflarındaki karı eritmiş iki küçük mum... istanbul'dan gelen iki kişinin pina'ya bıraktığı, beyaz kağıda turuncu kalemle yazılmış kısa bir not...

ve; doğaya, pina'ya ve ona bu yeri hazırlayanlara hayranlık...



hommage à pina bausch
wuppertal - waldfriedhof varresbeck
31.01.2010

3 yorum:

  1. gerçekten pina'nın sadeliğine, zarafetine yaraşır bir yer...

    pina'yı bu kadar incelikle, özenle ve kendine has çoğaltmış olmanı, pina'nın senin sahnenden hayatımıza katmaya devam ettiği bir güzellik olarak görüyorum.

    o da, biz de şanslıyız..

    iyi ki varsın...

    YanıtlaSil
  2. ahh ne güzel anlatmışın, ne güzelmiş.. iyi ki gitmişin Kerem'ciğim...

    YanıtlaSil
  3. dünyaya güzellikler getiren ınsanlardan birine yakısan bir yermis.. ve sen aşkla yaşıyorsun...

    ıyıkı dünyaya ugramıs pına...ve sen de ıyıkı varsın..harika müzik ve vıdeo ıcın ayrıca tesekkürler.

    YanıtlaSil