15 Aralık 2012 Cumartesi

martin grubinger & ferhan-ferzan önder


tam bir hafta önce, 7 aralık akşamı istanbul'da enfes bir konser vardı, hiç bir yerde bahsi geçmedi: vurmalıçalgılar sihirbazı martin grubinger jr., percussive planet ensemble ve ferhan & ferzan önder kardeşler.
sahne tıklım tıklımdı. piyano'nun da temelde bir vurmalı çalgı olduğunu düşünürsek sahne bütünüyle, envai çeşit vurmalı çalgı ile dolmuştu. sırf o kadar vurmalı çalgının bir konser için istanbul'a gelmesi bile olağanüstü, başlıbaşına bir olaydı kanımca.

konserin bana göre doruk noktası stravinski'nin "le sacre du printemps" (bahar ayini)'nin 2 piyanist ve 3 vurmalı çalgıcı için grubinger'in babası tarafından yapılmış uyarlamaydı. yapıtın özgün orkestra versiyonunun da önemli bir özelliği olan ritimler, baba grubinger'in versiyonunda iyice belirginleşti. orkestra versiyonunda önemli bir partisyona sahip vurmalı çalgılar bu sefer başroldeydiler. "bahar ayini" hiç bu kadar ayrıksı ve vahşi olmamıştı. önder kardeşler dahil, grubiner ve iki eşlikçisi nefeskesici bir iş çıkardılar.

konserin geri kalan kısmı da üst düzeydeydi. bu haftasonu borusan'ın düzenlediği festivalle istanbul çıkarması yapan fazıl say'ın 2 piyano ve 2 perküsyon için "varyasyonlar op. 32 lullaby" yapıtı, çağdaş japon besteciler minoru miki'nin "marimba spiritual" ve keiko abe "wave"i, matthias schmitt'in basit "ghanaia"sının martin grubinger tarafından yapılmış kompleks versiyonu ve son olarak astor piazzolla'nın piyano ikilisi ve vurmalıçalgılar için düzenlenmiş "libertango"su cemal reşit rey konser salonu'nun yarısından azını dolduran seyirciyi başka evrenlere götürdü. ön programda açıklanan ravel'in "bolero"sunu çalmamış olmaları üzücüydü; heyecanla "bolero"nun iki piyano ve vurmalıçalgılar için hazırlanmış versiyonunu bekliyordum. onun yerine önder kardeşler'in yeni döndükleri brezilya turnesi sırasında dinledikleri bir carlos jobim şarkısının iki piyano ve üç vurmalıçalgı için yeni hazırlanmış bir versiyonunun ilk çalınışını gerçekleştirdiler.

martin grubinger yapıt aralarında sahne düzenlenirkenki araları, yapıtlar hakkında bilgi vererek değerlendirdi. sıcak ve samimi haliyle, her yapıt sonrasında bir küçük pet şişe suyu tek içişte bitirmesiyle ve bir akşam önce gittikleri fenerbahçe maçından bahsedişiyle sempati topladı.
istanbul'da uzun zamandır bu kadar enerji yüklü, bu kadar kusursuzca çalınan, bu kadar mükemmel, bu kadar konsantre ve bu kadar dinleyici kavrayan hatta hipnotize eden bir konser izlememiştim.

ne diyim; aynı akşam haliç'te iksv'nin 40. yılını ünlü bir şef, ünlü solistler ve heyecansız programla kutlayan klasikmüzikseverlerimiz, istanbul'da kolay kolay rastlanmayacak sıradışı bir konseri kaçırmış oldular!

1 yorum:

  1. yanılıyorsun, mehta'da neredeyse ikinci bir konser boyutunda iki bisle şaşırttı.
    g.g.

    YanıtlaSil