6 Mart 2013 Çarşamba

atatürk kültür merkezi - fotoğraflar, anılar..





































nice haziran akşamlarında güneş batarken ışığın yumuşayıp sarı sıcak bir renk aldığı, gölgelerin uzadığı fuayesinde biraz sonra başlayacak konser veya gösteriyi heyecanla beklediğim;
nice kış gecelerinde etraf kupkuruyken girip üç saatlik operalar sonrasında lapa lapa kar yağarken dışarı çıktığım;
nice cumartesi sabahında idso konseri öncesinde büfesine divan'dan gelen croissant ve kahve ile kahvaltı yaptığım;
nice cuma sabahlarında ders ekip, arkadaşlarımla senfoni'nin genel provasını izlediğim;
güneşin ilk ışıklarında ayaz olan önündeki gişe meydanında nice konser ve festival kuyruğunda bilet almak için saatlerce -ve hatta bazen gecelerce- beklediğim;
yine önündeki meydanda buluşmak için nice arkadaşıma veya ilk defa tanışacaklarıma randevu verdiğim;
nice defalar arabayla gümüşsuyu trafiğinde kalıp gösteriyi kaçırma tehlikesi atlattığım;
nice defalar otoparktan kapısına rüzgar yiye yiye yürüdüğüm;
çoğunlukla ikinci balkonundan nice festival konseri izlediğim;
çocukken nice opera gösterisinde uyumamak için ayakkabılarımı çıkarıp soğuk zemine çoraplarımla bastığım;
beni büyüleyen nice yerli ve yabancı sanatçıyı ve gösteriyi büyük salonu'nda izlediğim;
galerisinde nice sergi gezdiğim;
sinemasında nice filmler, oda tiyatrosu'nda nice piyesler izlediğim;
imza almak için kulis çıkışında nice sanatçıyı beklediğim;
korkuluk detaylarına, seramiklerine, fuayesindeki dans eden çift heykeline, koltuklarına, sehpalarına, trabzanlarına, duvarlarındaki tablolara hayran olduğum;
mimarlık okuduğum halde bu modernist, otoriter ve soğuk yapıdan nefret etmediğim, bilakis ona taparcasına hayran olduğum;
içinde çocukluğum, ergenliğim, gençliğim, ve iş hayatına atıldığım yıllardan bir sürü anı biriktirdiğim;
benim için istanbul'da vazgeçilmez bir mekan; büyülü bir mekan, bir "sanat sarayı", bir "sanat tapınağı" olan AKM..
atatürk kültür merkezi!

beş yıldır kapalı.
bir dizi inatlaşmanın ortasında kalan masum bir yapı; görmüş geçirmiş, yaşlanmış, yıpranmış.
bakıma ihtiyacı vardı sadece.
"yıkıldı yıkılacak" derken, şimdilerde yıkılmaktan beter hale getirilmiş; lime lime edilmiş, hırpalanmış, soyulmuş, parçalanmış.
bir deri bir kemik, iskeleti kalmış sadece.
koca bir dev gibi heybetli olan bu güzelim yapıda bir tek büyük sahne hatırlatıyor eski günleri; kedi yolları, asansör, merdivenler, ışık spotları için açılmış delikler, uyarı levhaları, ağırlık ipleri-kolları-manivelaları, perde barları ile..

AKM'nin sahne arkasına hiç ayak basmamıştım; hep, bir seyirci olarak sevdalanmıştım AKM'ye.
bugün ilk defa sahne üstünde, sahne arkasında, prova salonlarında, kedi yollarında, ışık köprülerinde dolaştım AKM'nin; ya da, o mekanlardan geriye ne kalmışsa oralarda.
hüzünle, gözlerimde yaşlarla, öfke ve çaresizlikle!




 












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder