yanyanalar; birinin bedeni diğerinin önünde. birbirlerine, parmaklara takılan yüzüklerle değil kulaklara takılan küpelerle bağlılar. küpelerin izin verdiği mesafede uzaklaşarak hareket edebiliyorlar; baş ve bacak hareketlerinden oluşan diziyi eşzamanlı bir şekilde üst üste tekrar ediyorlar. zamanla, aynı hareketleri yapmak rutine girince; biri sıkılınca, dikkati başka bir yere kayıyor; ters yöne, dışarıya, başkasına bakıyor. diğeri birinin dikkatinin kaydığını fark edince; gerilim oluşuyor, uyum bozuluyor. bedeni arkada kalan, gözü “dışarıda” olmayan diğerinin hakimiyetiyle her seferinde baştan başlıyorlar; ve her seferinde bir süre sonra ilişkiyi sekteye uğratan biri oluyor. biri kollanan, diğeri kollayan; biri hırçın, şımarık ve fütursuz; diğeri talepkar, kızgın ve çaresiz. biri için ilişki zamanla mekanikleşiyor; aynı hareketlerin tekrarına dönüyor; sıkıcı hale geliyor. diğeri için ise bu mekanik birliktelik sonsuza kadar sürebilir.
ikisinin de ağzında, dudaklarının kenarında düştü düşecek birer sigara; yanmamış. an geliyor diğeri düşürüyor, biri arka cebinden paket çıkarıp içinden bir sigara alıyor ve diğerinin dudaklarının arasına yerleştiriyor. diğeri üzerini aranıyor telaşla, yakmak için sigarayı; çakmağını bulamıyor.
an geliyor diğeri sinirleniyor sigarasını ağzından fırlatıyor; vurmaya başlıyor birine; biri korunmaya çalıştıkça diğeri daha sert vuruyor; aldatılmasının hıncını çıkarıyor sanki.
diğeri kravatını çıkarıyor; kavga sırasında birinin de kravatı çıkıyor; ilk düğmeler açılıyor; yumrukları yiyen dağılmış. diğeri bir tarak çıkarıp birinin saçını tarıyor, ya da biri baş hareketleriyle diğerinin elinde duran tarağın saçlarından geçmesini sağlıyor.
artık konumlar değişmiş; diğeri önde, biri arkada; baştaki hareketlerin aynısını yapıyorlar; mekanın çok gerilerinde bir yerlerde; sanki zamanda da gerideler.
caetano veloso’nun yumuşacık sesinden la paloma şarkısı çalmaya başlıyor; biri ile diğeri sevişiyorlar sanki.
gömleklerini yavaş yavaş önce düğmelerini açıp omuzlarından çıkarıyorlar, gömleklerin kolları birbirine dolanır şekilde çıkarıyorlar; yere seriyorlar, sevişme sonrası bir çarşaf gibi.
ve filmlerde her sevişme sonrasında olduğu gibi; diğeri sigara çıkarıyor, çakmak aranıyor, bulamıyor yine. biri arka cebinden çakmak çıkarıp yakıyor diğerinin sigarasını, diğeri ilk nefesi alıp birine veriyor, kendi bir sigara daha alıyor, yakıyor; ağızlarında sigaralarla dumanlar içindeler.
üstleri çıplak, diğerinin ayakları birinin ayaklarının üzerinde, birbirlerine sarılmış şekilde birkaç adım atıyorlar. birinin gözleri kapalı, uzanıyor diğerini dudaklarından öpüyor ve dönüp arkasını çıkıp gidiyor mekandan. diğeri kısa bir tereddüt anından sonra başka bir yönden terk ediyor mekanı.
...
aşağı yukarı, bazısı önce bazısı sonra, yukarda anlattıklarım gerçekleşti sahnede. ilk akşamki kurgu sanırım biraz daha karmaşıktı; inişler çıkışlar, önceler sonralar daha çoktu. hatta bu haliyle, gösterinin esinlenildiği wong kar wai’nin “happy together” filmindeki siyahbeyaz-renkli görüntü farklılıklarının zamandaki ileri-geri oynamalara denk gelmesine benzer bir kurgunun yaratılmış olduğunu düşünmüştüm.
son seyredişimde olay dizgesi daha çizgiseldi, düzdü; tansiyonunu yitirmiş gibiydi: iki kişi uzun süre bir birliktelik yaşadılar, kavga ettiler, seviştiler, sigaralarını yakıp içtiler, ve ayrıldılar.
iki akşamda da performansçıların yüz ifadeleri bana fazla geldi; hele de sadece gözleriyle harikalar yaratabiliyorlarken.
ilk akşam küpelerin durmadan kulaklardan çıkması belli ki istenen bir şey değildi, ama o bile tekrar tekrar gerçekleşince performansın bir parçası haline dönüştü; son seyredişimde sorun çözülmüştü, küpeler hiç yanlışlıkla çıkmadı kulaklardan, taa ki performansçılar temsilin bir parçası olarak çıkarana kadar onları.
nasıl ki "cam adamlar"da iki kişinin cam bardaklar üzerinde var etmeye çalıştıkları gerilimli, çetrefil ve meşakkatli ilişkilerini izlemiştim, "happy happy together"da da kulaklara takılan küpelerin bedenler tarafından çekiştirilmesiyle yaşanan gerilimde "mutlu beraberlik"lerin sorgulanmasına tanık oldum.
"happy happy together" ile "cam adamlar" kimbilir ne zaman istanbul sahnelerini işgal ederler bir kere daha..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder